Korona virüs aşısı bulunmazsa ne olacak? En kötü senaryo!
Ülkeler korona virüse yönelik tedbirlerini aşamalı olarak kaldırmaya hazırlanırken, hükümetler ekonomiye ağır hasar veren pandemiye karşı aşı geliştirilmesi umuduyla birçok yatırım yapıyor. Peki, korona virüs aşısı bulunmazsa ne olacak? İşte en kötü senaryo.
Dünya genelinde yeni tip korona virüs (Covid-19) vakalarının sayısı 3 buçuk milyonu aşarken, yaklaşık 250 bin kişinin ölümüne neden olan salgına karşı bilim insanlarının çalışmaları hız kesmeden devam ediyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün son açıklamasına göre dünya genelinde Covid-19’a karşı 83 aşı geliştiriliyor. ABD, İngiltere, Çin ve Avrupa’da potansiyel 8 aşının insanlar üzerinde deneyleri başlarken, Oxford Üniversitesi tarafından geliştirilen aşının haziran ayında ilk sonuçlarının alınmasının ardından dağıtılabileceği duyuruldu.
Öte yandan, dünyadaki aşı çalışmaları umut verici olsa da bilim insanları bir aşının geliştirilmesinin en az 12 ile 18 ay sürebileceğini daha önce açıklamış, dünya yan etkileri yeterince test edilmemiş aşıların sonuçları ile önceki yıllarda birkaç kez yüzleşmişti.
Ancak, yeni tip korona virüse ilşkin şu anda geliştirilmiş hiçbir aşı bulunmuyor ve maalesef geliştirilememe ihtimali de var. Bu yüzden toplumların, Covid-19 ile birlikte yaşamayı öğrenmesi gerekiyor.
Toplumlar her an yeni bir karantinaya hazır olmalı
CNN’in haberine göre aşı çalışmaları hakkında dünya politikacılarının halka nadir açıkladığı durumlardan biri aşının olmayabileceği. Fakat bu olasılık birçok bilim insanı tarafından çok ciddiye alınıyor. Çünkü günümüzde hala AIDS, SARS, Lassa Humması ve MERS gibi birçok ölümcül hastalığın aşısı bulunmuyor.
Uzmanlara göre aşıya bel bağlamadan önce şehirlerin kademeli olarak açılması ve testlerin ve fiziksel takibin hayatın bir parçası haline gelmesi gerekiyor. Bu yüzden şehirler yavaş yavaş açılacak ama yeni bir salgın dalgasının ortaya çıkması halinde bir anda yeniden farklı ölçeklerde karantina tedbirlerinin devreye sokulması ihtimali hep olacak.
Covid-19'a karşı çeşitli tedaviler geliştirilebilir, ancak hastalık her yıl tekrar ortaya çıkabilir. Tedbirler yeterince ciddiye alınmazsa ölüm grafiği her yıl yukarıya doğru yükselebilir.
Virüsle yaşamak için toplum sözleşmesi çağrısı
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) elçisi ve Londra’daki Imperial College’dan küresel sağlık uzmanı olan Profesör David Nabarro, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Hala aşısını bulamadığımız virüsler var. Covid-19 için bir aşı olacağına veya bu aşının etkinlik ve güvenlik testlerini geçeceğine dair kesin bir varsayımda bulunamayız. Bütün toplumların, sabit bir tehdit olarak korona virüsten korunduğu ve toplumsal hayat ile ekonomik faaliyetlerin virüs içimizdeyken devam edebildiği bir pozisyon almaları hayati önemde” açıklamasını yaptı.
Nabarro, “Aşının geliştirilmemesi ihtimaline karşın Covid-19 ile birlikte yaşamaya çalışmamız kesinlikle hayati önem taşıyor” diyerek yeni bir toplum sözleşmesi çağrısında bulundu.
Bununla birlikte, bazı bilim insanları yeni tip korona virüsün AIDS ve sıtma gibi önceki hastalıkların aksine çok hızlı mutasyon geçirmediğinden bir aşının geliştirilebileceği konusundan emin.
ABD Ulusal Alerji ve Enfeksiyon Hastalıkları Enstitüsü direktörü Dr. Anthony Fauci de dahil olmak üzere birçoğu, bunun bir yıldan 18 aya kadar olabileceğini öne sürüyor. İngiltere Baş Tıbbi Memuru Chris Whitty gibi diğer figürler, ise aşının bir yılda geliştirilebileceğine inanıyor.
"18 ay içinde daha önce hiçbir aşı geliştirilemedi"
Ancak bir aşı geliştirilse bile bu zaman dilimlerinden herhangi birinde meyvesi daha önce hiç elde edilmemiş bir başarı olacak.
ABD’deki Baylor Tıp Fakültesi Ulusal Tropikal Tıp Okulu Dekanı Dr. Peter Hotez, "Şimdiye değin 18 ay içinde hiçbir aşı geliştirilmedi. Bulunursa çok saşırırım. Bu imkansız olduğu anlamına gelmiyor ama oldukça sıradışı bir başarı olur. Bizim bu yüzden A planına ve B planına ihtiyacımız var” dedi.
Neredeyse 40 yıldır AIDS'in aşısı yok
1984 yılında, ABD Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanı Margaret Heckler, Washington’daki bir basın toplantısında, bilim insanlarının daha sonra HIV olarak duyurulacak bir virüsü başarıyla tanımladıklarını açıklamış ve önleyici bir aşının test için hazır olduğunu söylemişti. Yaklaşık kırk yıl ve 32 milyon ölümden sonra dünya hala bir AIDS aşısı bekliyor.
Sürü bağışıklığı gerçekçi değil
Rota virüsüne karşı aşıyı geliştirilenlerden biri olan Offit , sürü bağışlıklığı tartışmaları hakkında ise, bu tür bir bağışıklığın enfeksiyonun kendisiyle değil, aşıyla sağlanmasının önemine dikkat çekti. Toplumun büyük çoğunluğunun hastalanmadığı durumda bile Covid-19’un etkilerinin ağır olduğunu söyleyen Offit, “Kızamık mükemmel bir örnek. Aşılar yaygınlaşmadan önce, yılda 2 ile 3 milyon insan bu hastalığa yakalanıyordu. Covid-19’da da bu durum yaşanır” ifadelerini kullandı.
Öte yandan, bilim insanlarının gizemini çözemediği başka hastalıklar da var. DSÖ’ye göre, yılda 400 bin kişiye bulaşan dang humması için etkili bir aşı, on yıllardır bulunmamadı. 2017 yılında, hastalığın semptomlarını kötüleştirdiği tespit edildikten sonra bir aşının çalışması askıya alındı. Benzer şekilde, rinovirüsler ve adenovirüsler için korona virüsler gibi soğuk algınlığı semptomlarına neden olabilen türler için aşı geliştirmek çok zor görülünüyor. İki adenovirüs hastalığını önlemek için sadece bir aşı var ve ticari olarak mevcut değil.
Karantina uygulamaları ekonomik ve politik olarak sürdürülebilir değil
DSÖ Elçisi Nabarro, "Yüksek umutlarınız var ve umutlarınız kesik kesik," diyerek, yavaş ve acı verici bir aşı geliştirme sürecini anlatıyor: "Biyolojik sistemlerle uğraşıyoruz, mekanik sistemlerle uğraşmıyoruz. Bu gerçekten vücudun nasıl tepki verdiğine çok bağlı.”
Öte yandan, bir aşı üretilemezse, hayat şu an olduğu gibi kalmayacaktır. Çok çabuk normale dönülmeyebilir. Doktor Neal, “Karantina uygulamaları ekonomik ve muhtemelen politik olarak sürdürülebilir değil. Yani virüsü kontrol etmek için başka şeylere ihtiyacımız var” açıklamasını yaptı.
Evden çalışma yeni normal olacak
Bunların bir yolu ise evden çalışmanın yeni normal haline gelmesi. Aşının bulunamadığı senaryoda özellikle beyaz yakalılar için uzaktan çalışma bir standart haline gelecek. Grip/nezle gibi hastallıklara sahip olanlar işe asla gitmeyecek ve ofisler fazla kalabalık olmayacak.