Kılıçdaroğlu icazet almaya mı gitti?
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, dün (9 Ekim Pazar) ABD’ye gitti. Yolu açık olsun.
Önce vazgeçer gibi oldu. Adaylık sürecinde, “İcazet almaya gitti derler mi?” çekincesi vardı.
Neticede, gitmeye karar verdi. Seçim sürecinde bir siyasetçi, önemli bir gerekçe olmadan, Amerika’ya gidiyorsa, bunun bir “icazet” ziyareti olduğunu söyleyenler mutlaka olacaktır.
Ziyaret, Türkiye-ABD ilişkilerinin kritik eşiğe geldiği günlerde gerçekleşiyor.
ABD-Türkiye ilişkileri demişken, bunu, “ABD’nin çıkarlarına dayalı ilişkiler” olarak düzeltmek gerek. Hep öyle oldu çünkü.
On dokuzuncu yüzyıla kadar ABD ile ilişkilerde Osmanlı’nın çıkarları ön plandaydı.
Mesela; Amerika, 1795’teki anlaşma ile, Akdeniz’deki ticaret gemilerinin korunması için 23 yıl boyunca Osmanlı’ya vergi ödemek zorunda kaldı. Korumanın karşılığında Osmanlı, ABD’den her yıl 20 bin altın aldı. Birinci Dünya savaşı ve Osmanlı’nın işgali ile işler değişti.
ABD GEMİLERİ SAMSUN’U BOMBALIYOR
Amerika düşman saflarındaydı.
ABD savaş gemileri (en ünlüsü USS Arizona), İzmir’in işgalinde Yunan gemilerine koruma sağlıyordu.
ABD’nin savaş gemileri USS Sands, Farland ve Sturtevant, isyancı Rum çetelerine yardım etmek adına, Samsun ve Trabzon kıyılarına top ateşine tuttu. Anadolu’nun işgalinde adım adım, İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunanlılara destek oldular. Ne yazıktır ki, Türk okullarında okutulan tarih kitaplarında ABD’nin düşmanca hamleleri hiçbir zaman yer almadı.
Amerika, Rusya ile yakınlaşan Menderes’i, İskenderun Demir Çelik İşletmelerini Ruslara veren Demirel’i, gözünü Kafkaslara diken Özal’ı, Mavi Akım Projesi nedeniyle Mesut Yılmaz’ı , Irak’ın işgaline karşı çıkan Ecevit’i cezalandırdı.
Şimdi ABD’nin hedefinde, ilişkilerde Türkiye’nin çıkarlarını önceleyen Recep Tayyip Erdoğan var. Kılıçdaroğlu’nun ziyareti de ABD’nin bir kez daha Türkiye’yi cezalandırmak istediği döneme denk geldi.
S-400 krizi hala fırındayken, F-35 ve F-16 dayatmaları Türkiye’nin ABD ile ilişkilerini tarihin en sıkıntılı noktasına getirmişken, Ana Muhalefet Lideri’nin bu ziyareti elbette önemli. Ben yılbaşından sonra, Kılıçdaroğlu’nun bir kez daha ABD yoluna düşeceğini, Ali Babacan’ın İngiltere’yi, Ahmet Davutoğlu’nun Almanya’yı ziyaret edeceğini düşünüyorum.
En önemlisi, Yunanistan-ABD işbirliğinin Türkiye’yi tehdit ettiği bir dönemde gerçekleşiyor ziyaret. Nirengi noktası bu.
TEZKEREYE “HAYIR” ABD’YE MESAJ MIYDI?
Önce 26 Ekim 2021’e gidelim.
Meclis'te, TSK’nın Kuzey Irak ve Suriye’de görev süresinin iki yıl uzatılmasıyla ilgili Cumhurbaşkanlığı tezkeresine, CHP, HDP ile birlikte “hayır” dedi. AK Parti, MHP ve İYİ Parti, “evet” oyu kullandı. ABD ve İsrail’in, Suriye’nin kuzeyinde PKK/PYD yönetiminde bir terör devleti kurma amacı ortadayken, CHP neden “hayır” dedi? CHP, daha önce altı tezkereye olur vermişti. Kılıçdaroğlu üstelik, “Bundan sonra hiçbir tezkereye evet oyu kullanmayacağız” açıklamasını yaptı. Bu tercihi muhtemelen ABD’deki görüşmelerde masaya gelecek ve CHP’nin Amerika için çok daha yararlı bir müttefik olduğu vurgusu yapılacaktır.
Kılıçdaroğlu, ABD’deki temaslarında, Demokrat Senatör Bernie Sanders ile de bir araya gelecek. Sanders, Hellen uygarlığı hayranı ve Yunanistan’a çok yakın bir isim. Başkanlık seçimlerinde de Biden’ın en güçlü rakibiydi. Ön seçimlerde kaybetti. Sanders kendini, “Demokratik Sosyalist” olarak tanımıyor.
Benim merak ettiğim, Kılıçdaroğlu, Yunan hayranı Sanders ile görüşmesinde, ABD’nin Yunan adalarını niye silahlandırdığını soracak mı? “Patriotları vermediğiniz için Türkiye S-400’leri almak zorunda kaldı” diyecek mi? Türkiye’nin F-35 programından çıkarılmasının büyük bir haksızlık olduğunu vurgulayacak mı? ABD’nin, NATO üyesi Türkiye’ye karşı hasmane tutumunu irdeleyecek mi? Suriye’de PYD terör örgütüne gönderilen 30 bin tır silahın, Türkiye’yi haklı olarak çok rahatsız ettiğini masaya koyacak mı? Kıbrıs Türklerinin hakkını savunup, Rum kesiminin silahlandırılmasına isyan edecek mi?
KILIÇDAROĞLU İÇİN BÜYÜK FIRSAT
Kılıçdaroğlu ve CHP’liler, kabullenmek istemeseler de, Kılıçdaroğlu bu konuları masaya getirmez ise bu ziyaretin üzerine “icazet almaya” gittiği yaftası yapışacaktır.
Türkiye’yi yönetmeye ve Cumhurbaşkanı olmaya talip Kılıçdaroğlu, ABD’nin Yunan adalarını ve Kıbrıs Rum kesimini silahlandırmasına karşı tepkisini bu ziyarette göstermez ise ne zaman gösterecektir? ABD ve Yunanistan, Lozan’ı açıkça ihlal ederek, gayri askeri statüdeki adaları silahlandırıyor. Ana muhalefet lideri, bu hukuksuzluğu en azından Bernie Sanders’e açık açık iletmezse, bu tepkisizlik Türkiye kamuoyunun gözünden kaçmayacaktır. Biden’ın, “Erdoğan’ı muhalefet ile el ele vererek devireceğiz” tezinin tek taraflı olmadığını, CHP’nin de bu işbirliğinin paydaşı olduğunu gösterecektir.
Başörtüsü açılımıyla seçmeni etkilemeye çalışan Kılıçdaroğlu’nun elinde şimdi daha büyük bir fırsat var. Kemal Bey, görüşmelerin ardından Washington’da bir basın toplantısı düzenleyip, Suriye, Kuzey Irak, Akdeniz, Kıbrıs ve Yunanistan konusunda Türk tezlerini savunursa, ziyaretin üzerindeki “icazet” iddialarını bertaraf ettiği gibi Türkiye nezdinde de büyük puan toplayacaktır.