Hesap vaktinde ikinci gün! İfadeler kan dondurdu! tv100 gün boyu canlı yayınlarla aktarıyor
Türkiye'nin gündemine bomba gibi düşen, İstanbul'da liderliğini Dr. Fırat Sarı'nın yaptığı iddia edilen suç örgütünün yargılanmasına bugün de devam ediliyor. Hakan Doğukan Taşçı’nın ve avukatının savunmasının ardından mahkeme, duruşmanın ilk celsesinin ikinci oturumunun ertesi gün devam etmesine karar vermişti. Duruşma bugün saat 10.00’da devam edecek. tv100 ekibi gün boyu canlı yayınlarla gelişmeleri aktarmaya devam ediyor.
İstanbul'da 112 Acil Çağrı Merkezi'nde çalışan kişilerle ortak hareket ederek, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri öne sürülen 47 şüpheli dün hakim karşısına çıktı.
"SUÇLAMALARDAN EN ÖNEMLİ OLAN BUYDU, İLAÇ SATIŞI VE SGK’NIN BU ŞEKİLDE DOLANDIRILMASI"
tv100 muhabiri Sevgim Begüm Yavuz canlı yayında şu ifadeleri kullandı:
"Bir hemşire arkadaşı ve Fırat Sarı ile üç kişilik bir ekip olarak bu ilaçları satmaya karar veriyorlar ve üç defa satıyorlar. İki defa parayı Fırat Sarı alıyor. Bu ilaçları 650 TL’ye satıyorlar. Son üçüncü satışı da Fırat Sarı’ya söylemeden "biz kendi aramızda sattık, paraya ihtiyacımız vardı hastanelere satıyorduk" gibi bir ifade kullanıyor."
Tüm Türkiye'nin vicdanını sızlatan 'Yenidoğan Çetesi' davası dün görülmeye başlandı. Davanın ilk duruşmasının ikinci celsesine bugün devam ediliyor. Duruşmayı tv100 ekibinden Yunus Emre Demirkaya ve Sevgim Begüm Yavuz takip ediyor.
11.55 'DOĞUKAN DOKTOR GİBİ KONUŞUYORDU
Mahkeme Başkanı: Mehtap, “Çocuğu öldür” derken ne demek istedin?
Hasan Basri Gök: Nabzı düşüktü, bebeği görmediğim için öyle konuşmuşumdur.
Mahkeme Başkanı: Basamakları neden düşürmek istediniz?
Hasan Basri Gök: Dikkat çekmemek için.
Mahkeme Başkanı: Osman bebekle ilgili epikriz kötüleştirmekten bahsetmişsiniz, neden?
Hasan Basri Gök: Şablonlara yazmamız gerekiyordu.
Mahkeme Başkanı: Üç gün yaşayan bir bebeği altı gün yaşamış gibi sisteme girmişsiniz. “Dikkat etsinler” demişsiniz, bu ne demek?
Hasan Basri Gök: Bebek üç gün yaşamış ama altı gün sistemde kalmış. Fark edilir diye böyle dedim.
Mahkeme Başkanı: Hâlâ kendini doktor olarak tanıtıyor mu?
Hasan Basri Gök: Evet, gördüm. Şehmuz hocaya ulaşamıyorlardı. O yüzden Doğukan doktor gibi konuşuyordu.
Mahkeme Başkanı: 112 bunu fark etmiyor mu?
Hasan Basri Gök: Hayır, sistem üzerinden ayarlıyorlardı.
Mahkeme Başkanı: Kaya bebekle ilgili ne biliyorsunuz?
Hasan Basri Gök: Anneyi sevk ettiler. Doğum yapıyordu, acil sevk edilmesi gerekiyordu. O hastaneye gitmesi çok saçmaydı.
Mahkeme Başkanı: Opara bebekle ilgili bilgin nedir?
Hasan Basri Gök: Bebek bir günde ex oldu. Yenidoğan servisine sevk edilmemesi gerekiyordu. Şehmuz hoca ilgilenmedi. Zaten hiçbir bebekle ilgilenmiyordu. Epikrizini Doğukan’la birlikte ben yazdım.
Mahkeme Başkanı: Doğukan soruşturmadan bahsediyor, doğru mu?
Hasan Basri Gök: Evet, Doğukan bilgi almış, “Hakkımızda büyük bir soruşturma var” dedi.
Mahkeme Başkanı: “Artık bıktım, sapasağlam bebekleri entübe ediyorsunuz” diye bir konuşmam var, hatırlıyor musunuz?
Hasan Basri Gök: Evet, çok uzun süre yatışta bekleyen bebeklerle ilgiliydi ama sağlam bebekler için değil.
11.00 ÇİRKİN BİR CÜMLE KULLANMIŞIM
Yunus Emre Demirkaya şu bilgileri aktardı:
Mahkeme Başkanı, Mehtap hemşirenin " 50 satürasyonlu bebek mi olur, bebeği öldür" ifadelerini sordu.
Sanık Hasan Basri Gök ise, "Çirkin bir cümle kullanmışım. 50 satürasyon çok düşük. Görüşümü belli etmişim" dedi.
Mahkeme Başkanı: Mehtap ile bir konuşmanda ‘50 satürasyonlu çocuk mu olur?’ diyorsun. ‘O da ne yapalım öldürelim mi?’ diyor.
Hasan Basri Gök: Evet çok düşük bir satürasyon bebek için. Ama çirkin bir cümle.
Mahkeme Başkanı: Siz böyle mi yapıyorsunuz?
Hasan Basri Gök: Bebeğin sürekli kalbinin durup geri gelmesine neden olan bir durum vardı, o yüzden.
Mahkeme Başkanı: Mehtap’a "Bebeği öldür" demişsiniz.
Hasan Basri Gök: Bebeği görmedim. Bilmiyorum.
10.53 'GÖZÜMLE GÖRDÜĞÜM ŞEYLER'
'Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık, suç örgütüne suç isleme amacıyla üye olmak' suçlarından yargılanan Hasan Basri Gök'un savunması:
"Savcılıkta da emniyette de anlattım. Çoğu gözümle gördüğüm, bildiğim şeyler. Exel sistemi vardı. Hastane sorumluları bebeklerin değerlerini atardı. Avcılar'ın Sekreteri yollardım mesela. Bu notlar birlestirilip rapor olarak geri gidiyordu. Reyap, Silivri, Duygu hastanelerinde çalıştım. 2019-2021 yıllarında çalıştım. Fırat Sarı'nın normal hemşiresiydim. Son 6 ayda epikrize yardım ettim. Şoförlüğünü yaptım.
'112 ARAYA GİRMEDEN FIRAT SARI ALIRDI BEBEĞİ'
Bebek sevkleri tıp merkezinden, tanıdık doktordan ya da 112'den alınıyordu. 112 araya girmeden Fırat Sarı alırdı bebeği. 112'ye bildirmeden oranın çocuk doktoruyla alan doktor arasında bebek alınıyordu.
"112 ile uğraşmayalım sizi bekletir. Bu hastaneye gidelim yer bulduk" deyip gönderiyorlardı. Bebek başına 5 bin lira alıyordu.
Hastanın ilacı 1 adetse düşülen 3 tane oluyordu. Hasta yatışları normalden uzun oluyordu SGK'dan para almak için."
Yapılan büyük denetim işinde ben dışarıda bekliyordum."
Hakim iddianamede geçen "Denetimler sırasında tüm işletmeye girdiler" ifadesini Gök'e sordu. Gök "Tüm işletme derken Fırat Sarı'nın işlettiği hastaneler, yenidoğan bakım üniteleri" dedi.
'HASTANEYE PARASINI VERDİK, GERİSİNİ FIRAT ALDI'
Gök, hakimin "İfadenizde Serdarova bebeğin ailesinden para istediğiniz geçiyor" diye sorması üzerine, "Fırat Sarı aradı; sevk vardı ancak ailenin parası yoktu. Fırat Sarı kendi komisyon ücretini aldı. Toplamda yaklaşık 40 bin lira toplandı. Hastaneye parasını verdik, gerisini Fırat aldı. Bize de ek ödeme yaptı" dedi.
'BAKANLIKTAN GELENLER DOLAPLARA BAKMADIĞI İÇİN GÖRMEDİ'
Mahkeme Başkanı: Denetimlerde 'Allah’tan ilaca bakmamışlar, mal bunlar' demişsin.
Hasan Basri Gök: O ilaçların orada durması yasaktı ama Sağlık Müdürlüğü’nden gelenler dolaplara bakmadıkları için görmediler. Ona dair bir konuşmaydı.
Mahkeme Başkanı: 'Bu ex bebek bana neden kaldı' demişsin.
Hasan Basri Gök: İlk tapelerde de bana sordular. Fırat Sarı bana söyledi. Son dönemlerde raporlarını ben yazıp hastaneye gönderiyordum. Gelen nota göre raporları düzenliyorduk.
Mahkeme Başkanı: '20 yatışa uygun epikriz raporu yazılmasını istemişsin.'
Hasan Basri Gök: Hatırlamıyorum.
'HER ŞEYİN ÜCRETİ VARDI'
Mahkeme Başkanı: 'Günlük epikriz raporu yazılırsa ciro düşer, fiyat düşer' demişsin.
Hasan Basri Gök: Fırat Sarı düşük ücretler ödüyordu. Fırat Sarı, tüm sorumlulara para ödüyordu. Her şeyin bir ücreti vardı; doktora yardım etmek, epikriz raporu yazılması gibi işler.
'İLAÇ SATIŞINDAN 40 BİN LİRA KAZANDIK'
Mahkeme Başkanı: 'Basamakları boşver, önemli değil' diyorsun.
Hasan Basri Gök: Basamak hastaneler doğru değildi. SGK’dan buna göre para alınıyordu. Önümüzdeki basamakları değiştiriyorduk. Hastanedeki ilaçları da Doğukan ile birlikte satıyorduk. İlaç satışından 40 bin lira para kazandık.
'İLAÇLARI ALIRKEN HASTANENİN HABERİ VARDI'
Mahkeme Başkanı: Hemşirelerden aldığınız ilaç var mı?
Hasan Basri Gök: Evet, aldık. Fırat Sarı’nın bilgisi dahilinde aldım. Denetim var diye bir seferinde 24 kutu ilaç verdiler. İlaçları alırken hastanenin haberi vardı. Bu raporu zaten hastane başhekimi ve sahibi görüyor. Bunlar fark edilmeyecek ilaçlar değil; sistemden düştüğünde herkesin haberi olur. Sonuçta hastanenin birdenbire cirosu artıyordu.
10.13 SANIKLAR GETİRİLDİ
Mahkeme başkanı yerini aldı. 'Yenidoğan Çetesi' elebaşı Fırat Sarı'nın da aralarında olduğu sanıklar duruşma salonuna getirildi.
DÜN NELER OLMUŞTU?
Sanık Hemşire Hakan Doğukan Taşçı savunmasında kan donduran ifadelerde bulundu. Taşçı, "Kaya Bebek ile ilgili, 'Çocuk gözümün önünde öldü' sözlerimin üzerine, gece 3 civarı Batuhan Çelik aradı, arkadaşım, ellerinde bebek olduğunu ve doktora ulaşamadığını, doktorun 'Çek fişi gitsin' dediğini söyledi." diye konuştu.
Hemşireler ve doktorlar arasında gerçekleşen onlarca kan donduran yazışma da iddianameye girdi.
İlk yargılamanın hafta boyunca yani 5 gün sürmesi bekleniyor.
TUTUKLU SANIK TAŞÇI: FIRAT SARI 'HASTA YOK DOLDUR' DİYORDU
İstanbul'da yenidoğan bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağlayan ve kusurlu davranışlarda bulunarak ölümlerine neden olan Fırat Sarı ve İlker Gönen'in aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanık dün ilk kez hakim karşısına çıktı.
22'si tutuklu 47 sanığın hakim karşısına çıktığı duruşmada hemşire Hakan Doğukan Taşçı savunma yapmaya başladı.Taşçı savunmasında, "Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum" dedi.
'HAKKIMDAKİ SUÇLAMALARI KABUL ETMİYORUM'
Sanık Hemşire Hakan Doğukan Taşçı savunmasında, "Savunmamı yapacağım. Öncelikle tutuklandıktan sonra kendimi bizzat yaptığım bir iki işlemi söyledim, kabul ettim. Soruşturmanın başından itibaren tüm dürüstlüğümle cevap verdim.
Doktor istemi olmadan ilaç istediğim yönündeki iddia doğru değil, talepleri de kabul etmiyorum. Sağlık meslek lisesi mezunuyum ve 10 yıldır yenidoğan bebek ünitesinde çalışıyorum. Hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum. Birinci hastanesine başladım. 5-6 ay orada çalıştım sonra Florya Hastanesinde başladım sonra tutuklama oldu.
Diğer sanıklardan, hepimiz sağlık sektöründe olduğumuz için çoğumuz birbirimizi tanıyoruz. Whatsapp grubu bile var sağlıkla ilgili. Can Polat yıldırımı Reyap Hastanesinden tanıyorum. Ceylan Çetin'i tanımıyorum. Deniz Korkmaz’ı tanıyorum kendisi arkadaşım olur. Fırat Sarı'yı Reyap Hastanesinden tanıyorum. Evrak üzerinde daha fazla para alınmak için oynamalar yapılıyor. Her sene bu hastaneler denetleniyor. Benim bir kuruş fazla para kazandığım yoktur. Yoğun bakımda gece bilakis doktor durmuyor. Acil müdahale olması gerektiğinde biz müdahale ediyoruz. Etmediğimiz zaman da 'Sen nasıl müdahale etmezsin' diyerek suçlamalar var dosyada" ifadelerini kullandı.
'FIRAT SARI KOMİSYONU KENDİSİ ALIYOR'
Taşçı, "Her hastane sahibi para kazanmak ister. 20 hastadan bahsettikleri, daha fazla para kazanmak istedikleri için Fırat Sarı'dan bahsediyorlar. Sevkiyatı yapılan bebek, sevkiyatı doktor Sarı'nın yaptığını biliyorum. Yoğun bakımdan birimim gelene kadar kayıt açılmayacağını söyledim. Aileden fazla para alınma muhabbeti oldu.
Fırat Sarı aileye, total fiyat 30 bin TL demiş hastaneye 20 bin lira ödüyor komisyonu Sarı, kendisine alıyor. Olay duyulduğunda Fırat Sarı, 'Olay üzerime kalmasın, hastane yönetimi duymasın' şeklinde talimat verdi. 'Ölürse başımıza sıkıntı olacak' mesajlaşmalarına karşı şunu söylemek isterim, gelen hasta bebek yabancı uyrukluydu ve doğuştan kalp rahatsızlığı vardı.
Bu nedenle, hastanın sevk edilmezse öleceğini belirttim. Mesajlaşmada bu durumdan bahsediyordum. Denetim sırasında kimseden emir ve bir talimat almadım. Orada arkadaşımla sohbet ediyordum olay bu şekilde" dedi.
'İLAÇLAR DOLAPTA BİRİKİYORDU HASTAYA VERİLMİYORDU'
Taşçı savunmasında "Buradan kafamıza göre bir hasta listesi belirledik, 'Bu çocuk nasıl birşey' mesajı üzerine, basamak listesi hasta şablonu ve kötü hasta şablonu var bizden yazılı istemiyorlardı bunlar gerçeğe aykırıydı. Biz sadece çarşaf liste yapıyorduk. SGK'ya bildirmiyorduk. Hasta 5 günlük entübeyken 10 günlük gösterilmiş. Hasta 3 günlük entübe ise SGK daha fazla para öder. O yüzden SGK’dan para almak için daha fazla entübe yazıyorduk. Bebeklerin kullandığı bir ilaç.
Akciğer gelişimi sağlamak için kullanması gerekiyor. Bu ilaçların fazlalığı oluyordu. Bu ilaçları hastaya vermemek gibi birşey olmuyordu. Bu ilaçlar için SGK 9 bin 500 lira ödeme yapıyor. Toplu alınca daha fazla para kazanıyor hastane. Bu ilaçlar dolapta birikiyordu, hastaya verilmiyordu. İlaçların çöpe gideceğine satılması konusunda Fırat Sarı ile konuştuk. Hasan, hastaneden paraları topluyordu biz de satışları yapıyorduk.
Reyap Hastanesi, TRG Hastanesinden alındığını söyleyebilirim ama özellikle şu kişiden alınıyordu diyemem. SGK’yı dolandırmak gibi bir amacım yok" cümlelerini de kullandı.Şablonlar varsa ben hemşireye sadece çarşaf listesi yazarım. Aile, doktor ya da muhatap bulamayınca, aileye kendimizi doktor olarak tanıtıyorduk bilgi veriyorduk." ifadelerine yer verdi.
‘BORÇ YÜZÜNDEN ÖLEN ÇOCUĞUN NAAŞI VERİLMEDİ’
Mahkeme başkanının '14 hastam var. Biraz hasta mı beklesek diye konuşmuşsun' sözü üzerine, Taşçı, “Bekleyen kişi ben değilim. Birim sorumlusu olduğum için söylüyorum. Yoğun bakıma bir hasta geldiğinde, aileye doktor olmadan bilgi veriyordum. Aile de bana doktor diye hitap ediyordu. Ben de doktor değilim demiyordum. Türkmen hastaydı. 500 bin lira ameliyat parası vardı. Aile, para olmadığı için ameliyatı kabul etmedi. Bir hafta yaşardı, ama şans eseri 1 haftadan fazla yaşadı. Hastanın kullandığı ilaçlar ve hastane yönetimiyle Fırat Sarı, ‘Bu çocuk zaten ölecek, bu kadar ilaç kullanmaya ne gerek var?’ dedi. Ancak 44 gün yaşadı. Çocuk öldükten sonra, çocuğun babaannesi aradı, ‘Bebeğin naaşını vermediler’ dedi. İçeride ödeme olduğunu, ödenmedikçe naaşını vermeyeceklerini söylediler. Ben de şok oldum, hastane yönetimiyle konuştum ve onlara yardımcı oldum. Çocuğun naaşını verdiler." dedi.
'FIRAT SARI 'HASTA YOK DOLDUR' DİYORDU'
Taşçı, "Yoğun bakım ne kadar doluysa hastane o kadar para kazanıyor, tabii ki bu yüzden hastaneleri doldurmamızı istiyorlar. Bu durumu da usulsüz sevk ya da fazladan yatışla yapıyorduk. SGK’dan biraz daha para kazanmak için. Mert ile sık sık iptal edilen taburcularla ilgili tartışıyorduk. Fırat Sarı'ya 'Doğukan hırsızlık yaptı' dedim. İlaç kaybolmuştu, Fırat Sarı bana söyledi. Bebek ilaçları kayıptı, ama öyle bir durum olmadı.
Fırat Sarı ile konuşurken 'Mert’i şikayet edeceğim' dedim şikayette ettim, 112’ye şikayet ettim, usulsüz bebek sevkiyatlarıyla ilgili, mesela Kaya Bebek, ihmali olan bebeklerle ilgili. Doktor olmayan yerde kanıta da ihtiyaç yok. Elimdeki videoyu zaten sundum. Birinci hastanesinin sürekli akciğer filmi bozuluyordu. Hastayı takip ederken filmini çekemiyorduk, bu kötü birşey. Fırat Sarı sana 'Hasta yok, doldur' diyordu. Fırat Sarı, bir günde doldurmanı istiyor. Ne kadar çok hasta, o kadar para demek. 112 hasta geliyor, sürekli öyle para kazanılıyor, hastalar dolduruluyor" dedi.
'ÇEK FİŞİ GİTSİN DENİLDİ'
Taşçı, "Doktor Şehmuz Çelik adını bazen doktor Şehmuz Çelik adıyla hasta kabul ediyorum. Kaya Bebek ile ilgili, 'Çocuk gözümün önünde öldü' sözlerimin üzerine, gece 3 civarı Batuhan Çelik aradı, arkadaşım, ellerinde bebek olduğunu ve doktora ulaşamadığını, doktorun 'Çek fişi gitsin' dediğini söyledi. Rıza Hocaymış doktor, ama tanımıyorum, çocuk doktoru olarak biliyorum. Hasta kötüydü, ben de telefondan yardımcı olmaya çalıştım. O bebek öldü. Aileye böyle bir durum olmadı gibi gösterdiler. Batuhan hemşire yardımcısıydı, arkadaşımdı. Doktorun müdahale etmesi gerekiyordu" şeklinde konuştu.
'ÖRGÜT İÇİNDE BULUNMADIM'
Taşçı son savunmalarını yaparken, "10 yıldır sağlık sektöründe çalışıyorum. Hiçbir şekilde bir çocuğun zarar görmesini isteyecek ya da bir harekette bulunmadım. Hiçbir şekilde örgüt içinde bulunma, bilip de yardım etme konusunda bulunmadım. Aksi halde şikayetimi de yaptım belgeledim de, maddi sıkıntı içinde olduğum sürede 2-3 kez ilaç satımında bulundum. Çoğu şeye iddianamede yer verildiğini düşünmüyorum. Oysa ki bu hastaneler nasıl denetimden geçiyor, polis gittiğinde nasıl birşey olmuyor, bu işten maddi bir menfatimiz yok neden tutuklamalar bizim tarafımızdan oluyor. Sadece bir telefon kaydı üzerinden bilirkişi raporu yapılıyor. Ben nitelikli dolandırıcılık suçundan 7 aydır tutukluyum. Nasıl olur örgüt yönetici benden 7 ay sonra tutuklanır. Ben resmim 'Bebek katili' olarak paylaşılıyor. Benim ailem var dışarıda. Hiç kimse bebek ölsün istemez" ifadeleri kullandı.
FIRAT SARI: SÖYLEYECEK BİR ŞEYİM YOK
Konferans Salonunda görülen duruşmada cumhuriyet savcısı tarafından baroların ve siyasi partilerin katılma taleplerinin reddedilmesi talep edildi. Söz verilen sanıklardan Fırat Sarı “Söyleyecek bir şeyim yok” dedi. Mahkeme, tüm katılma taleplerinin reddine karar verdi.
“YAPILAN YANLIŞLIKLAR USÜLSÜZLÜKLER VAR”
Savunma için söz verilen hemşire sanık Hakan Doğukan Taşçı “Bazı konularda üzerime atılı suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. Sadece telefon tapeleri üzerinden bir bilirkişi raporu hazırlanmış. Yaklaşık 10 yıldır hemşire olarak görev yapıyorum. Dönem dönem farklı hastanelerde çalıştım. Sanıkların çoğu arkadaşımdı. Hepimiz sağlık sektöründeyiz zaten. Fırat Sarı’yı Reyap Hastanesi’nden tanıyorum. Bazı sistemlerde yapılan yanlışlıklar usülsüzlükler var. Ben 10 senedir çalışıyorum evrak üzerinde oynamalar hep yapılıyordu daha fazla para almak için. Sistemde detaylı bakıldığında binlerce şikayet göreceksiniz.
Bu hastanelerin hepsi yıllar boyunca senede belki 10 defa denetlendi. Bu kurumlar nasıl denetimlerden geçiyor da bizi yargılanıyoruz ? Ben 1 kuruş fazladan para kazanmadım. Şu an İstanbul’da özel hastanelerin yüzde 80-90’ınında bebek yoğun bakımda doktor durmuyor. Sistem bu şekilde. Bizim neden müdahale ettiğimiz söyleniyor.
Müdahale etmezsek yine suçluyuz. Benim hiçbir şekilde aileler ile para alışverişim olmadı. Eşzamanlı denetim yapıldı. Denetim sırasında kimseden emir almadım.
İyi hasta kötü hasta şeklinde şablonlarımız vardı. Bunlar gerçeğe aykırı mıydı diye sorarsanız evet gerçeğe aykırıydı. Ama SGK sistemine geçmiyorduk bunları” dedi.