Kemal Kılıçdaroğlu'ndan Cumhurbaşkanı adaylığı çıkışı: Şu an açıklamak... "Önerimize ters düşmüyorsa altına imza atarız"

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu katıldığı bir programda 6'lı masanın cumhurbaşkanı adayına ilişkin "Önce biz kendi programımızı oluşturacağız. Hepimiz aynı şeyi söylemeliyiz ki söylem birliği oluşsun. Bunları oluşturmadan aday belirlemek asla asla doğru olmaz." dedi. AK Parti'nin başörtüsüyle ilgili teklifine ise Kılıçdaroğlu "Bizim yasal önerimize ters düşmüyorsa altına imza atarız. Referanduma götüremezler" dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Karar TV'de katıldığı programda altılı masanın cumhurbaşkanı adayı, AK Parti'nin başörtüsü teklifi, mecliste AK Partili Zafer Işık'ın İYİ Partili Hüseyin Örs'e saldırması, ekonomi başta olmak üzere birçok konuda açıklamalarda bulundu.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle;

"Saldırıya uğrayan milletvekilinden özür dilenmesini isterdim"
"Parlamentoda zaman zaman gerginlikler oluyor ama bir süre sonra sükunet oluyordu. Bu sefer farklı bir şey oldu. AK Partili vekil parmağına muşta gibi taktığı yüzükle saldırdı. En azından özür dile ama bunu da yapmadı. Böyle bir ortam 21. yüzyıla yakışmıyor. Böyle bir saldırı Meclis tarihinde ilk kez oldu. Bu suç üstü hali gerektiren bir olay. Savcıların hemen harekete geçmesi gerekiyordu. Çok gerilimli bir siyasal atmosfer sadece siyasi partileri ve milletvekillerini değil sokaktaki vatandaşı da etkiliyor. Yumruk atan milletvekilinin AK Parti tarafından kınanmasını isterdim. Saldırıya uğrayan milletvekilinden özür dilenmesini isterdim.

"Asgari ücretin vergi dışında tutulması lazım"
Yasayı değiştirerek Cumhurbaşkanı'nın bütçeyi savunmasını kaldırdılar. Yerine yardımcısı geliyor artık. Kendi bütçesini kendisinin savunması gerekiyor. Ortaya şöyle garip bir durum çıkıyor. Atanmış birisi Meclis kürsüsüne gelip seçilmiş bir vekile en ağır hakaretleri edebiliyor. Bir cumhurbaşkanı hazırladığı bütçeyi parlamentoya getirip savunmalı. Bu bütçenin vatandaşa ne getirdiğini anlatmalı, halka umut vermeli. Ama bunlar artık eskide kaldı. Kavga var dövüş var artık. Eskiden nitelikli tartışmalar olurdu. Bütçe daha parlamentoya geldikten bir süre sonra rakamların değerini kaybettiğini görüyorsunuz. Böyle bir enflasyonun olduğu ortamda başka bir şey mümkün değil. Önümüzdeki aylarda bütçeye yeni ekler yapmak zorunda kalacaklar. Geçtiğimiz aylarda önceki bütçe için bunu yapmışlardı. İkili bir yapı var devlette, bir saray bürokrasisi ve bakan bürokrasisi. Yukarıda alınan kararlar aşağıya yansırken ya tam yansımıyor veya eksik yansıyor. Garip bir devlet yapısı ortaya çıktı. O nedenle bütçeler halka umut vermiyor artık. Ülkede enflasyon çok fazla bu nedenle, 'Acaba asgari ücreti yılda 4 kere yenileyelim mi?' düşünmeye başladılar. 4 kere demelerinin nedeni de şu otoyollarda dolar bazında sözleşme yapıldığından fiyatlar sürekli değişiyor. Asgari ücreti de bari 4 kez düzenleyelim diye düşünüyorlar. Asgari ücretin belli rakamı aşması halinde orta ölçekli şirketlere ağır yükler gelecek. Bu nedenle asgari ücretin vergi dışında tutulması lazım.

"Madem bu zincir marketler fiyatları yükseltiyor buna Rekabet Kurumu'nun bakması gerekir"
Temel beyin güzel bir tanımlaması oldu. 'Ülkenin 3 harfli sorunu aslında iktidar' demişti. Devlet yönetiminde bir acziyet olduğu için bir suçlu bulmaları lazım. Eskiden hep CHP suçlu derlerdi. Artık onu da diyemiyorlar. Bir açıklama yapıyor yetkili kişi domatesi tarladan sıfır maliyetle alsam, bu domates tezgahta 7 lirayı buluyor. Bunu iktidarın iyi değerlendirmesi lazım, nereden kaynaklanıyor bu artış şeklinde. Fideye zam, vergiye zam, akaryakıta zam, köprüye zam... Bunlar maliyetleri artırıyor. Devletin kurumları planlama yaparak bunların önüne geçmek için çalışacağına polisiye önlemler alıyorlar. Madem bu zincir marketler fiyatları yükseltiyor buna Rekabet Kurumu'nun bakması gerekir. Eğer fiyatlar artıyorsa ceza kesersiniz. Buna kimse itiraz etmez. Siz bunları yapmıyorsunuz 3 firma var özellikle bir firmaya saldırıyorsunuz. Bunlar doğru değil. Belediye zabıta memuruna git ceza ver diye talimat veriyorlar.

"Biz altı lider olarak bunu önleyeceğiz"
Hayatın gerçeği şu, ben bir tüketici olarak markete gittiğimde domatesin fiyatı düşmediyse enflasyon düşmemiş demektir. İşin özeti vatandaş markete manava gittiğinde fiyatların düşüp düşmediğidir. O düşme fiyat artış hızının yavaşlaması anlamına geliyor. Enflasyonda artış sürüyor. Üretici fiyat endeksiyle tüketici fiyat endeksi arasında uçurum var. Üretici maliyeti çok yüksek yüzde yüzün üzerinde. Sonuçta üreten kişi üzerine kar ekleyip bunu yansıtmak zorunda. Fiyatlar mecburen yükselecek. Hayatın gerçeği fiyatın düşmediğini markette pazarda göreceksiniz. Fiyat istikrar komitesi kurdular. Ne oldu? Hiçbir fiyatın düştüğünü gördünüz mü? Peynir fiyatı ilk kez et fiyatını geçti. Şunu kabul edelim Türkiye öngörülebilir bir anlayışla yönetilmiyor. Günübirlik kararlar alınıyor. Merkez Bankası'nın görevi enflasyonu önlemek ama yasalara uymuyor. Faizi düşürdük diyorlar yüzde 9'la kimse faizle kredi alabiliyor mu? İlk kez ödenen faizler borcu aştı. Borç yüz liraysa faizi 110 lira oldu. Böyle garip bir tabloyla karşı karşıyayız. Şu olur mu? Bir ülkenin tepe yöneticisi ülke ülke dolaşıp para dileniyor. Bize dolar, euro, riyal verebilir misiniz diye. Böyle bir ülke yönetilebilir mi? Bunu önlemek için devlette liyakat olması lazım. Biz altı lider olarak bunu önleyeceğiz.

"İlla karşı çıkalım şeklinde hareket etmiyoruz"
Önce hazırladıkları teklifi görmemiz lazım. İçinde başka maddeler var mı yok mu bunlara bakacağız. Kadının kılık kıyafetiyle siyaset uğraşmamalı. Biz siyasetin istismar etmemesi için kanun teklifi verdik. Onlar anayasa teklifi verelim dediler. Getirdikleri anayasa teklifini göreceğiz. Önce kendi içimizde gelen teklife bakacağız. İlla karşı çıkalım şeklinde hareket etmiyoruz. Biz sorunu Türkiye'nin gündeminden çıkarmak istiyoruz. Türkiye'nin gündemi bu olmamalı. Ülkeyi nasıl büyütmeliyiz ülkenin gündemi bu olmalı. O yapay sorundan Türkiye'yi çıkarmak istiyoruz. Eğer bizim dediğimizi yapıyorlarsa memnun oluruz. Erdoğan bizim teklifimizin üzerine anayasa çıkışıyla gelerek, yine başörtüsünü istismar etme yolunu seçti. Vay sen nasıl başörtülülerin kılık kıyafetiyle uğraşmıyorsun diyor. Niye itiraz etmiyorsun diyor. Bizim amacımız bu alanı tümüyle siyasetin dışına çıkarmak. Ben eminim ki bu teklifin içinde bir değil bir kaç madde olacak. Erdoğan ben nasıl bunu siyasete malzeme yaparım diye düşünüyordur. Orban'ın Macaristan'da yaptığını Türkiye'de yapmak istiyor. Kaç madde geleceğini bilmiyoruz. Geldikten sonra ona göre karar vereceğiz. Bizim yasal önerimize ters düşmüyorsa altına imza atarız. Referanduma götüremezler. Başörtüsüne itiraz eden yok ki...

Altılı masada işler nasıl gidiyor?
Var olan sistemin değişmesini istiyoruz. Bunun içinde anayasa değişikliği gerekiyor. Bizi bir araya getiren temel etmen, varolan sistemin değişmesi. İlk çalışmayı bu sistemi nasıl değiştiririz üzerine yaptık. Güçlendirilmiş parlamenter sistemin esaslarını belirledik. Bu esasların ileride bir tartışmaya zemin açmaması için kanun maddelerini yazdık. Demek ki hükümet olurken uzun sürecek tartışmaları daha hükümet kurmadan tartıştık ve önemli mesafe aldık. Şimdi sıra hükümet programına geldi. 72 maddeden oluşan yapacaklarımıza dair program hazırlıyoruz. İktidara geldiğimizde ne yapacağımız o gün belli olacak. Hazırlıklarımız büyük ölçüde tamam. Bir sonraki toplantıda bunun yüzde 95'i bitmiş olabilir.

"Ekonomiye ilişkin 1,5 yıl içinde pek çok sorun çözülür"
6 ay içinde topluma nefes aldıracağız. 1 yıl içerisinde ekonomide toparlama dönemi başlayacak. Hem bizim hem de yabancı işverenlerin Türkiye'de yatırım yapacağına inanıyoruz. Çünkü önlerini görmüş olacaklar. Aldığımız ekonomik kararların ne kadar doğru olduğunu ifade edeceğiz. Ekonomiyle ilgili çalışmalar altılı masanın bu toplantısında bitmeyebilir. Ama bir sonraki toplantıda kesin biter. Artık 15 günde bir toplanacağız. Çünkü seçim geliyor. Benim şahsi kanaatim ekonomiye ilişkin 1,5 yıl içinde pek çok sorun çözülür. Vatandaş ve işveren yapılan işleri görür ve bir güven oluşur. AB'nin demokratik standartlarını ülkemize getirmek istiyoruz. O haklara bizim halkımız da sahip olsun. Bu konuda da görüş birliğimiz var. Bu koşullar oluştuğu takdirde ülkeye ciddi yatırımlar gelecek. İngiltere'de de iş insanlarıyla bunu görüştüm.

"Adayı şu an açıklamak büyük hata olur"
Diyelim ki aday belli oldu. Daha hükümet programı üzerinde anlaşmamışız. Bir parti lideri ayrı açıklama yapacak, aday ayrı açıklama yapacak. Vatandaş demez mi ki, bunlar daha aralarında anlaşmamış. Önce biz kendi programımızı oluşturacağız. Hepimiz aynı şeyi söylemeliyiz ki söylem birliği oluşsun. Bunları oluşturmadan aday belirlemek asla asla doğru olmaz. Bu çok tehlikeli bir şey, neyi nasıl yapacağımız konusunda anlaşmalıyız. Ayrıca sorun aday meselesi değil. Sorun sistemde. Devletin kurumlarını sağlıklı olarak oluşturursanız o zaman Ali gelir yönetir Veli gelir yönetir. Bizim ikinci yüzyıla çağrı programında söylediğimiz neydi? Ülkenin sürekli bir kurtarıcı beklemek durumundan kurtarılması. Bu devlet dediğiniz kurumun sağlıklı işleyişini sağlamamız lazım. Artık devletin kurumları sıcak siyasete alet olmamalı. Belçika'da iki yıl hükümet kurulamadı ama kimse devlet nerede demedi. Önemli olan sistemi oturtmak. Artık Türkiye bir daha bu tür krizlere girmesin. Bu ülkenin o kadar nitelikli insanları var ki... Merkez Bankası'nın başına getireceğiniz kişi hem para hem ekonomi politikasını izleyecek. Plan yapacaksınız o planlar bir saat gibi çalışacak. Vatandaş kolundaki akrep ve yelkovanı görür. Akrep ve yelkovanın arasında bir mekanizma var, sürekli dönen çarklar var. İşte o çarklar devlettir. O çarkların birisi Merkez Bankası'dır, birisi planlamadır, birisi Hazine'dir, birisi Dışişleri Bakanlığı'dır. Bunların tamamımın aynı hedefe kilitlenmesi ve aynı politikayı değişik yerlerde yapmaları gerekiyor. Bunu yapacak olan bürokrasidir. Talimatı verecek olan da siyaset kurumudur. O mekanizmalar bozuldu, akreple yelkovan da doğruyu göstermiyor. Biz hem mekanizmayı düzeltmek istiyoruz hem de akreple yelkovan doğruyu göstersin istiyoruz. Devlet partilerin sıcak siyasetine alet olmamalı. Türkiye yeni bir ufka açılmak zorunda.

Cumhurbaşkanı adayı nasıl olmalı?
Cumhurbaşkanı adayı elbette önemli. Devletin nasıl yönetilmesi gerektiğini bilmesi lazım. Diyelim ki elektrikler arıza yaptı, ilk gidip sigortaya bakarsınız. Cumhurbaşkanı sigortadır. Krizleri çözecek makamdır. Krizi çözecek anahtar cumhurbaşkanıdır. Cumhurbaşkanı akil bir insan olmak zorundadır. Ön yargısız olmak zorundadır. Toplumu kucaklayıcı olmalıdır. Cumhurbaşkanı adayını belirleyecek olan altılı masadır, biz de o karara uyacağız. Topluma biraz umut vermemiz lazım. Toplumda bir beklenti var. O beklentiyi güçlendirmemiz lazım. Gençler geleceklerini yurt dışında arıyor onlara iyi bir gelecek vaat etmek lazım. Bunu sadece ben yapmıyorum diğer liderler de yapıyor. Altı liderin temel hedefi daha güzel bir Türkiye inşa etmek. Her birimizin belki dünyaya bakışı farklı. Ama demokrasi konusunda bir araya gelebildik. Bu birlikteliği büyütmemiz lazım.

"Cumhurbaşkanı adayının liderlerle uyum gibi bir sorunu felakete yol açar"
Olay cumhurbaşkanından çok bir sistem olayı. Seçimden sonra seçilecek cumhurbaşkanının altılı masayı da götürmesi lazım. Cumhurbaşkanı adayını belirledikten sonra liderlerle uyum gibi bir sorun çıkarsa bu felakete yol açar. Hepimiz de bunun farkındayız. Cumhurbaşkanı adayı altılı masadaki liderlerden biri olabilir. Seçimden sonraki süreç çok daha önemli. Artık eski kalıpları kırıp yeni dünyaya bakmak zorundayız. Alt gelir gruplarından üst gelir gruplarına olağanüstü bir kaynak transferi var. Bu alt gelir gruplarının perişan olmasına neden oluyor. İşçi, emekli, memur emeğinin karşılığını alamıyor. Yukarıdaki dar bir grup milyarları alıyor. Bu tablonun değişmesi lazım. Bu tablo değiştiği zaman farklı bir Türkiye ortaya çıkacak. Türkiye en zeki, en çalışkan insanlarını Batı'ya kaptırdı. Ben Londra'da hiçbir siyasetçiyle görüşmedim, bilim insanlarıyla görüştüm.

Bahçeli'nin, altılı masa'nın cumhurbaşkanlığı adaylığı için "bana sorarlarsa tercihim sınıf arkadaşım olur" açıklaması
Gazeteciler sordu herhangi bir yorum yapmadım, bugün için de bir yorum yapmayı doğru bulmam. Sınıf arkadaşıyım zaten, aynı okulda okuduk aynı dönemde mezun olduk. O dönem görüşmemiz olmadı, özel bir yakınlığımız olmadı. Derslerine devam eden çok iyi çalışan bir öğrenciydim. Sınıfın çalışkan öğrencilerinden biriydim, Devlet Bey de bunu görmüş olacak.

"En yetenekli insanlarımızı dışarıya kaptırıyoruz"
Dünya farklı bir evreye geldi, Türkiye'nin bunu yakalaması lazım. Bizde de nitelikli bilim insanları var. Türkiye'nin yeni bir anlayışla yönetilmesi lazım. Bilgiye önem vermesi lazım. Üniversiteleri bilgi üretmeyen bir toplumun büyüme şansı yok. Giderek vasatlaşan bir üniversite yapımız var. Boğaziçi Üniversitesi'ni mahvettiler. Odaklanmamız gereken bu, bilgi olmadan hiçbir şey olmuyor. Biz kısır tartışmaların içerisindeyiz. Biz 250 bin dolara ev alana vatandaşlık veriyoruz. İngiltere de şöyle yapıyor; dünyanın en iyi 50 üniversitesinden birinden mezun ol sana vatandaşlık vereyim. Biz en yetenekli insanlarımızı dışarıya kaptırıyoruz.

"Türkiye'nin buradan çıkması lazım"
Türkiye bir 100 yılı devirdi. Geçen yüzyılın içerisinde büyük olaylar oldu. Başbakanlar, bakanlar idam edildi. Gencecik evlatlarımız öldürüldü. Türkiye'nin buradan çıkması lazım. Türkiye'nin 5 temel sorunu olduğunu söyledik. Türkiye'nin bu sorunları aşması lazım. İkinci yüzyıla çağrı böyleydi. İkinci yüzyılı vizyonu ise temelini bu çağrıdan alıyor. Yine 5 temel sorunu var Türkiye'nin ve bunu bilimle, akılla, devlette liyakatla çözmesi lazım. Türkiye'de 5 temel sorun var bunlar; demokrasi, ekonomi, dış politika, toplumsal sorun ve Türkiye'nin bilgi çağını yakalaması lazım. 5 kolonumuz var bunların ilki endüstriyel dönüşüm. Türkiye'nin artık katma değeri yüksek ürün üretmesi lazım. O kulvara Türkiye girmezse, katma değeri yüksek ürünler üreten ülkelerin pazarı haline geliriz. Hepimizde cep telefonu var ama hiçbiri Türkiye'de üretilmiyor. İkinci kolonumuz; nitelikli iş gücü. Teknoloji liseleri kuracağız. Bu üniversitelere yansıyacak, üniversiteler bilgi üretecek. Üçüncü kolonumuz enerji. Enerjide Rusya'ya bağlıyız. Cumhuriyet tarihinde ilk kez enerjide bu kadar bir ülkeye bağlıyız. Şanlıurfalılara söz verdim. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesini bize verin, güneş enerjisini kuracağım" dedim. Bütün çiftçilere elektriği bedava vereceğim. Artan elektrikten de ayrıca para kazanacaksınız. Erdoğan da "Elinden tutan mı var yap" dedi. Şanlıurfa'yı versinler yapacağız, Denizli'de bunu yapıyoruz. Denizli'de bir belediyemiz yaptı, her şeyi bitirdi yakında kurdele kesmeye gideceğim. "

Sonraki Haber