MHP lideri Devlet Bahçeli'den Filistin-İsrail açıklaması: "insanlığın gözü önünde toplu katliam yapılmaktadır"

MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. İsrail Filistin savaşına yönelik sert açıklamalarda bulunan Bahçeli, "Ne hazin bir gerçektir ki insanlığın gözü önünde toplu katliam yapılmaktadır" ifadelerini kullandı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Yerel seçim açıklamalarında bulunan Bahçeli, İsrai-Filistin savaşı için de net ifadeler kullandı. 

Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: 

Değerli arkadaşlarım, saygıdeğer misafirleri, basınımızın değerli temsilcileri, bu haftaki toplantımıza başlarken hepinizi hürmetle selamlıyorum. Toplantımızı takip eden tüm vatandaşlarımıza yürekten selamlarımı iletiyorum. 

MHP, nice fırtınaya direnerek yükselmiş aşılmaz bir surdur. Milletimizin varlık ve irade nurudur. MHP mekteptir, metanettir. Melun heveslerin karşısında duran settir. Ne zaferlerle şımardık ne de yenilgilerle yılgınlığa kapıldık.

Geçmişini bilmeyen birinin, kendisini tanımayan toplumun ırmak akıntısına kapılmış kurumuş dal parçası gibi olduğunu iyi biliyoruz.

Her an yenilenerek her dem taze kalarak kontrolsüz tabloya ihtiyatlı yaklaşarak mücadelemizi kararlılıkla sürdürmekteyiz. MHP'nin gündemini tayin eden, koordinatlarını belirleyen sadece Türk milletidir. Bunun dışında ne varsa bize uzaktır. Milletimizden alacağımız desteği milletimize hizmet olarak göstermekteyiz. MHP ile Cumhur İttifakı'nın siyaseti bu temel üzerinden ilerlemekte.

Önümüzde 2 siyasi olay vardır. Biri 17 Mart'ta gerçekleşecek kurultayımız diğeri de 31 Mart seçimidir. 9 Ağustos'ta başlayan kongre sürecimiz büyük kurultayımızla taçlanacaktır. İlçe ve il kongrelerimiz yüksek katılımla tezahür etmiştir.

BAŞKALARI GİBİ İHTİRASLAR PEŞİNDE KOŞMADIK

Hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyor, takdirlerimi sunuyorum. Seçilen il ve ilçe başkanlarımı özellikle kutluyor, başarılar diliyorum. Biz siyaseti aşk ile, omuz omuza yaparız. Dava arkadaşlarında kader de paylaşılır keder de paylaşılır. Bizim mücadelemizde mertlik vardır; saygı ve sevgi esastır. Başkaları gibi ihtiraslar peşinde koşmadık. 2024'e doğru diyar diyar Anadolu teması ile inançla bezenmiş hazırlık içindeyiz. Toplantılarımıza da geçtiğimiz hafta sonu başladık.

SIKILI YUMRUKLAR VARSA ONLARI AÇACAĞIZ

26 Kasım'a kadar ilave 9 ayrı istişare toplantısı ile çalışmalarımızı Türkiye'nin tamamına yaygınlaştıracağız. Siyasi değerlendirmelerimizi özveri ile paylaşacağız. Sıkılı yumruklar varsa onları açacağız. Kafasında soru işareti olan varsa onları aydınlatacağız. Geçtiğimiz seçimlerin muazzez sonucunu mahalli seçimlerle perçinleyip Türkiye'nin ihya projesine koyulacağız. Yeni bir Türk mucizesine birlikte imza atacağız. 

Atılacak adımları önceden düşünmenin, kapasiteler açısından analiz etmenin adı stratejik bakıştır. Bize göre çalışmanın, hizmetin sonu yoktur. Daha güzeline, daha fazlasına ulaşmanın bahanesi hiç olamayacaktır. Çağın gerisinde kalmak, insandan kopmak hayatın ve hadiselerin çekim merkezinden uzaklaşmak demektir. 

Her şart altında halkın yanındayız. İnsanımızın huzur ve güvenliğini hedefledik. 54 yıldır hep bir adım önce olmanın mücadelesi ile bu günlere geldik. Gününü kurtaran, olduğu ile yetinen, kısır döngüye kapılan toplumların ilerlemesini, bir adım ileri gitmesini zor görüyoruz. Tarihimize inanıyor, güveniyoruz. MHP ve Cumhur ittifakı olarak insanımız ile iç içe ve aynı istikametteyiz. Hıyanet ve hamaseti milli birlik ruhu ile buluşturup atıyoruz. Biz bir insanın kalbinin nasıl attığına bakıyoruz. Her kim ne yaparsa kendi iflasını sağlar. Sabit bir fikrin, soğuk bir mizacın elinde sürüklenenler sonunda kaybetmeye mahkumdur. Onların 81 ilde aday çıkarma iddiaları tantanadır. İlk zorlukta hakkından vazgeçmiş olsaydık tarih diye bir şey olmazdır. Arkamıza değil önümüze bakıyoruz. Yanlış ve yalan davalarla parlatmaya niyetlenenler beyhude, karanlık figüranlardır.

"BURALARIN KOYUCUSU ALLAH'TIR"

Mahşeri vicdana mıh gibi çakılan yaşanmış bir hadiseyi ve bu hadisenin göğüs kabartan muhterem şahsiyetlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. 1972 yılında bir gazeteci bazı siyasetçi ve iş adamlarıyla birlikte İsrail'e gider. 90'ına varan bir adam gazetecinin dikkatini çeker. Bu kartal bakışlı adamın üzerinde her tarafı yamalı bir asker üniforması vardır. Gazeteci selam verip, söz konusu şahsın hatrını ve kim olduğunu sorar. İhtiyar da olsa gönlü görev ve vatan aşkıyla ilk günkü gibi dolu elleri öpülesi vatan evladı şunu der: Onbaşı Hasan. Ben Iğdırlı Onbaşı Hasan'ım. Bizim bölük Cihan Harbi'nde İngiliz'e saldırdı. Canım ordu kanalda yenildi. Artık geri çekilmek elzemdi. Ecdad yadigarı topraklar bir bir elden geliyordu. İngiliz, sonra Kudüs'ü işgal etti. Biz de artçı bölük olarak Kudüs'te bırakıldık. Bölük Komutanı Yüzbaşı İstanbul'a çağrılır. Ordu terhis edilir. Yüzbaşı geride kalan askerlere memleketlerine dönebileceklerini ancak kendisini dinleyecek olurlarsa tek isteği olduğunu söyler: Kudüs bize Sultan Selim Han Hazretleri'nin yadigarıdır. Siz burada nöbetinizi sürdürün. Sonra halk Osmanlı da gitti bundan sonra halimiz nice olur demesin. Efendimizin ilk kıblesini Osmanlı da terk ederse gavura bayramdır. Bu bölüğün neferleri Kudüs'e konuşlanır. Yıllar içinde bir bir vefat ederler. Geride sadece Hasan Onbaşı kalır. Hasan Onbaşı gazeteciye şunları söyler:

Anadolu'ya vardığında yolun Tokat sancağına düşerse Mescid-i Aksa'ya beni nöbetçi bırakan Mustafa Ağama git ve de ki Kudüs'ü bekleyen Iğdırlı Hasan o günden bu yana bıraktığın yerde nöbetinin başındadır. Nöbetini terk etmedi, hayır dualarınızı beklemektedir. Bu kahraman, Mescid-i Aksa'yı bekleyen Hasan Onbaşı, 1982'de hayata gözlerini yummuştur.

O hayata gözlerini yumsa da kapalı gözlerini açmayı bilmiştir. Bugün de nöbet manen bizdedir. İşte Kudüs bizim için budur. Mescid-i Aksa'ya bakışımız aynısıyla böyledir. Kudüs İslam'dır, aynı zamanda Türklüğün izlerini taşımaktadır. Düştü demekle düşmez. Sanmasınlar sadece Kudüs, Gazze İslam'dır. Buraların dağı, taşı, kurdu, havası, toprağı İslam'dır ve koruyucusu Allah'tır.

Kıyamet günü senaryoları tedavüle sokulmuştur. Zalimler kudurmuştur. Savaş suçu kabul edilen beyaz fosfor bombası kullanıldığına ilişkin kanıtlar bir bir ortaya dökülmüştür. Gazze'de kundaktaki bebeler, kadınlar, yaşlılar; tüm sivil ve masumlar bombaların hedefidir. Bebeklerin ağzında emzik değil yara izi, süt değil kan lekesi vardır.

Cinayete ses çıkarmayan, caninin suç ortağıdır. İsrail hunhar saldırılarına hız kesmeden devam etmektedir. Adeta toplama kampına dönen Gazze'de dökülen kanlardan, yıkılan binalardan ve gasp edilen haklardan başka bir şey neredeyse kalmamıştır. Ne hazin bir gerçektir ki insanlığın gözü önünde toplu katliam yapılmaktadır. Sözde medeni ülkeler sırayla İsrail'in arkasında toplanmıştır. İnsan hakları savunucularına soruyorum: Alayınız neredesiniz? Avrupa ülkelerinin Filistin lehine yapılan gösterileri yasaklaması utanç duyulacak bir ilkellik değil midir?

Hür ve uygar dünyanın iki yüzlü demokratları, mayası karmakarışık olan özgürlük şakşakçıları nereye sindiniz, nereye gittiniz? Ne zaman Gazze'deki bebeklerin kefenlendiğini göreceksiniz?"

Gazzeli masumlar aç ve açıktadır. Üstelik yüz binlerce Gazzeli kuzeyden güneye sürülmektedir.

(ABD Dışişleri Bakanı Blinken'in, 'İsrail'e Yahudi olarak geldim' sözü) Peki Müslüman Türk milleti oraya giderse olacakları hesap eden bir akıl, mantık ve izan sahibi acaba karşımıza çıkacak mıdır? Gazze'ye insani yardımların önü kesilmemelidir. Refah Sınır Kapısı ile Gazzelilere el uzatılmalıdır. Türkiye, tarihi ve vicdani sorumluluğuyla üç uçak dolusu yardımı göndermiştir. 

İsrail, saldırılara derhal son verilmelidir. İki devletli çözüm mutlaka oluşturulmalıdır. 18 Ekim 2023 tarihinde toplanacak İslam İşbirliği Teşkilatı top çevirmekten çok daha fazlasını yapacak kararlılık içinde olmalıdır. 

Sayın Cumhurbaşkanımızın akılcı, ahlaklı ve aktif diplomasisi desteklenmelidir. Ayrıca ABD'nin Doğu Akdeniz'e uçak gemisi sevk edilmesi sorumsuzluktur. Buna misilleme olarak Türkiye'nin tatbikat kararı alması doğru ve cesur bir tavırdır. Tatbikat, meydanın boş olmadığına dair çok güçlü bir mesajdır." Filistinli kardeşlerimiz yalnız değildir, çaresiz değildir. Türk milleti, desteği ve dualarıyla yanındadır.

"KILIÇDAROĞLU'NUN SORULARINI CİDDİYE ALMADIM"

CHP Genel Başkanı sorduğu soruların isabetinden çok laf olsun torba dolsun derdindedir. Geçen haftaki grup toplantısında bize sorular yöneltmiş. Pek ciddiye almadım, sorular pek iyi hazırlanmamış. Hepsi baştan savma. Sayın Kılıçdaroğlu onu bırak, Irak-Suriye tezkeresine ne diyeceksin onu söyle. Türkiye'nin milli güvenliğine yönelik ayrılıkçı hareketlere destek misin, değil misin? Söyle de duyalım. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gerektiği takdirde sınır ötesi harekat ve müdahale için yabancı ülkelere gönderilmesine destek misin, değil misin?

Geçen hafta YSP isimli bölücü yapının dördüncü büyük kongresi yapıldı. Bu terör gösterisinin yapıldığı salonda İstiklal Marşı okunmadı, Türk Bayrağı asılmadı. Bebek katilinin posteri sahneye taşındı. Ne Kılıçdaroğlu'ndan ne de diğer kaprisli, kafaları gidip gelen ortaklarından hiç ses çıkmadı. Devlete çürümüş diyen Kılıçdaroğlu, asıl çürümüşlerin nedense üzerini örtüyor.

ANAYASA MAHKEMESİNE KAPATMA DAVASI TEPKİSİ

Anayasa Mahkemesi ne yapmaktadır? 2021 yılından beri HDP'nin kapatılmasına dair iddianameye ne hakla, kimlere şirin görünmek için sümen altı bekletmektedir? Bölücülüğün siyaset ayağını kırmak için daha hangi belge ve delillerin olmasına ihtiyaç vardır? Yarın Mahkeme-i Kübra'da Anayasa Mahkemesinden de davacı olacağımızı cümle aleme ilan ediyorum. Anayasa Mahkemesi Başkanı ve üyeleri direkt size soruyorum: Olan biten rezaletleri ne zaman görmeyi aklınızdan geçiriyorsunuz? Anayasa Mahkemesinin Kandil'le köprü kurması, teröristleri arkalaması hukuk onuruyla, demokrasiyle kesinlikle bağdaşmayacaktır. HDP ve devamında kurulan hangi parti varsa derhal kapatılmalı, bir daha da bölücü bir organizasyona ruhsat verilmemelidir."

Sonraki Haber