Mavi Vatan ve suyun öte tarafına geçen CHP
Mavi Vatan, Türkiye’nin denizlerdeki egemenlik hakkını temsil eder. Adı üstünde vatandır. Türkiye Cumhuriyeti'nin Karadeniz, Akdeniz ve Ege'de ilan ettiği deniz yetki alanlarını (karasuları, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge) kapsayan doktrindir.
Mavi Vatan kavramının ortaya çıkışı 1947 yılına dayanır. ABD Başkanı Truman tarafından bahsedilen ‘Kıta Sahanlığı’ meselesi ülkelerin denizler üzerindeki hâkimiyetini yeniden tanımlayan deniz ve okyanusun da ülkenin bir parçası olduğunu kabul eden anlayışı ortaya çıkarmıştır.
Dönemin ABD Başkanı Truman, ABD’nin batısında yapılacak petrol arama ve çıkarma işlemleri için böyle bir girişimde bulunmuştur. 1958 yılında Cenevre Deniz Hukuku Sözleşmesi ile birlikte resmilik kazanan ‘Kıta Sahanlığı’ tezi, Türkiye için ‘Mavi Vatan’ kavramını önemli hale getirmiştir.
Mavi Vatan, uluslararası ilişkiler literatürüne girmiş ve kıta sahanlığı meselesinde Türkiye’nin uzun yıllardır çözemediği Adalar Denizi(Ege)’ndeki ve Akdeniz’deki alan paylaşımı sorununa karşı Türkiye’nin elini güçlendiren bir kavram olmuştur.
Burada en önemli faktör zengin deniz kaynaklarından yararlanmak, ekonomik, savunma ve güvenlik alanında Türkiye’nin önünün açılmasına katkı sunmaktır. Kıta Sahanlığı meselesi özellikle Türkiye gibi etrafı sularla çevrili ülkeler için hayati bir konudur.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Namık Tan, 27 Temmuz’da TBMM Genel Kurulu'nda Somali'ye yönelik iki senelik tezkere konuşulurken skandal bir konuşmaya imza attı. Tan Mavi Vatan politikası için “masal” ifadesini kullandı.
CHP yetkilileri, Namık Tan’a sahip çıktı ve Tan’ın sözlerinin cımbızlanarak çarpıtıldığını iddia etti. Gerçekten bir cımbızlama ve çarpıtma var mı bakalım. Konuşmayı aynen aktarıyorum: “Osmanlı'yı ihya hayalleri kurdu; sınır ötesi harekâtlarla yetinmedi, denizaşırı maceralara yeltendi. Bir ara tutturduğu Mavi Vatan masalından, o da koşulların zorlamasıyla, yani ekonominin iflası kapıya dayanınca, neyse ki oldukça çabuk yüz geri etti.”
Görüldüğü üzere Namık Tan açıkça “Mavi Vatan'ın bir masal olduğundan bahsediyor ve ekonomik iflas nedeniyle bu masaldan çabucak vazgeçilmesinin iyi olduğuna dikkat çekiyor. Yani ortada ne bir cımbızlama ne de bir çarpıtma var. Türkiye’ye muhalefet eden muhalefet artık kendini saklama gereği duymuyor.
Kamuoyunda oluşan büyük tepkinin, CHP içinde “Mavi Vatan” hassasiyeti yüksek olan emekli askerlerin ve vatanseverlerin rahatsızlığı CHP yönetimini Mavi Vatan’a sahip çıkmaya zorlasa da bu durum suyun öte tarafına geçen CHP gerçeğini değiştirmiyor. CHP, Ankara merkezli siyasetten uzaklaşalı çok oldu, Türkiye’de siyaset yapıyor ama Türkiye adına siyaset yapmıyor…
Gelin Namık Tan'ı kısaca tanıyalım. Abdullah Gül'ün Dışişleri Bakanlığı döneminde Bakanlık Sözcüsü'ydü. Ardından Tel Aviv ve Washington Büyükelçiliği yaptı. 2014 yılında merkeze çekilince emekli oldu ve bir inşaat şirketinin yönetim kuruluna getirildi. Siyasete girdi. Firari FETÖ imamları ile fotoğrafları ortaya çıktı. HDP'ye destek verdi, Demirtaş'ın serbest bırakılmasını istedi. İsveç'in NATO üyeliğinin geciktirilmemesi çağrısı yaptı…
Namık Tan, Mavi Vatan’a “masal” demesinde ne desin. Mavi Vatan siyaset üstü bir kavramdır. Hayatın normal akışına göre, Türkiye’nin çıkarları gereği hangi siyasi partiye mensup olursa olsun vatanını seven herkes, Mavi Vatan’ın siyasete malzeme yapılmayacağını bilir.
Özgür Özel’in gözyaşı döktüğü CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından milletvekili yapılan Namık Tan gibilerin bunu bilmeme şansı var mı? Elbette ki yok. Her şey bir plan dâhilinde ilerliyor. Bunlara kalırsa Türk devleti, Türk milleti, tam bağımsızlık ifadesi de masal. Türkiye bütünüyle Batı’ya teslim olsun. Demokrasi, özgürlük, insan hakları sosu ile etnik mezhepsel ayrışmalar kışkırtılsın, Türkiye bölünüp parçalansın ve hiçbir hükmü kalmasın.
Son zamanlarda iç siyasette normalleşme adına atılan adımları bu bağlamda değerlendiriyor, sözde normalleşme özde anormalleşme adımlarına kaşı çok dikkatli olmamız gerektiğinin altını çiziyorum...