Kılıçdaroğlu seçimi kaybediyor
Değerli dostlar, değerli okuyucular…
Son yazılarımda Mayıs 2023 seçimleri ile ilgili değerlendirmeler yapıyorum.
Emin olun objektif, tarafsız değerlendirmeler yapıyorum. İşim gereği insanlarla diyalog halindeyim.
Her sohbette ister istemez konu seçimlere geliyor. Beni ekranlarda izleyen, yazılarımı okuyan insanlar bana seçim tahminlerimi soruyorlar. Ben de aynı soruyu kendilerine soruyorum ve aldığım yanıtlarla bir durum tespiti yapıyorum. Bu tespitlerimden çıkan sonuç: Sayın Kılıçdaroğlu seçimi kaybediyor.
Sebeplerini tek tek yazacağım. Tekrar söylüyorum, bu bir temenni değil, durum tespitidir.
Millet Sayın Kılıçdaroğlu’na güvenmiyor.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun olası bir iktidarı halinde millet millî güvenlik kaygısı yaşıyor. HDP ile bu kadar iç içe olan Kılıçdaroğlu’na tepki var. HDP, PKK ile ilişkisini saklama gereği duymadan, özerklik istediklerini ifade edip, PKK’lı teröristlere “Özgürlük savaşçısı” derken, Kılıçdaroğlu da zaman zaman mitinglerinde yerel yönetimleri güçlendireceğiz söylemlerinde bulunup bir nevi bu ihtimalleri güçlendirdiği için millet millî güvenlik ve bölünme kaygısı yaşıyor!
Millet, geçmişte Sayın Kılıçdaroğlu’nun, “YPG’nin bize ne zararı var” dediği, PKK ile mücadele kapsamında Suriye’nin kuzeyinde yapılan terörle mücadele operasyonuna HDP ile beraber ret oyu verdiği için millî güvenlik ve bölünme kaygısı yaşıyor!
Millet, Nuşirevan Elçi gibi bir ismi danışmanı yapması ve bu şahsın CHP Genel Merkezi’nde Türk bayraklarını kaldırtıp özerklikten bahsetmesi nedeniyle millî güvenlik ve bölünme kaygısı yaşıyor.
Millet, Sayın Kılıçdaroğlu’nun FETÖ ile mücadele kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameleri eleştirip, bunları tekrar düzenleyeceğiz dediği için “Seçimi kazanırsa FETÖ’cüleri serbest bırakıp tekrar başımıza bela mı edecek” kaygısı yaşıyor.
Bunları görüştüğüm birçok kişi ifade ediyor. Hükümeti bazı konularda eleştirseler de Sayın Kılıçdaroğlu’na güvenmiyor ve oylarını Sayın Erdoğan’a vereceklerini söylüyorlar.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun ekonomi ile ilgili eleştirilerini millet elbette dikkate alıyor.
Fakat bu eleştiri ile beraber projesini, plan ve programını sorduğunda tatmin edici cevaplar bulamıyorlar. Millet, Sayın Kılıçdaroğlu’nun "Uyuşturucu baronlarından vergi alacağım" çözümünü, “Bize karşılıksız 300 milyar dolar verecekler” söylemini duyunca dehşete kapılıp, “Bu memleketi kendisine nasıl emanet edeceğiz” diyor.
Ayrıca Sayın Kılıçdaroğlu’nun son zamanlarda Alevi kardeşlerimizle ilgili ayrıştırıcı söylemlerini de doğru bulmuyorlar.
Sayın Erdoğan diyor ki, “Alevi, Sünni, Türk, Kürt, Arap, Çerkez, Laz biz biriz.”
Sayın Kılıçdaroğlu diyor ki, “Hayır, biz ayrıyız. Ben Alevileri bir kenara koyacağım, bir mağduriyet havası estireceğim, kalplerinize kuşku düşüreceğim” anlamına gelen konuşmalar yapıyor.
Direkt olarak bu cümleyi kurmasa da çıkan sonuç budur.
Kendisi son zamanlarda namazlığa ayakkabı ile bastığı bir fotoğraf karesinde görüldü, bunu medyaya servis ettiler.
Özür diledi, eyvallah!
Fakat bir oturuşta bir domuzu tek başına yiyen, cami minarelerini müstehcen benzetmelerle aşağılayan bir İstanbul İl Başkanı ile yürüdüğü zaman inandırıcılığını kaybediyor, özrü kabahatinden büyük oluyor.
Karşısındaki rakip Sayın Erdoğan ise ekonomi anlamında faizleri düşürüp, üretime dayalı bir sistem kuracağım dedikten sonra yerli otomobili üretti ve satışa çıkardı. Yerli İHA’lar, SİHA’lar, yerli savaş gemisi üretip terörle mücadelede kullanıyor ve satışa çıkardı.
Karadeniz’de doğal gaz çıkardı ve şebekelere bağlayarak ülkenin enerji harcamalarını minimuma indirecek.
PKK ve FETÖ ile mücadelesi tüm kararlılığı ile devam ediyor.
Bunları gören millet, ciddi bir seviye farkı olduğunu düşünüyor. Sayın Erdoğan’ı çok daha vizyonlu ve başarılı buluyor. Sayın Kılıçdaroğlu’na güvenmiyor.
Silah sanayi, teknoloji alanında atılan bu adımlar, ekonomik kararlılık, yapılan yollar, köprüler, metrolar, hastaneler ve istikrar seçmeni Erdoğan’a yönlendiriyor.
Depremde yıkılan 11 ilde evler çok kısa sürede imar edilip teslim edilmeye başlandı bile!
Millet, bir sene içinde tüm şehirleri tekrar imar edip teslim edeceğim diyen Sayın Erdoğan’a güveniyor, Sayın Kılıçdaroğlu’na ise güvenmiyor!
İYİ Parti’ye gelince, çok trajik ve ibretlik bir şekilde partisinden istifa eden Sayın Yavuz Ağıralioğlu’na sahip çıkamayan, söylemlerini duymak istemeyen, Masa’dan kalkıp onca hakaret ettikten sonra oturan İYİ Parti’ye hiç güvenmiyor.
Yavuz Bey, “Bu ülkenin en şerefli makamını PKK’nın siyasi uzantısı HDP’nin belirlemesini kabul etmiyorum” deyip istifa etti ve partisi kendisine sahip çıkamadı. Sonucunda İYİ Parti, ciddi oranda oy kaybetti, kaybetmeye devam ediyor.
Diğer partilerin durumunu yazma gereği bile duymuyorum!
Saadet Partisi, mücahit Erbakan posterleri yerine Bay Kemal posterleri assın il binalarına!
Artık onunla beraberler!
Sözün özü, millet bizzat bunları anlatıyor, bu gerekçelerden dolayı “Sayın Kılıçdaroğlu’na oy veremeyeceğiz” diyorlar.
Ben de diyorum ki bu sebeplerden dolayı Kılıçdaroğlu kaybeder.
Bu vesileyle ben de tarafımı söyleyeyim; bu seçimlerde Sayın Erdoğan, Sayın Hakan Fidan, Sayın Selçuk Bayraktar’ın olduğu tarafta olacağım, terör destekçisi Selahattin Demirtaş ile aynı tarafta olmayacağım!
Bakalım Mevla neyler, neylerse güzel eyler.
Son sözüm değişmez:
Allah vatana, millete zeval vermesin.
Vesselam…