Hesap 28 Mayıs'ta da müsait olmayacak gibi; Kılıçdaroğlu'nun yazdığı çek karşılıksız çıktı
Kurgu meşhurdur bilirsiniz.
Cebinizde beş kuruş yoktur. Lüks bir galeriye gider son model bir araba alırsınız. Altın renkli kalemle bir çek yazarsınız. Çek karşılıksız çıkar, patron peşinize düşer. Para olmadığı için bir temiz dayak yersiniz. Arabayı da elinizden alırlar.
Kemal Kılıçdaroğlu da tek başına Erdoğan’ı yenmeye gözü kesmeyince, önce altılı, ardından sekizli ve Özdağ ile dokuzlu olan Masa'ya oturdu. Biraz ülkücülük, biraz İslamcılık, biraz demokratlık, biraz Kürtçülük siparişi verdi. Hal böyle olunca ve hesap kabarınca, Kemal Bey, Masa'daki herkese 14 Mayıs vadeli birer çek yazdı. Her çek de vadesinde ödenmek üzere birer cumhurbaşkanlığı, bir ya da birkaç bakanlık, yerel yönetimlerde özerklik, FETÖ’ye af, Demirtaş’a özgürlük, Suriye ve Libya’dan çekilmek vesaire vardı.
Kılıçdaroğlu, Masa'ya oturanlara yazdığı çekleri vadesinde yani 14 Mayıs’ta ödeyemedi.
Başka bir anlamda Kılıçdaroğlu’nun yazdığı çekler karşılıksız çıktı.
Kılıçdaroğlu çeklerden kiminin üzerine yüzde 55, kimine 58, kimine 60 yazmıştı. Hatta hızını alamamış bir tanesine 70’i bile kondurmuştu. (Bir röportajda, “Yüzde 70 bile alırım neden olmasın” demişti.)
Kemal Bey; “Borç namustur. Borcum borç” diyerek 28 Mayıs tarihli yeni çekleri yazdı.
Bu sefer daha temkinliydi ve çeklerde daha küçük rakamlar vardı.
Şimdi…
Kemal Bey’in ortaklarına yazdığı ikinci çeklerin vadesi de yarın doluyor.
Peki hesap müsait mi?
Kemal Bey bu kez sözünü tutabilecek mi?
Ya da çekler yine karşılıksız mı çıkacak?
Bakalım...
Kılıçdaroğlu ikinci tura moralsiz giriyor. Zira birinci turda Erdoğan’ın attığı yüzde 5’lik farkın kapanabileceğine kendisi de inanmıyor.
En önemlisi bu farkın kapanabilmesi için elinde somut bir umut yok.
MİLLİYETÇİLİK İPİNE SARILDI AMA ELİNDE KALACAK GİBİ
Ne Kılıçdaroğlu ne de etrafındakiler, bu ülkenin “beka” sorununu önemsemedi. Ne FETÖ’cülere cevap verdiler ne PKK’lılara. Terazinin bir kefesine “hayat pahalılığı”nı, diğerine, “beka”yı koydular. Her gün Kandil’den gelen destek açıklamalarına kayıtsız kaldılar. Pensilvanya’nın desteğine sustular. Bu milletin; “Kandil ve FETÖ Kılıçdaroğlu’nu niye destekliyor?”, “ABD, İsrail, küreselciler, Avrupa Kılıçdaroğlu’na Türkiye’nin iyiliği için mi destek veriyor?” sorularını sormayacağını sandılar.
Bir de son demdeki hayat pahalılığı bir kenara, AK Parti’nin ve Erdoğan’ın 22 yıl bu ülke bu millet için yaptıklarını “yok” saydılar. Ama millet “yok” saymadı.
Millet İttifakı; “Benden değilsen yok ol” anlayışıyla, önce Muharrem İnce’yi, ardından Sinan Oğan’ı linç etmeye kalkıştı. 14 Mayıs sonuçları gösterdi ki aslında “linç” ettikleri, kendi siyaset anlayışlarıydı. Meclis’i kaybettiler. Cumhurbaşkanlığında tarihi bir fark yaşadılar.
Cumhur İttifakı ve Erdoğan seçmeni 28 Mayıs’ta daha kararlı, siyaseten daha bilenmiş olarak sandığa gidecek. Meclis’in alınması nedeniyle, “istikrar” arayan kimi seçmen de bu kez Erdoğan’a oy verecek. 14 Mayıs’ta elleri titreyerek CHP’ye oy veren kimi partilerin seçmeni, istikrar adına şimdi gereğini yapacak. Benim seçim tahminimi soran okuyucularım oluyor. Tahminim yüzde 53,5 ile Erdoğan 13. Cumhurbaşkanı seçilecek.
ABD ve Batı, bu seçime “Yüzyılın Seçimi” diyemedikleri için, “2023’ün en önemli seçimi” diyor. Bu seçim; Türkiye ve dünya açısından, “Yüzyılın Seçimi”dir. Yüzyıl önce Osmanlı’yı parçalayan Batı, şimdi o imparatorluğun küllerinden yeniden doğmasını seyredecek. En büyük korkuları olan; Türk Birliği’nin inşasını engelleyemeyecekler. Ortadoğu’da artık boş kaleye gol atamayacaklar.
Türkiye’de demokrasi vardır ve tıkır tıkır işlemektedir. 28 Mayıs seçimleri bu millete, bu vatana hayırlar getirsin.