Kemal Kılıçdaroğlu CHP’yi zehirliyor mu?

Özgür Özel ile başlayan dönemi destekleyen bir CHP’li tanıdığım söyledi bu sözü.

“Kılıçdaroğlu her konuşmasında CHP’yi zehirliyor. Sadece CHP’yi değil, toplumu da zehirliyor.”

Sebebini açıklayacağım. Ama önce şunu teslim etmeliyiz.

Eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye tarihinde bir seçimde en yüksek oy almış CHP adayıdır.

Yüzde 47,82.

Ama sonuçta tarihe YİNE KAYBETTİ diye geçti.

CHP ise 31 Mart 2024 yerel seçimlerine tek başına gitti ve yüzde 37 oy alarak birinci parti oldu.

Gerçi DEM(HDP) ve İyi Parti tabanı desteğiyle bu oyu elde etti ama sonuçta tek parti ve her parti ayrı ayrı seçime katıldı. AK Parti de beklenenin altında oy alınca “seçimin kazananı” sayıldı ve bu da ilk katıldığı seçimde Özgür Özel’in BAŞARI hanesine yazıldı.

BİR “ANKET DELİSİ” NİN KAMUOYU ARAŞTIRMALARINDA GÖRDÜĞÜ GERÇEK

Özgür Özel tam 31 Mart gecesinde söylediğini yaptı ve 1 Nisan tarihinden itibaren bambaşka bir Özgür Özel görmeye başladık.

1-Seçim gecesindeki balkon konuşmasında seçimde kaybettiklerini, milletin mesajını aldıklarını ve bunu değerlendireceklerini söyleyerek bir demokrasi dersi veren Tayyip Erdoğan’a nazire yaparcasına, son derece makul bir konuşmaya yüzde 37’nin içinde emanet oylar olduğunu, milletin kendilerine bir kredi açtığını ve yatırımla bu krediyi ödeyeceklerini söyledi. Bu objektif olduğu ve kazandığı oyu doğru değerlendirdiği için takdir topladı.

2-Ardından Tayyip Erdoğan’ı ziyarete gitti. Sonra da Devlet Bahçeli’yi. Bu halkta büyük bir karşılık gördü. Etrafındakilerin “anket delisi” olarak nitelediği Özgür Özel bunu sonuçlarda da görünce yoluna devam etti.

Kemal Kılıçdaroğlu ise sürekli yaptığı açıklamalarla Özel’in Erdoğan ile görüşmesini eleştiriyor, satır arası okumalarda bunun “saraya teslim olmak” anlamına gelebileceğini ima ediyor ve Özgür Özel ile mevcut CHP yönetimini itibarsızlaştırmayı sürdürüyor.

NE KADAR BRÜTÜS VARSA O KADAR DA CESAR VARDIR

Özgür Özel eski Genel Başkanı’nın gönlünü hoş tutmak için onu ziyaret ediyor, yemek yiyor, o yemekte bol bol Erdoğan’a verip veriştiriyor, en sert mücadeleyi yürüteceğine dair Kemal beye yemin billah ediyor ama bu Sayın Kılıçdaroğlu’nu bir türlü kesmiyor. Çünkü o CHP’ye genel başkan olmak istiyor yeniden. Kaybettiği oyuncağı elinden alınmış bir çocuk gibi. Durumu çok patetik ve ben ciddi ciddi psikolojisinin bozulduğunu düşünmeye başladım.

Nitekim en son çıktı Ekrem İmamoğlu’nu doğrudan işaret edip “Beni sırtımdan hançerledi” dedi.

Evet hançerledi.

Hançerletmeseydin.

Yeni mi öğrendin?

Ne kadar Brütüs varsa o kadar da Cesar vardır.

Ve sırta saplanan bir hançer.

Çehov’dan mülhem söyleyeyim;

“Bir siyasi partinin lideriyseniz, o partide birden fazla hançer vardır ve aralarından biri mutlaka sırtınıza saplanır. Hem de en yakın bildiğiniz tarafından.”

Ne oldu?

Kemal bey de “Biz baba-oğul gibiyiz” dedi ama sonucu yaşayarak gördü.

HANÇERİ ALTILI MASA ORTAKLARINA SORSAYDI

Bir liderin burada yapması gereken ÜÇ ŞEY var:

1-Evlad-ı maneviye hikâye.

2-Ölmemek

2-Hançerleyeni affetmemek.

Kemal bey Altılı Masa ortakları Ahmet Davutoğlu’na, Abdüllatif Şener’e, Ali Babacan’a “Siz nasıl bu işi halledemediniz” diye sorsaydı.

Cevabını mutlaka alır ve yol haritasını belirlerdi.

Geçmiş olsun.

Şimdi kuyruğu dik tutmaya çalışması nafile çaba.

O takıldığı ofis bir Güniz sokak bile olamayacak, zira iş işten geçti.

Tüzük Kurultayı’na umudunu bağlaması ise zaten bıkkın olan CHP seçmenini ve delegesini iyice kızdırmakta.

Kemal beyin hırsı aklının önünde gidiyor.

Çok dramatik ve adeta siyasi bir intihar.

Yıllarca toplumsal barışımızda büyük hasarlar bıraktı, şimdi aynını CHP’ye yapıyor.

CUMHUR İTTİFAKI VE ERDOĞAN’A MESAJIM;

KILIÇDAROĞLU İLE DAHA FAZLA DEVAM EDİLEMEZ

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bir siyasetçi olarak tutuyor grup konuşmasında “Kime ait o sırtına saplanan hançer” diye soruyor. Onun işi bu. Sayın Kılıçdaroğlu hemen pası alıp topu çeviriyor ve cevaplayarak “Bakın Erdoğan beni muhatap alıyor çünkü CHP’nin doğal lideri hâlâ benim, realitede de ben olmalıyım” mesajı veriyor.

Ben işin AK Parti ve Erdoğan cephesine de değinmek istiyorum.

Bir mesajım var onlara.

Evet Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimlerdeki adaylığı ve geçmiş seçimlerdeki “performansı” AK Parti ve sayın Erdoğan için bulunmaz bir nimetti. Onun kutuplaştırıcı dili, PKK ile FETÖ’yü adeta meşrulaştırırcasına izlediği siyaset, ülkenin milli meselelerinde küresel sistem ile hizalanması seçmenlerde kendisinin bir “güvenlik sorunu” olduğu algısını yarattı. Ekonomik ve siyasi koşullar tamamen aleyhte olmasına rağmen 14-28 Mayıs 2023 seçimlerinde Cumhur İttifakı seçmenini konsolide etti. Ama ardından gelen ve BEKA SORUNU olmayacağını bildiği ilk yerel seçimde de tokadı patlattı.

AK Parti, Cumhur İttifakı bileşenleri ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 2028 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yine aynı atmosferi bulamayacaklar çünkü karşılarında artık bambaşka bir siyasi iklim, bambaşka bir ekip ve tamamen farklı bir siyaset dili var. Bu nedenle kendilerinin de Türkiye’nin, özellikle de AK Parti’nin doğal tabanı olan muhafazakâr seçmeninin değişen sosyolojini dikkate alarak yeni bir siyaset tarzı tutturmalarında fayda var. Gerçek ortada. Kemal Kılıçdaroğlu miadını doldurdu. Kendilerini artık bu yeni duruma alıştırmalarının zamanı geldi.

Çünkü Özgür Özel loading…

Olmasa Ekrem, o da olmasa Mansur…