Hafife almayın

Son yerel seçimlerden bahsediyorum. Kurulduğu günden bu yana AK Parti için en büyük hayal kırıklığı ile sonuçlanan yerel seçimlerden. O dönem de söylemiş ve yazmıştım bugün de aynı noktadayım. Bu başarısızlığın nedenleri tam olarak tespit edilemez ve gerekli neşter vurulmazsa ileride daha kötüsü ile karşı karşıya olmak içten bile değil. Kimsenin kulağının üstüne yatmaya hakkı yok. Özellikle yerel seçimlerde bir başarısızlık varsa bunun en büyük sorumlusu teşkilatlardır. Her şeyi liderden beklemek, sorumluluğu üstlenmek yerine topu başkalarının kucağına bırakmak kolaycılığı sonuçta nelere maloluyor tecrübeyle sabit.

Sadece bu mu? ‘Aman sen de ondan bir şey olmaz’, ‘Onun karşısına ağaç koysak kazanırız’, ‘Bugüne kadar ne yapmış ki, millet ona prim versin’ mantığıyla oluşturulan rahatlık, kim ne derse desin Ekrem İmamoğlu gibi bir figürü soktu siyaset sahnesine.

İlk 10-12 yıl millete dokunan, vatandaşın içinden çıkmayan, onların sorunlarını, dertlerini dinleyen partililer gitti, yerine vatandaşa üstten bakan, yer sofralarında içilen çorba yerine belki de ilk kez karşılaştıkları yiyeceklerle donatılmış yemek masalarına oturmaya başlayan tipler türemeye başladı.

Ve sonuç ortada! Bakınız İstanbul seçimleri ve 800 bin oy fark!

Aynı tehlikeyi bugün de görmüyor değilim…

Yaptıklarını hiç tasvip etmesem de, dava arkadaşlarını sattıklarını düşünsem de, yeni bir şey söylediklerine ve bu ülke için bir umut olacaklarına inanmasam da, trenden atlayıp intihar ettiklerini söylesem de Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan öyle veya böyle geliyor.

Eğer daha önce yaşanan adam sendecilik bugün de devam ederse hiç beklenmeyen bir tabloyla karşı karşıya kalınabilir. ‘Bunlardan hiçbir şey olmaz’ diyerek oturup beklemek ayağına sıkmaktan farksızdır. En basit senaryoyu düşünüp bir matematik hesabı yaptığımda bile işin renginin kolayca değiştiğini görebiliyorum.

İşte bütün bu nedenler sonucunda şunu söylüyorum;

Bırakın her şeyi liderden beklemeyi, hatta liderin paçasından tutup çekmeyi. Bırakın vatandaşa yukarıdan bakmayı. Mütevazı olun, vatandaşa dokunun, dostların uyarılarına kulak verin!

Çalışın, çalışın, çalışın…