Kurumsallaşma

Siyasi ve ticari hayatın en önemli hamlesi şüphesiz ki kurumsallaşmaktır. Kurumsallaşmayan bir ticari şirket, kurucusunun ölümü ile kurumsallaşmayan bir siyasi parti de yine kurucu liderinin hayata veda etmesiyle son bulmaya mahkûm olacaktır. 

Yani gerçekten topluma ışık tutan ideolojiler, nesiller boyu devam etmek için liderlerine bağlı kalmamalı, yapısal reformlarını gerçekleştirip nesiller boyunca varlığını sürdürmelidir. 

Siyasi partilerimizde ise kurumsallaşmış partiler, nesillerdir varlığını sürdürmektedir. Cumhuriyet Halk Partisi 100 yaşına girmişken, Milliyetçi Hareket Partisi de sağ cenahta kurumsallaşmanın en güzel örneğini göstermektedir. AK Parti’ye kadar ise merkez sağda tam anlamıyla kurumsallaşmaktan söz etmek mümkün olmayıp, liderlerle ön plana çıkan ve varlığını sürdüren siyasi partiler mevcut olmuştur.

Kurumsallaşma kavramını sadece parti organları ile değerlendirmek ise sığ bir bakış açısından öteye geçememek olur. Ancak siyasi partilerde her ne kadar kurumsallaşmaktan söz etmek zor olsa da tabanda oy veren seçmen, kemikleşmiş refleksler göstermektedir. 

Örneğin Cumhuriyet Halk Partisi seçmeni yıllardan beri yüzde 20 ile 25 arasında seyrederken, milliyetçi oylar yüzde 20’yi bulmaktadır. Merkez sağ ise oyların yüzde 40 ile 45 arasında bir oy kitlesine hitap ederken, kalan oylarda Kürt seçmen ve diğer partiler arasında dağılmaktadır. 

İYİ Parti ise kurulduğu günden beri bu seçmen yelpazesinde bir taban oluşturma arayışı içerisinde. Ancak Millet İttifakı içerisinde olması İYİ Parti’ye çok ciddi bir kimlik bunalımı yaşatıyor.

Sadece Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığı üzerinden kurulmuş Millet İttifakı, İYİ Parti’yi yüzde 10 bandına oturtturdu. Merkez sağda kurulmuş bir partinin, Cumhuriyet Halk Partisi ile yapmış olduğu iş birliği seçmende sıcak karşılanmamaktadır. Nitekim aynı hatayı yapmış Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhur İttifakı ile beraber beklenenin aksine oylarını artırmıştır.

Bu deneyimlemeler ile beraber, genel seçimler sonrası İYİ Parti neredeyse ortadan ikiye bölündü. Meral Akşener, ilk günden itibaren artık Millet İttifakı’nda olmayacaklarını söyledi. Yeni seçilen CHP genel merkez yönetimi, ittifakı iş birliğine çevirmek istedi. Dün bütün gözler İYİ Parti Genel İdare Kurulu’ndaydı. Sonuç ise Akşener’in istediği gibi çıktı. 

Geçtiğimiz cumartesi Kübra Par’ın Farklı Açılar programında da söylemiştim. İYİ Parti’de, CHP ile ittifak ya da iş birliği yapacak ortam kalmış olsaydı Bahadır Erdem istifa etmezdi, Ankara İl Başkanı görevden alınmazdı. Sadece bu okuma yapılmış olsa, Cumhuriyet Halk Partisi, günlerce İYİ Parti’den gelen cevabı beklemek durumunda bırakılmamış olacaktı. 

Yine de bu ittifakın bitmiş olması şer gibi görünse de hem CHP tabanını bütünleştirecek hem de İYİ Parti’nin merkez sağ da alternatif arayışı olan seçmene tercih şansı olacak.