İyiliğin öldürülmesine fırsat vermeden insanlığı tutup kaldıracağız

Asrın felaketi Kahramanmaraş merkezli depremlerin yıktığı şehirleri, ilçeleri büyük oranda gezdim. Karınca kararınca kendimce bir şeyler yapma gayreti içerisinde oldum.

Orada gördüğüm, duyduğum öyle hadiseler var ki “Bu kadar da olmaz’’ dedirten cinsten.

Deprem sonrası hem siyasi yağmacılardan hem de bildiğimiz evleri, yardım tırlarını yağmalayanlardan bahsetmeyeceğim.

Daha önce salgın dönemlerinde fırsatçılar oldu. Kimi gıda ürünlerine çok ciddi zamlar yaparak kendilerince oligopol bir piyasa oluşturdular. Kimisi de kira, inşaat gayrimenkul ve otomotiv piyasasında benzer şekilde davrandılar. Ne yazık ki bunlar için de ilk zamanlarda gereken müdahale yapılamadı. Şimdi tekrar aynı sorun yaşanırken umarım doğru adımlar atılır.

Benim daha çok değineceğim husus deprem bölgesinde “Bir insan bu kadar da alçalabilir mi” dedirtecek cinsten yaşananlar.

Örnekler çok, ancak birkaç örnek verelim de birileri ilk gün canlarını hiçe sayarak yardım taşırken akbaba gibi, leş kargası gibi “Buradan ne koparabilirim” düşüncesiyle hareket edenleri daha net görelim.

Osmaniye de depremlerden etkilenen bir şehrimizdi. Osmaniyelilerin içinde ticaret yapanlar, hali vakti yerinde olanlar olsa da genel itibariyle kıt kanaat geçinen insanların olduğu bir şehrimiz.

Deprem olur olmaz depremden zarar görmeyip faaliyetine devam eden küçük işletmelerin bazıları evleri yıkılan kendi komşularına 20 lira olan tostu bir günde 50 liradan satmaya başlamışlar. Neyse ki sonra valilik olaya müdahale etmiş, durum düzelmiş ama kısa süre yaşanmış olsa da bu bir örnek.

Tufan Usta Tesisleri adında bir tesiste deprem dolayısıyla şehrinden çıkmış, güvenli başka bir yer arayan aile mola veriyor. Küçük çocukları var. Mama için sıcak su istiyorlar ve tesis depremzede aileden 50 lira para istiyor. Bir depremzede bebek varken orada evini, eşyalarını belki de yakınlarını kaybetmiş bir aileden, bir anadan, babadan istenecek para mıdır bu...

Bunlar hiç mi insanlıktan nasibini almamışlar...

Etrafında akın akın yardım için koşanlar varken “Bizden de bu kadarcık da olsa katkı olsun” diye hiç mi düşünememişler...

Bir taraftan evlerini depremzedelere açanlar, ikinci evini depremzedelere tahsis edenler oldukça fazla. Böyle hikâyelerimiz de var. Ancak ev kiralarını depremzedeler için iki, üç katına çıkaranlar da var. Depremzedeye fatura gönderen GSM şirketleri var. Depremzededen günü gelmemiş kirasını isteyen ev sahipleri var...

Her ne kadar bir miktar yardım yapsalar da asli işlevlerini yerine getirmedikleri için depremin en büyük fırsatçısı GSM operatörleri idi. Deprem bölgesinde doğru düzgün hiçbir yerde Turkcell çekmedi. Diğerleri de çok çekmiyordu. Ancak Turkcell kullandığım için bizzat yaşadım problemleri, üstelik çeken yerlerde yoğun bir şekilde kullandığımız için de faturamıza yansıttıklarını gördük. Uygun paket almak için müşteri temsilcilerini aramamıza rağmen ulaşamadık. Her maç öncesi daha iyi çeksin diye mobil baz istasyonu kuran GSM operatörleri en hızlı hareket etmeleri gereken bir afette ortada yoklardı. Bunlar teknoloji şirketleri güya, ama görülüyor ki gerektiği kadar teknolojiye yatırım yapmamışlar.

Bize bu günlerde insanlık hizmeti lazım, o da yok.

VERDİKÇE BÜYÜYEN ŞİRKETLER

LC Waikiki’yi eskiden beri nerede bir yardım ihtiyacı varsa yardıma koşan bir şirket olarak görürüm. LGBT lobisine karşı duruşundan dolayı da daha çok takdir ettim. Eskiden de bazen alışverişimi oradan yapardım şimdi daha çok alışveriş yapıyorum; hem oğluma hem de kendime.

Şimdi De Facto da takdire şayan bir hayır işine imza atarak Aile Bakanlığı ile anlaşma yaptı ve tüm ihtiyaçları karşılamak için taahhütte bulundu; ne güzel bir hizmet değil mi?

Mado yine Aile Bakanlığı ile görüşme halinde; o da gıda ihtiyaçları ile ilgili çok önemli bir ihtiyacın belki de tamamını karşılayacak.

Adını sayamadığım daha binlerce şirketimiz var.

Ama bu süreçte de ‘3 Harfli’ diye tanımladığım şirketler hem mağazalarında kiriş kestirip insanların ölmelerine sebep oldular hem de yardımlarda hiçbir yerde göremiyoruz.

Görünen o ki çok fazla iyi hikâyemiz var.

Kötülerin iyiliği öldürmesine fırsat vermeden iyiliği, insanlığı tutup kaldıracağız.