İstanbul Mecidiyeköy'de herkesin baktığı ama görmediği Deniz

Pandemi olmasa fark edilir miydi bilinmez ama 2 yıldır aynı yerde, İstanbul'un göbeği Mecidiyeköy'de sokakta yaşayan evsiz kadın Deniz önünden geçen binlerce kişi tarafından bir türlü görülmüyor.

46 yaşındaki Deniz her gün bir başka yeri morarmış şekilde geliyor, üzerinde yanık ve kesik izleri taşıyor.  "Ağrımasınlar, bunları iç" denilerek bırakılan hapları içiyor. Duyarlı vatandaşların bıraktığı paralarını ise bir türlü bulamıyor. Gizli bir el paraları sürekli topluyor.

Kimi Deniz'i dilenci sanıyor, kimi madde bağımlısı diyor, kimi ise yollu... Kimisine göre ise hepsi. Deniz evsiz. 

Birçok büyük kentte giderek büyüyen evsizler sorunu İstanbul'da artık gözle görülür seviyeye gelmiş durumda. Deniz ise binlerce sokak insanından sadece biri. Yüzde 95'i erkek olan evsizlerin yüzde 5'lik kısmını istemese de temsil ediyor. Nasıl mı? 

Aklı gelip gidiyor

Deniz 2 yıldır İstanbul'un göbeği Mecidiyeköy'de sokakta yaşıyor. Makamım dediği ve oturduğu yerin önünden her gün binlerce insan geçiyor ancak kimse Deniz'i görmüyor.

Seyyar satıcılar birkaç kuruş kazansın diye önüne mendil koyuyor. Deniz ise onları satamıyor. Çünkü o da bizler gibi kağıt mendilleri açıp burnunu siliyor. Deniz ancak bunu yapabiliyor. Satmak aklına gelmiyor.

Ev almak, müdür olmak istiyor

Evin var mı? diye sorulduğunda dürüstçe 'yok' diyor, ardından ekliyor... 'Ama almayı düşünüyorum'

Ne iş yapıyorsun? diye sorulduğunda, çalışıyorum işte, müdür olacağım diyor.

Aslında çok da biz evlilerden farkı yok evsiz Deniz'in. O da herkes gibi ev almak istiyor, kariyer planları yapıyor, terfisini bekliyor. Sen ben gibi.

Deniz'in aklı gelip gidiyor, ama zekası yerinde.

Başka birgün soruları değiştirdiğinizde yine yanıtları hazır buluyorsunuz.

-Ne oldu senin ev işi Deniz?

-Alacağım inşallah haber bekliyorum.

-Hani müdür olacağım diyordun?

-Oldum bak buranın müdürü oldum. Oturduğu makamı, beton parçasını gösteriyor.

Deniz verilenleri yiyiyor. Ancak sağ kolundaki şişlik nedeni ile paketleri açamıyor, geri uzatıp "Açar mısın?" diyor. Yiyecek paketi açılınca teşekkür ediyor. Deniz'in kemikleri sayılıyor.

Evsiz Deniz'in bir ayağında ve kolunda derin yanık izleri var. Aynı ayağında iyileşmiş bir kesik izi. Hergün Deniz'e yiyecek getiren biri "Abla ateşle korkutmuşlar kadını. Ayağını kesmeye çalışmışlar" diyor. Deniz'e sorulunca sadece 'kavga ettim' diyor. Vücunda oluşan morlukların ise lafı dahi yok.  

Genetik bir sorunu var Deniz'in yürürken dengesini sağlayamıyor. Zaten makamından da pek uzaklaşmak istemiyor. Çünkü orada onu korumaya çalışan esnaf var, gündüzleri korktuğu adamlar pek uğramıyor. O yüzükleri, renkli tokaları ile mutlu oluyor. Üst baş getiren bir hayran kitlesi var. 

Esnaf Deniz'den biraz dertli. Deniz çok pis kokuyor. Ve temizlenmeyi akıl edemiyor. Durumunun çok da farkında olmadığı için sık sık güzel miyim? diye soruyor. Doğallıktan yana makyajı hiç sevmiyor ama sarı saçlarından hiç vazgeçmiyor.

Onu kimse görmüyor ama aslında hergün farklı birşey giyiyor, modaya her zaman uyuyor.
Ama gece uyuyacak bir yer bulamıyor.

Diğer evsizlerle takılıyor. Onların yaptıklarını taklit ediyor. Kiminden destek görüyor. Kiminden ise... Çok anlatmıyor.

Hakkında ihbar olursa, hastanede ayakta tedavi olup, birkaç saat sonra dönüyor. Zaten doktordan da çok korkuyor.

Belli ki Deniz'in kötü bir hayatı olmuş, bir yerde kırılmış kalmış, geçmişi çok hatırlayamıyor ama "İmam hatip lisesinde okudum ben" deyip gururlanmayı biliyor. Kariyer planları oradan geliyor.

Onunla her konuşana ise "doktor musun?" diye soruyor. Konuşmanın olur olmaz yerlerinde  sık sık ama "ben de haklıyım" diyor. Evet Deniz haklı ama nedense bir türlü bir evde yaşamayı hakedemiyor.

Ertesi gün aynı soruları bir de siz sorun isterseniz. Herkese gülümseyerek yanıt veriyor. "Allah'a emanet olun" diyerek sizi uğurluyor. Deniz Allah'a emanet yaşıyor, Mecidiyeköy'de Deniz'i kimse görmemeye devam ediyor.

İstanbul'daki evsiz sayısı 8-10 bin

Türkiye'de TÜSEV verilerine göre yaklaşık 8-10 bin kişi sokakta yaşıyor. İstanbul'daki evsizlerin sayısı ise iyimser bir tahminle 10 bin kişi civarında. Evsizlerin yüzde 95'i erkek ve yüzde 5'i ise kadın. Evsizleri sokağa düşüren nedenlerin başında ekonomik yoksunluklar, ruhsal çöküntüler, onun getirdiği madde bağımlılıkları ve onları bataktan kurtaracak güçlü aile bağlarının olmaması... Binlerce evsiz sokakta aynı kaderi paylaşıyor.  Evsiz sayısı sığınmacıların gelmesi ve kendi evlerini kuruncaya kadarki sürelerine göre değişiyor. 

Ancak evsiz bir kadın olunca tek düşmanı açlık, soğuk olmuyor. Dövülüyorlar, yakılıyorlar, madde bağımlısı yapılıp satılıyorlar. 

Bizler evsizleri kar yağdığında İBB'nin spor salonlarını açması ile ya da bir kaçının donarak öldüğünde haberlere yansındığında hatırıyoruz. Çoğu zamanda yanlarından geçip görmüyoruz.

Ne yazık ki evsizlerin sayıları hakkında ne kapsamlı bir araştırma var ne de akademik çalışmalara konu oluyorlar. En çok sivil toplum kuruluşu İstanbul'da olsa bile sayıları ve imkanları oldukça sınırlı. Sıklıkla duyduğumuz evsizlerin yardımına koşan Sivil Toplum Kuruluşları'nın başında ise Şefkat-Der, Umut Çocukları Derneği, Erdemliler Dayanışması Derneği, Çorbada Tuzun Olsun Derneği ve Hayata Sarıl Derneği geliyor. 

Birçok gönüllü vatandaş, yardım dernekleri evsizler için savaş vermekte. Belediyelerin de belli birimleri evsizler için birim kurmuş durumda. Eğer ihbar ve başvuru gelirse değerlendiriliyor.

Sonraki Haber