İÜ Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar’a sorularım var! “İmamoğlu ile yasa dışı yatay geçişini mi konuştunuz?”
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Fakültesi’ne yasa dışı yatay geçişle girdiğini ve sahip olduğu diplomanın bu nedenle geçersiz olduğunu ilk kez açıklayan Gazeteci Erdem Atay geçen gün bir bilgi daha paylaştı. Girne Amerikan Üniversitesi’nden İstanbul Üniversitesi İngilizce-İşletme fakültesine o yıllarda DENKLİK OLMADIĞI HALDE YASA DIŞI OLARAK “YATAY GEÇİŞ” YAPTIĞI ve bu yüzden de kendisine verilen DİPLOMANIN GEÇERSİZ OLDUĞU haberleri gündeme gelince YÖK bir soruşturma başlatmış. Ve bu haber Ekrem İmamoğlu’na ulaşmış olmalı ki gece saat 23.00 sonrası İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar’ı gece yarısına yakın üç kez aramış Erdem Atay’ın bildirdiğine göre.
Tabii biz buradan Ekrem İmamoğlu ile Rektör Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar “Gece yarısı üç kez ne görüşmüş olabilir?” diye sormuyoruz çünkü çok aşikâr mevzunun ne olduğu.
Ama buna rağmen İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar’a dört sorum var:
1-Bu iddia doğru mu? Yani İmamoğlu ile gece yarısına doğru üç kez görüştünüz mü?
2- Görüştüyseniz konunun detaylarını açıklar mısınız? Konuşmanın kritik noktası kendisinin üniversitenize yasa dışı yatay geçişine bir formül ya da çözüm mü arayışı mı?
3-YÖK İmamoğlu’nun İstanbul Üniversitesi’ne bağlı İngilizce İşletme Fakültesi’ne yasa dışı yatay geçişiyle ilgili soruşturma başlatmış. Sizin bu konuda bir soruşturmanız var mı? Varsa açıklar mısınız?
4-Ekrem İmamoğlu’nun okulunuza girişi YASA DIŞI ise DİPLOMASI DA GEÇERSİZ değil midir?
Evet sayın Rektör Zülfikar’dan bu sorularıma cevap bekliyorum.
İmamoğlu ile görüştüyse de görüşmediyse de cevap bekliyorum tüm sorularıma.
Öte yandan YÖK’ün de bu soruşturmayı bir an önce adam gibi başlatıp hitama erdirmesinde fayda var.
Altından ne çıkarsa çıksın.
İsterse kimi “ÖNEMLİ İSİMLER” ifşa olsun…
ALINTERİ DÖKEREK, AYLARCA UYKUSUZ KALIP SINAVA HAZIRLANAN ÇOCUKLARIMIZIN HAKKI İÇİN YAPILMALI BU.
Eğer YÖK bu soruşturmayı gerektiği gibi yapmazsa şaibe altında kalacaktır.
Keza İstanbul Üniversitesi de bu soruşturmayı yapmazsa aynı şaibe altında olacaktır.
Eğer bu yasa dışılık ortaya çıkarılmaz ve Ekrem İmamoğlu’nun diploması geçersiz sayılmazsa yol olur ve bundan sonra yapılacaklar nedeniyle kimseyi suçlanamaz.
Bakın, bunun FETÖ’cülerin örgütün çaldığı sorular sayesinde üniversitelere, askeri okullara girmesinden farkı yok.
O kadar açık ve net.
Daha neler göreceğiz bakalım.
Çünkü İmamoğlu pervasızlıkta sınır tanımıyor. En son vukuatı ise önceki gün ortaya çıktı.
VİLLALARINA İBB PARASIYLA YEŞİL ALAN İHDAS ETTİ
İnanılır gibi değil. Böyle akıl durduran bir pervasızlık ülkenin hiçbir döneminde görülmedi.
Aleni yapıyor.
Kimse umurunda değil.
Öyle bir taraftar kitlesi edindi ki kendisine, her durumda destek veriyor.
Tabii trol ordusunun ve duygusal ilişki kurduğu gazeteci, avukat ya da anketçi kimlikli bir özel harekât ekibinin varlığını da yadsımayalım.
Son operasyonu, “unuttum” diyerek mal beyanında göstermediği, kaynağını da açıklamadığı 1,5 milyar lire değerindeki üç villasının önünde bulunan ve dört şahsa ait olan 3040 metrekarelik koruluk alanı İBB’nin kasasından 156 milyon lira vererek kamulaştırması.
İBB KASASINDAN 156 MİLYON LİRA
Sebebi Sarıyer’de boğaz sırtlarındaki villalarının önünde ve mahallinde yeşil alan bulundurarak değerini artırmak.
Önce 11 Temmuz 2024 tarih ve 1185964 sayılı İBB Başkanlık onayıyla 17 Temmuz 2024 tarihli encümen kararıyla 156 milyon liraya kamulaştırma kararı verildi.
Ardından karar 4 mülk sahibine iletildi.
Ancak arsa malikleri belirlenen miktarı kabul etmedi.
Bunun üzerine İBB kamulaştırma bedelinin belirlenmesi ve maliklere ödenmesi için mahkemeye başvurdu. Maliklerin hisselerine de bu sırada 11 Eylül 2024 tarih ve 2024/595 sayı ile kamulaştırma şerhi konuldu.
Mahkeme devam ederken İBB’den yeni bir hamle geldi ve maliklerle 156 milyon 66 bin lira karşılığı uzlaşma sağlandığı bildirildi.
İşlem biter bitmez İBB araçları yeşil alandaki ağaçların önemli bir bölümünü kesti. Kendilerince çevre düzenlemesi adı altında yollar yapıldı betonlar döküldü.
SORUYORUM BUNUN ADI NEDİR?
Bir belediye başkanının kendi villalarının, evinin değerini artırmak için vatandaşın vergilerinden oluşturduğu bütçeden, devletin kasasından ödeme yaparak, tam evinin önündeki sahipli arsaları yeşil alana dönüştürmek üzere kamulaştırması ve bunun için 156 milyon lira ödemesinin suç olup olmadığını bir kenara bırakıyorum, ne kadar ahlakidir?
Dünyanın her yerinde böyle bir şey yapan bir kamu görevlisi, seçilmiş kişi dakika yerinde duramaz.
Böyle bir işleme imza atmaktan çekinmeyen Ekrem İmamoğlu’nun fütursuzluğu, pervasızlığı korkutucu hakikaten.
Onunla yasa dışı yatay geçiş yaptığı ve aslında hiç devam etmeyip köftecilik yaptığı “okul” yıllarında ev arkadaşı olan, onu hep savunduğu halde en yakından tanıyan bir isim olan Sözcü TV haber sunucusu Fatih Portakal’ın dediklerine kulak verirsek durumun ciddiyetini anlarız.
Bakın Fatih Portakal ne demişti:
“Cumhurbaşkanlığı için benim gönlümden Mansur Yavaş geçer. İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı olması durumunda yıllar içinde bir güç zehirlenmesine girebileceğini düşünüyorum. Sert bir tavır sergileyebilir ve kendi gibi düşünmeyenlere karşı tutum alabilir”
Şaşırdık mı?
Hiç. Ekrem İmamoğlu daha şimdiden bir güç zehirlenmesi içine girdi. Yargıçları, savcıları, gazetecileri tehdit ediyor. Hem de çocukları ve ailesi ile.
Şunu söyleyeyim.
Ekrem İmamoğlu’nun her türlü etik normdan azade sınır tanımayan hırsı ülkemiz için büyük bir tehlike arzetmekte.
Bu şahsın bırakın Cumhurbaşkanı olmasını, aday olması bile bir risk.
Bunu da buraya not olarak düşeyim.