İstanbul sahilleri bu halde... Caddebostan, Menekşe plajları...

Küçükçekmece'de Menekşe ve Kadıköy'de Caddebostan plajlarında kirlilik ve yosunlar sağlığı tehdit ediyor.

Halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Oğuz Özyaral, yosunlar konusunda uyararak, “Bu bir kirlilik sinyali, çevre kirliliği sinyali” diyor. Denizlerdeki kirlilik, yosun ve denizdeki renk değişimi hava görüntüleriyle çok daha görülüyor.  

İstanbulluların serinlemek için tercih ettiği en plajlar arasında Menekşe ve Caddebostan plajları bulunuyor. Ancak her iki plajda da denizdeki kirlilik ve yosunlar insan sağlığını tehdit ediyor. 

Vatandaşlar da denizdeki kirlilikten şikayetçi, kimisi çocuğu için mecburiyetten geldiğini, kimisi de denize girmediği duşları kullandığını belirtiyor. Ancak yine genç yaşlı, çoluk çocuk buralarda denize girmeye devam ediyor. 

İŞÇİLER YOSUNLARI TEMİZLEMEYE ÇALIŞIYOR 

Belediye işçileri Menekşe plajında kıyıya vuran yosunları temizlemeye çalışıyor. İşçiler topladıkları yosunları torbalara doldurarak plajın dışına çıkarıyor. Ancak buna rağmen yoğun şekilde yosunlar kıyaya vurmaya devam ediyor. Sudaki renk değişimi ise gözle çok net görülüyor. Caddebostan plajında ise yosun yoğunluğu bir nebze daha az. Ancak burada da çöpler dikkat çekiyor. İçecek kutuları, atılan çoraplar vatandaşlarla beraber suda yüzüyor. 

“BEN DUŞA GİDİYORUM, GİRMİYORUM DENİZE”

Vatandaşlar da denizdeki kirlilikten şikayet ediyor. Çocuğu için mecburiyetten denize gelen de var, denize hiç girmeden plajın duşunda serinleyen de. Plajlara giriş ücretsiz ancak 10 lira şezlong parası ödeniyor. 

Erdem Öztürk, “Deniz şu anda çok kirli. Daha öncelerde temizdi, güzeldi ama şu anda bayağı bulanık. Mecbur kaldığımız için yakın yere geliyoruz denize. Şezlonglara ücret ödüyoruz, 10 lira istiyorlar. Ama denizden ücret istemiyorlar. Buradaki atık yerlerini kapatmışlar duyduğuma göre, Küçükçekmece gölü de öyle. Eskiden temizdi ama şimdi çamur içinde. Bir kanal var hepsi denize gidiyor ama neyi durdurdular bilmiyoruz” dedi.  

Bayram Yaşar ise, “Deniz şu anda pis, bugün pis, çok temizdi ama bugün çok pis. Ama ilerisi açık. Deniz çok pis, dün çok güzeldi, bugün berbat” diye konuştu. 

Ahmet Öztürk, “Deniz pis. Sabah 7-10 arası güzel, ondan sonra pisleşiyor. Çok pis şu an bakabilirsiniz. Genelde sabahları iyi oluyor, saat 10-11’den sonra bozuluyor. Ben duşa gidiyorum, girmiyorum denize” şeklinde konuştu. Çocuğuyla birlikte denize gelen Zeliha Cihan ise, “Yosun var ama başka bir şey yok. Çocukları mecbur getirdik, gidecek bir yerimiz yok. Biraz açılsınlar evde bilgisayar tablet peşindeler, bari güneş görsünler dedik. Evimizde yakın burayı tercih ettik” dedi.  

“DİYAREYE NEDEN OLABİLİR, ATEŞLİ HASTALIKLAR OLABİLİR”

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Özyaral, plajlardaki yosunlaşma ve kirlilik konusunda Demirören Haber Ajansı’na (DHA) değerlendirmelerde bulunarak, şunları söyledi:

“Suyun akıntısına da bakmak lazım değerlendirme yaparken. Su akıntısının az olduğu dönemlerde eğer kanalizasyon karışıyorsa ki karıştığı anlaşılıyor bu ciddi sıkıntı. Mümkün olduğunca bu tip plajlarda denize girilecek noktalarda kanalizasyonun ne taraftan geldiği ve akıntının ne tarafa gittiğine bakmak lazım. Suyun daha akışkan olduğu, durgun olmadığı yerlerde yüzmek lazım. Türkiye’de verilen ölçülerle uluslararası değerlere bakıldığı zaman, ülkeden ülkeye koli basili miktarının değiştiğini görüyoruz. Biraz bağışıklık sistemiyle de alakalı bu. Biz herhalde daha bağışık milletiz ki bizde kolibasili oranı ‘1000 ile 10.000 arasında yüzülebilir' diye gösteriliyor. Özellikle yaz aylarında suyun yutulmasıyla birlikte sıkıntı olabilir. Yani diyareye (ishale) neden olabilir, ateşli hastalıklar olabilir. Sadece koli olarak bakmamak lazım, lağım suyu karıştığını düşünürsek başka mikro organizmalar da olur, direkt olarak halk sağlığını etkiler. Mümkün olduğu kadar suyun ağızının yani kanal ağızının nereye aktığını iyi kontrol edip, o plajlar seçilerek hareket edilsin.”

“BU BİR KİRLİLİK SİNYALİ, BİR ÇEVRE KİRLİLİĞİ SİNYALİ”

Prof. Dr. Özyaral, “Bu yaz ben İstanbul içi plajlardan çok biraz İstanbul dışına çıkılmasını tavsiye ediyorum. Özellikle kovitten dolayı. Üç tip kirlilik oluyor. Biyolojik bir kirlilik oluyor sadece mikro viral yük adına bakmamak lazım. Oradaki kimyasal atıklar ve çevreden gelen diğer kirlilikler faktörleriyle birlikte oradaki yosunlaşma oranı değişebiliyor. Siz florayı yani mikro viral yükün dışındaki diğer canlı yükün niteliğini ve yapısını bozarsanız, su akıntısı da olmuyorsa yosunlaşma artabiliyor. Bunu zaten biyolojiden de çok net görürüz. Yosunlaşma bir şekilde oradaki biyolojik yapıyı olduğu gibi bozar. Bu bir kirlilik sinyali, bir çevre kirliliği sinyali” diye konuştu. 

Sonraki Haber