MHP lideri Bahçeli'den Kılıçdaroğlu'na beş soru
MHP lideri Bahçeli, TBMM'de partisinin grup toplantısında Türkiye'deki terör sorunuyla ilgili "Türkiye'nin karşısına çıkarılan silahlı terör sorunudur" diyerek, Kılıçdaroğlu'na hazırladığı beş soruyu sordu. İşte detaylar...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Bugün Türkiye'nin karşısına çıkartılan güvenlik ve bölücülük sorunu, özü itibarıyla bir demokratik hak talebi, bireysel özgürlük, çoğulcu demokrasi ve siyasal katılım sorunu değildir. Bu sorun, etnik bölünmeyi amaçlayan silahlı terör sorunudur. Türkiye'de farklı kökene mensup vatandaşlarımızın tümünü kapsayan bir sorun değil; tahrik ve terörün beslediği bir siyasi ayrılıkçılık sorunudur" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na da 5 soru sormak istediğini belirten Bahçeli, şunları söyledi:
CHP Genel Başkanı'nın kıvırmadan cevap vermesini, kaçak güreşmemesini bekliyorum. Anayasadan Atatürk'ü çıkarmayı düşünüyor musunuz? Anayasaya hakim olan Türk ismini tasfiye etmeyi planlıyor musunuz? Türk vatandaşlığı kavramı yerine 'anayasal yurtseverlik', Türkiye yerine 'ülke', Türkiye devleti yerine 'cumhuriyet', Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yerine 'Türkiye Cumhuriyeti insanı' kavramlarının getirilmesini amaçlıyor musunuz? Demokratik muhalefet diyerek TİP'i, HDP'yi yanınızda ve yörenizde görüyor, bunlara kucak açıyor musunuz? Terörist Demirtaş'ı hala savunuyor, ona elçiler yolluyor musunuz? Sayın Kılıçdaroğlu, bu sorularım gayet basittir. Ya evet diyeceksin, ya da hayır. Boş kağıt vermen halinde bütün sorulara evet dediğin anlaşılacaktır. Yüreğin yetiyorsa çiğ süt içip karın ağrısı çekmiyorsan, konuş ve sorularıma cevap ver. Korku edebiyatını bırak, siyasi cinayet işlenebilir masallarını geç, bir şey bilip de söylemiyorsan adam değilsin. CHP'nin bir milletvekilinin; 'Keşke Demirtaş cumhurbaşkanı seçilse’ diyecek kadar gözünü ve gönlünü kararttığı herkesin bildiği bir beyanattır. HDP'nin sözde demokratik tutum belgesiyle, CHP'nin ikinci yüzyıla çağrı beyannamesinin benzerliğini iddia eden de CHP'li bir milletvekiliydi. Bugünkü CHP yönetimi, HDP'nin oyun uşağı haline gelmiş, yapboz tahtasına dönüşmüştür. Bugünkü CHP yönetimi, Gazi Mustafa Kemal'in hatıra ve emanetleriyle yollarını kapanmamak üzere ayırmıştır. Bugünkü CHP yönetimi, PKK'yla ittifak tüneline girmiş, HDP'yle bölücülüğün gergefinde işlenmiştir. İP ise bunların proje süsüne, zillet mezesine dönüşmüştür.
Bahçeli, Kılıçdaroğlu’nun Fırat Kalkanı Harekat bölgesinde şehit düşen özel harekat polisleri için yayınladığı taziye mesajında, saldırıyı kimin yaptığına dair en ufak bir ibare görülmediğini belirterek, şunları söyledi:
Sayın Kılıçdaroğlu, 'Onlar bize mi saldıracaklar' dediğin PKK/YPG'li şerefsizler, vatan evlatlarının kanına girmişlerdir. Korkma itiraf et, PKK'ya tek bir laf et, kaygılanma, bu seni sadece ve sadece insan yapar, milletimizin derdiyle dertlenen bir siyasetçi yapar. CHP böyle de HDP nasıl peki? Özellikle iki gündür takip ediyorum, YPG/PKK'yı kınayan tek bir mesajlarını duymadım, aranızda duyanınız oldu mu? Milli acılarımızı paylaşan numune de olsa tek bir açıklamalarına şahit olanınız var mı? Kitabın ortasından konuşuyorum; HDP'yle ortaklık; şehitlerimizin kanının, analarımızın gözyaşlarının dökülmesine alçakça hizmettir. HDP'yle gelecek planlamak, siyaset denkleminde buluşmak Türk milletini kundaklamak, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü kurcalamaktır. CHP ile İP işte böylesi bir tezgahın gönüllü müdavimleridir. Bunlar yüz karasıdır, yürek sızıdır, demokrasi infazcısıdır. Pazar günü gerçekleştirdiğimiz 'Analar-Bacılar Kurultayı'nda HDP'nin kapatılmasına yönelik ifadelerim, emperyalizmin ve terörizmin maşalarını anlaşılan epey rahatsız etmiş. Halbuki rahatsız olmasalar üzülürdüm, kendi kendime durum muhasebesi yapardım. Onları yalnızca rahatsız etmeyeceğiz, iki dünyada da ellerimizle yakalarından tutacağız. Bana cevap vermişler; 'açılmamak üzere kapatman gereken senin kin ve nefret kusan ağzındır' demişler. Siz bunu gidin de HDP'nin Diyarbakır İl Başkanlığı'nın önünde evlat nöbetine giren cesur analara söyleyin de görelim. Bu bölücü ahmaklar nerede yaşıyorlar, hadiselere nereden bakıyorlar; bilemiyorum ama benim ağzımı kapatacak bir babayiğit henüz anasının karnından doğmadı. Kapanması ve kapatılması gereken terörün siyaset uzantısıdır.
Bahçeli, Türkiye'de etnik bölücülüğe statü ve kimlik kazandırmak amacıyla devreye giren zillet ittifakının hesaplarını tarumar edeceklerini bildirerek, şöyle konuştu:
Anadilde eğitim, devlet yapısının yeni esaslara bağlanması, anayasal teminat altında yeni bir ortaklık devleti kurulması, Türkiye'nin idari yapısının yeniden düzenlenmesi, genel siyasi af ve İmralı canisine özgürlük talepleri, etnik kimliklerle bölücü siyasetin kızışması ve yoğunlaşması karşısında Cumhur İttifakı olarak tek nefes, tek bilek, tek yürek olacağız. Sayın Cumhurbaşkanımızın sağlığı üzerinden polemik yaparak, yalan ve tezviratları yayarak aşağıların da aşağısına düşenlere ant olsun itibar etmeyeceğiz. Bugün Türkiye'nin karşısına çıkartılan güvenlik ve bölücülük sorunu, özü itibarıyla bir demokratik hak talebi, bireysel özgürlük, çoğulcu demokrasi ve siyasal katılım sorunu değildir. Bu sorun, etnik bölünmeyi amaçlayan silahlı terör sorunudur. Türkiye'de farklı kökene mensup vatandaşlarımızın tümünü kapsayan bir sorun değil; tahrik ve terörün beslediği bir siyasi ayrılıkçılık sorunudur. Bölücü mihrakların nihai hedefi, Türk milletinin kardeşliği, devletin kuruluş esasları, siyasi yapısı, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüdür. Çok kültürlülük, mozaik edebiyatı, anayasal yurtseverlik, demokratikleşmenin ve çağdaşlaşmanın gereği gibi klişeler, bu hain emellerin maskesi, bölücülük ticaretinin ambalajlarıdır. Bu gerçekler ortadayken, etnik bölücülük ve siyasi ayrılıkçılık sorununa, meşru bir kimlik, hak ve özgürlük sorunu etiketinin yapıştırılmasının yegane amacı, sorunun bu şekilde tanımından hareketle çözüm esaslarının da siyasi bir zemine oturtulmasıdır. Yapılmak istenen, etnik bölücülüğün siyasi bir sorun olarak siyasi süreçlerle çözümü için uygun bir ortam yaratılması, bunun siyasi ve toplumsal alt yapısının hazırlanmasıdır. Bu siyasi senaryonun sahneye konulması mümkün olabilirse PKK'nın siyasi talepleri ve eylem planı, bu süreçte demokratik ittifak platformu haline getirilecektir. CHP'nin ve İP'in hedefi budur.
MHP lideri Bahçeli, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, Türkiye'nin önünü kesmek, ilerleyişini engellemek için tetikte bekleyen iç ve dış işgal cephesinin milli devlet, beka ve direnci sekteye uğratma hesabında olduğunu söyleyerek, oynanan oyunun gizlenecek bir yanı kalmadığını kaydetti. Bahçeli, zillet ittifakının gün aşırı birbirlerini ziyaret ettiğini belirterek, "Zillet ittifakının kurduğu kumar masasında kartlar, açık oynanmaktadır. Bu masada hile vardır, desise vardır, densizlik vardır, dümencilik vardır, dalavere vardır, sahtelik vardır; hepsini geçtik, hıyanetin daniskası vardır. Görüldüğü üzere zillet ittifakını oluşturan partiler, gün aşırı birbirlerini ziyaret ediyor. Birbirlerine sürekli gidip geliyorlar, yoklama yapıyorlar, hava kokluyorlar, ne var ne yok ona bakıyorlar. Ancak arka kapıda da birbirlerine kazık atıyorlar, tuzak kuruyorlar. Bir yapmadıkları kısırlı, pastalı, altın günleriydi; zannediyorum bu gidişle onu da gerçekleştirirler. Toplanıp toplanıp dağılıyorlar, ne dedikleri bellidir, ne de söyledikleri nettir. Muğlak ifadelerle gürültü ve gündem kirliliğine neden oldukları da alenen meydandadır" diye konuştu. Bu ittifakın ayrıca 'Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem' toplantıları için üçüncü defa Meclis'te bir araya geldiğini hatırlatarak, "CHP, İP, SP, DP, Gelecek Partisi ve DEVA'nın temsilcileri, HDP’yi masa altında tutarak sözde bir uzlaşmaya vardıklarını açıklamışlardır. Uzlaşma, doğru hedefler üstünde olur. Uzlaşma, dürüst ve temiz bir siyaset anlayışıyla vasat bulur. Allah için söyleyiniz; bunların neresi dürüst, neresi düzgün, neresi temizdir? Uzlaşmak için irade lazımdır. CHP'nin kolonisi, ideolojik kolonu, siyasi kordunu; İP'in iradesi mi vardır? PKK'nın tutsağı, FETÖ'nün kuklası, Türk ve Türkiye düşmanlarının teşrifatçısı CHP'nin iradesi mi kalmıştır?" dedi.
Bahçeli, teröristbaşı Duran Kalkan'ın CHP'yle ilgili, 'HDP'nin çıkışı, bazı CHP'liler tarafından ters yorumlanabilir; ama öyle değil. CHP'lilerin önünü açtı. Güçlendirdi. İrade kazandırdı. Bu bakımdan HDP'ye muhtaçlar' açıklamasını hatırlatarak şöyle konuştu:
Bir terör örgütü elebaşı, Aziz Atatürk'ün kurduğu partiye ayar veriyor, hizaya getiriyor, aba altından sopa gösteriyor; buna karşılık bir tek CHP yöneticisi de kalkıp 'Ey katil sen ne diyorsun?' diyemiyor, buna cesaret dahi edemiyor. Bize gelince yalan, yanlış konuşan CHP sözcülerinin ağızlarını bıçak açmıyor. Korkuyorlar, telaşlanıyorlar, çekiniyorlar, çünkü iradelerini ve siyasi ikballerini terör örgütlerine bağlamış durumdalar. Bu bir zillet değil midir? Bu bir rezalet değil midir? Boşuna mı bunlara zillet diyoruz? Boş yere mi bunların maskesini bir bir indiriyoruz? HDP'li bölücülere söylediğimiz okkalı sözlerin cevabını Kandil'in CHP'si veriyor. Şu ibret verici kepazeliğe bakar mısınız? Kendileri terör örgütünün boyunduruğuna girmişler, haberleri yok. Kendileri mağara önlerinde gıyabi nöbete girmişler, anladıkları yok. HDP'yi gücendirmemek, pişmiş aşa su katmamak için takmadıkları kılıf, girmedikleri kılık neredeyse kalmamış. Hatırlarsanız, İP Başkanı bu aralar yine il-ilçe gezen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nı Fatih'e benzetmiş, Kılıçdaroğlu'na çalım atmış, ters köşeye yatırmak için hamle üstünlüğünü kazanmaya çalışmıştı. Bir nevi anılan belediye başkanı, CHP Genel Başkanı muamelesi görmüştü. HDP takviyeli ve tembihli Kılıçdaroğlu da misilleme yaparak İP Başkanı'nın Cumhurbaşkanı hayallerini suya düşürmüş, mizahi ve münhal bir başbakanlık yemiyle tufaya getirmiştir. İP Başkanı, yeni yönetim sisteminde yer almayan bir göreve mahkum ve mecbur edilen zavallıdır. Bunlar birbirlerini aldatmakla, kandırmakla, yüze gülüp arkadan film fırıldak çevirmekle uğraşmaktadır. Şimdi de 'Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem' adında ne idüğü müphem, ne içerdiği meçhul, neyi hedeflediği meknuz bir çalışmayla meşgullerdir. CHP'nin 2-3 Ekim 2021 tarihinde düzenlediği Abant toplantısı, bir bakıma zilletin tehlikeli yol haritasının kavşak noktalarını açığa vurmuştur. Hakikaten merak ediyoruz; Abant toplantısının tavsiyesi kimden geldi? Kripto damar mı dayattı? Pensilvanya'dan mı talimat alındı? Anlaşıldığı kadarıyla özerlik ve federasyon gayesi CHP'ye nüfuz etmiştir. Bununla birlikte CHP'nin gizli gündeminde anayasanın ilk dört maddesini kaldırmak esastır. Sabıkalı bir milletvekili kalemiyle hazırlandığı anlaşılan; 'demokratik muhalefetin anayasa değişikliği için izlenmesi gereken yol haritası', Kılıçdaroğlu'nun önsözüyle kaleme alınmıştır. Siz bakmayın bu önsözün sahibine, bunun gerisinde PKK'nın hain dokunuşu, siyasi bölücülerin iğrenç telkinleri bulunmaktadır.