Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'dan F-35, S-400 açıklaması

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, TÜYAP'taki IDEF'19 14. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı'nda katıldığı bir televizyon programında soruları yanıtladı. F-35 uçaklarının Türkiye'ye teslimine ilişkin de bir açıklama Akar, F-35’ler ile S-400’lerin birbirlerini etkilemeyeceğini söyledi.

Şu anada kadar Türkiye'ye 4 f-35 uçağının teslim edildiğini belirten Milli Savurma Bakanı Hulusi Akar bu uçakların eğitimlerde kullanıldığını söyledi.  Akar, "Kasım ayında da diğer uçakların Türkiye'ye gelmesini bekliyoruz. Malatya'da bu konuda yapılması gereken hazırlıklarımızı yaptık, tesislerimiz, üssümüz hazır, uçaklarımızın gelmesini bekliyoruz" dedi.

S-400 hava ve füze savunma sisteminin F-35'lerin güvenliğini tehlikeye atacağına yönelik iddiaların hatırlatılması üzerine Bakan Akar, “Bizim iddiamız, değerlendirmemiz F-35'lerle S-400'ler herhangi bir şekilde birbirini etkilemeyecek. Bununla alakalı alınması gereken bütün tedbirleri aldık, almaya da hazırız. Diyoruz, eğer varsa herhangi bir teklifiniz onları da alır, onlara göre tedbirlerimizi geliştiririz. Hatta bu konuda NATO'da bir çalışma söz konusu olduğunda. Geçenlerde Sayın Genel Sekreter Stoltenberg ile bir telefon görüşmemiz oldu. Gayet yapıcı, olumlu bir yaklaşım içinde olduklarını gördüm. Önümüzdeki hafta Türkiye'ye gelecekler, geldiklerinde bu konu daha teferruatlı bir şekilde kendileriyle görüşülecek. Biz bu konuda kendi tutumumuzun, değerlendirmemizin doğru olduğunu bir anlamda karşı tarafa anlatmaya, ifade etmeye çalışıyoruz" şeklinde konuştu.

Milli Savunma Bakanı Akar, TÜYAP'taki IDEF'19 14. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı'nda katıldığı televizyon programında gündeme ilişkin sorulara cevap verdi. İDEF'19 hakkında “Bu fuar bizim yüz akımız olmaya devam ediyor. Türkiye'nin bir markası haline gelmiş bir fuar" diyen Bakan Akar, fuara 53 ülkeden bin 61 firmanın katıldığını kaydetti. Akar, “Bu bizim için gurur verici sonuç. Ayrıca 71 ülkeden de bakanlar, bakan yardımcıları, genelkurmay başkanları, kuvvet komutanları, onların temsilcileri var" diye konuştu.

Suriye Özel Temsilcisi Jeffrey ile görüşmesi soruldu

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey ile görüşmesi ile ilgili soru üzerine Akar, “Büyükelçi Sayın Jeffrey nezaket göstererek İstanbul'a geldi. Burada çok yararlı, olumlu bir görüşme yaptık. Bütün görüşlerimizi, tezlerimizi, tekliflerimizi, taleplerimizi açık şekilde masaya koyduk, kendileri de bunu büyük anlayışla dinlediler. Daha önceki görüşmelerimizde ortaya koyduğumuz görüşlerimizi tekrarlamakla birlikte bizim görüşlerimize Jeffrey ve heyetinin yaklaştığını görmekten de son derece mutlu oldum. Dileğimiz, temennimiz önümüzdeki günlerde yapacağımız diğer görüşmelerle de güvenli bölge başta olmak üzere ikili konularda birbirimize yaklaşacağımızı görüyorum.

ABD'den talebimiz YPG'nin bölgeden çıkarılması

Biz Fırat'ın doğusunda ülkemize, halkımıza, sınırlarımıza bir terör tehdidi olmasını kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz. Bunun için alınması gereken ne tedbir varsa bunları almaya çalışıyoruz. Gayretimiz bu. Bu manada dostumuz, müttefikimiz, stratejik ortağımız ABD'den bizim talebimiz, PKK'dan hiçbir farkı olmayan YPG'nin bir an önce bölgeden çıkarılmasını, bunların silahlarının toplanmasını ve sınırlarımızdan en az 30-40 kilometre güneye doğru götürülmesidir" şeklinde konuştu.

Bakan Akar, ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey ile yaptığı görüşmeye ilişkin şu bilgileri paylaştı:
“30-40 kilometrede terör örgütü PKK/YPG'nin herhangi bir unsurunun olmamasını talep ediyoruz. Bu konuda başlangıçtan itibaren ABD'nin bazı tutumu var. Bu tutumda bazı esneklikler olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bizim görüşlerimize yaklaştıklarını da memnuniyetle müşahede ediyoruz. Ayrıca bu görüşmelerin faydalı olduğu kanaatinde olmakla beraber aynı zamanda dostlarımıza, Sayın Jeffrey'e bir kez daha ciddi şekilde zaman kaybettiğimizi, dolayısıyla bu zaman kaybının bir anlamda teröristlere imkan, fırsat verdiğini, bunun da ülkemizin, milletimizin, halkımızın güvenliğini risk altına attığını, bundan bir an önce kurtulmamız gerektiğini kendilerine ifade ettim."

Güvenli bölgenin ne zaman devreye gireceğine ilişkin konuşan Bakan Akar, ”Zamanla ilgili kullandığımız terim 'bir an önce.' Bir an önce bu konuda ikili karar, tedbir almamız. Daha önce beraber çalıştık, mümkün olmayınca Fırat Kalkanı Harekatı'nı tek taraflı Türkiye olarak yaptık. Böyle bir durumda kalmak istemediğimizi kendilerine bir kez daha ifade ettim" diye konuştu.

Bakan Akar, güvenli bölgenin kontrolünün kimde olacağına ilişkin ise, “Güvenli bölgede hiçbir şekilde terör örgütü PKK/YPG unsuru olmaması gerekir. Daha önce ABD'liler tarafından bazı koalisyon, Avrupa, NATO ülkelerine kara kuvvetleri unsurları göndermeleri konusunda bir teklif oldu. Bu teklife kimse olumlu yanıt vermedi. Bu nedenle biz diyoruz ki, Türkiye bu manada askeri ile diğer idari, lojistik unsurları ile burada faaliyet göstermeye yeteneği ve durumu müsait olan tek ülke, tek silahlı kuvvetler konumunda. Bu nedenle biz birlikte iş yapmak istediğimizi kendilerine ifade ettik. Bunu yapabileceğimizi söyledik" dedi.

“Şu anda 4 uçak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne teslim edilmiş bulunmakta”

F-35 savaş uçağı projesindeki son durum ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'n konuya ilişkin değerlendirmesi ve proje dışına çıkarılma durumunda başka planların olup olmadığı soruları üzerine Bakan Akar, “Biz 9 ülkenin bulunduğu bir ortaklıktan bahsediyoruz. Başlangıçtan itibaren F-35 ile ilgili taahhüt ettiğimiz bütün yükümlülükleri aksaksız, eksiksiz yerine getirmiş bir ülkeden bahsediyoruz. Bize mali, hukuku, idari bakımdan ne kadar sorumluluk verilmişse bunların hepsini yerine getirmiş bulunuyoruz. Bunu ABD tarafı da diğer ilgili taraflar da beyanlarında ifade ediyorlar.

Ayrıca biz ortağız. Bu ortaklıkta 'S-400 alırsanız ortaklıktan çıkarılırsınız' diye bir madde söz konusu değil. Herhangi bir ülkenin, ortaklardan birinin isteği doğrultusunda bizim ortaklıktan çıkarılmamız hakka, adalete, hukuka uygun olmaz. Böyle bir şey söz konusu olmamalı. Tabii ki eğer Türkiye bir şekilde bu ortaklıktan çıkarılırsa bunun mali, hukuk ve lojistik bakımından diğer ortaklara getireceği ve onların muhtemelen taşıyamayacağı çok ciddi yükler olacaktır. Bu nedenle bu konuda tarafların çok dikkatli, hassas olması gerektiğini düşünüyorum. Biz bu konudaki faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Şu ana kadar ki yapılan çalışmalar da yine planlandığı şekilde devam etti. Pilotlarımız, bakım personelimiz ABD'de eğitimlerini sürdürüyor. Şu anda 4 uçak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne teslim edilmiş bulunmakta. Bunlar bizim uçağımız olarak orada eğitimlerde kullanılmakta. Bu faaliyetlerin devamı olarak da Kasım ayında da diğer uçakların Türkiye'ye gelmesini bekliyoruz. Malatya'da bu konuda yapılması gereken hazırlıklarımızı yaptık, tesislerimiz, üssümüz hazır, uçaklarımızın gelmesini bekliyoruz" diye konuştu.

"F-35'lerle S-400'ler herhangi bir şekilde birbirini etkilemeyecek"

S-400 hava ve füze savunma sisteminin F-35'lerin güvenliğini tehlikeye atacağına yönelik iddiaların hatırlatılması üzerine Bakan Akar, “Bizim iddiamız, değerlendirmemiz F-35'lerle S-400'ler herhangi bir şekilde birbirini etkilemeyecek. Bununla alakalı alınması gereken bütün tedbirleri aldık, almaya da hazırız. Diyoruz, eğer varsa herhangi bir teklifiniz onları da alır, onlara göre tedbirlerimizi geliştiririz. Hatta bu konuda NATO'da bir çalışma söz konusu olduğunda. Geçenlerde Sayın Genel Sekreter Stoltenberg ile bir telefon görüşmemiz oldu. Gayet yapıcı, olumlu bir yaklaşım içinde olduklarını gördüm. Önümüzdeki hafta Türkiye'ye gelecekler, geldiklerinde bu konu daha teferruatlı bir şekilde kendileriyle görüşülecek. Biz bu konuda kendi tutumumuzun, değerlendirmemizin doğru olduğunu bir anlamda karşı tarafa anlatmaya, ifade etmeye çalışıyoruz" şeklinde konuştu.

S-400'lerin alınması ve aktif hale getirilmemesi veya başka ülkelere konuşlandırılmasına yönelik iddiaların sorulması üzerine Bakan Akar, "Varsayımları bir tarafa bırakırsak bizim şu anda Rusya ile yaptığımız bir anlaşma var, o anlaşmanın maddeleri var, o anlaşmanın o maddeleri çerçevesinde biz faaliyetlerimizi sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı.

Akar, Patriot sistemlerinin tedarikine ilişkin ise, “En son Mart 2019'da yeni bir teklif verdiler. Bu teklif tabii ki daha önceki tekliflerinden daha olumlu, ılımlı, daha bize yakın. Bu konu Savunma Sanayi Başkanlığımızın başkanlığındaki heyet tarafından ilgili personelin de katılımıyla ayrıntılı bir şekilde incelenmekte, değerlendirilmekte" açıklamasında bulundu.

Savunma sanayisinde çeşitliliğin esas olduğunu belirten Bakan Akar, "Biz herhangi bir şekilde bir tarafı tercih edip diğer tarafı reddediyor değiliz. Önemli olan, esas olan konu ülkemizin, milletimizin savunması, savunulması, ülkemizin, milletimizin güvenliği" dedi.

Türkiye'nin NATO'dan uzaklaştığı, koptuğuna ilişkin iddialara “Bu, hiçbir temeli olmayan, gerçeği yansıtmayan birtakım rivayetler, dedikodulardan ibarettir" diye cevap veren Akar, Türkiye'nin ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin NATO'ya verdiği bütün taahhütlerin arkasında olduğunu ve bu taahhütleri gerek operasyonlarda, karada, denizde, havada, gerek tatbikatlarda, gerekse diğer karargah çalışmalarında eksiksiz, aksaksız yerine getirdiğini söyledi.

NATO makamlarıyla sürekli iletişim halinde olduklarını belirten Akar, "Onlardan da bu yönde hiçbir şikayet gelmedi. Bilakis bizim personelimizin, askerlerimizin, diğer sivil, asker oradaki katılımcılarımızın vazifelerini, görevlerini NATO çerçevesinde mükemmel şekilde yaptığı şeklinde bize beyanları var" diye konuştu.

“Onlar herhangi bir şekilde ateş ettiği zaman da biz bunlara misliyle mukabele ediyoruz"
Türkiye'nin Suriye'de aktif olarak bulunduğu alanların olduğu hatırlatılarak, "İdlib bunlardan biri, son olarak Tel Rıfat'ta özellikle YPG tehdidine karşı Ruslarla iş birliği söz konusuydu ama önceki gün maalesef üzücü bir haber geldi, şehidimiz oldu. Oradaki son durum nedir?" sorusu üzerine Akar, “Birincisi, orada bütün yaptığımız çalışmalarda gerçekten oradaki masum insanların korunması, kollanması, oradaki insanların rahat ve güven içinde yaşamasına gayret gösteriyoruz. Katkı sağlamaya çalışıyoruz. İkincisi de orada mevcut ateşkes statüsünün olabildiğince devamı, istikrarın devamı konusunda elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Bu konuda bildiğiniz gibi eylülde Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsi girişimleriyle Rusya ile bir mutabakat muhtırası imzalandı. Bu mutabakat muhtırasına biz harfiyen uyuyoruz.

Orada yapmaya çalıştığımız fakat yapamadığımız bazı şeyler olmakla beraber yüzde 90 düzeyinde elimizden gelen her şeyi yaptığımızı ve bu konuda silahtan arındırılmış bölgeden bu aşırı unsurların, ağır silahların çıkarıldığını ve bunların engellenmesi için de gece gündüz demeden ilgili kurum ve kuruluşlarla iş birliği halinde çalışmalarımızı sürdürdüğümüzü söyleyebilirim. Yaptığımız çalışmalarla İdlib'de ateşkesin sürekliliğini, istikrarın devamını sağlamaya gayret gösteriyoruz. Bunu yaparken de Rusya ile devamlı iletişim, koordinasyon halindeyiz. Tel Rıfat'ta Rusya'nın bize verdiği bazı sözler var oradaki YPG'lilerin çıkarılacağı konusunda ancak şu ana kadar maalesef bunu gerçekleştirmediler. Bu nedenle oradan teröristlerin zaman zaman ateş etmek suretiyle bizim askerimize orada zarar verdiğini, oradaki halka zarar verdiğini görmekteyiz. Bununla ilgili tedbirlerimizi alıyoruz. Onlar herhangi bir şekilde ateş ettiği zaman da biz bunlara misliyle mukabele ediyoruz" açıklamasında bulundu.

"24 Temmuz 2015'den bu yana 15 bin 70 terörist etkisiz hale getirildi"

Terörle mücadelede gelinen son durumu açıklayan Bakan Akar, “24 Temmuz 2015'ten bugüne kadar 15 bin 70 terörist etkisiz hale getirildi. Bunlardan 7 bin 863'ü yurt dışındaki etkisiz hale getirilen teröristlerin yüzde 50'sini teşkil ediyor. Şunu da söylemek istiyorum; Pençe Harekatı çerçevesinde ilgili kurum ve kuruluşlarla koordineli bir şekilde yüksek değerlikli hedeflere karşı da çalışmalarımız var. Buna da gece gündüz demeden aksaksız bir şekilde devam ediyoruz. Bu konuda Hava Kuvvetlerimiz, Milli İstihbarat Başkanlığımızla beraber gerçekten çok yoğun bir çalışma içindeler. Özel Kuvvetlerimizin katkıları var. Bu çerçevede teröristlerin büyük zayiata uğradıklarını, büyük kayıplar verdiklerini görüyoruz. Burada kaçışlar, teslim olmalar, katılımlarda azalma var. PKK'ya katılım ciddi şekilde azaldı. Dolayısıyla bu bir anlamda fiili bir durum olarak ortaya çıktı. Terörü yönetenler, onların sözde lider kadrosu bunu çok iyi anladı. Onlar kendilerine göre kaçacak delik arıyorlar fakat bunun bir an önce alttakiler tarafından anlaşılmasını, dolayısıyla bu yoldan vazgeçmelerini bekliyoruz. Temennimiz bu. Hiçbir kurtuluş şansları olmadığını kendilerine ifade etmek istiyorum” ifadelerini kullandı.

"PKK, YPG, DEAŞ, FETÖ gibi tüm terör örgütlerine karşıyız"

FETÖ ile mücadelede gelinen son durumu da açıklayan Bakan Akar, “Biz diğer terör örgütlerine olduğu gibi PKK, YPG, DEAŞ, FETÖ gibi tüm terör örgütlerine karşıyız. Bütün terör örgütleriyle mücadelemizi sürdürüyoruz. Bu çerçevede FETÖ'yle mücadelemizi sürdürüyoruz. Bu konuda belirlenmiş olan ilkelerimiz, kriterlerimiz var. Bunu da hukuki, idari anlamda bir şekilde eksiksiz, aksaksız uyguluyoruz. Bugüne kadar toplam 16 bin 540 terörist Silahlı Kuvvetlerden ihraç edilmiş bulunuyor. Bunların dışında 4 bin 850 de geçici uzaklaştırma var. Bunların da işlemleri devam ediyor. Şunu açıklıkla belirtmek istiyorum ki bizim Silahlı Kuvvetler olarak 'bitti' deme şansımız yok. Biz yeni belge, bilgi, veri çıktıkça yargıyla, istihbarat örgütleriyle bunu temas halinde koordineli bir şekilde yürütüyoruz. Bir diğer önemli husus da Silahlı Kuvvetler bir bütün, Milli savunma Bakanlığı bir bütün. Burada herhangi bir şekilde farklı kriterler, yaklaşımlar asla söz konusu değil. Milli Savunma, Genelkurmay, Kara, Deniz, Hava Kuvvetlerimiz benzer kriterler çerçevesinde, aynı hassasiyetle mücadeleyi sürdürüyorlar" dedi.

“Mükemmel bir sistem üzerinde çalışıyoruz”

Bakan Akar, yeni askerlik sistemine ilişkin ise şöyle konuştu:
“Bu çalışma mükemmel olsun diye hem gençlerimiz şahsi, mesleki gelişimlerini bir taraftan sağlarken diğer taraftan da Silahlı Kuvvetlerimizin artan ihtiyaçlarını eksiksiz karşılayabilmek bakımından iyi bir sistem, mükemmel bir sistem üzerinde çalışıyoruz. Bu nedenle de bakanlıklarla, diğer ilgili kurum ve kuruluşlarla yoğun bir koordinasyon, temas içindeyiz. Olayları her aşamasında ilave bazı görüşler, ilave bazı teklifler gelmekte. Onların çalışılmasından dolayı biraz gecikme oldu. Önümüzdeki günlerde en kısa zamanda, çok yoğun bir şekilde çalışılıyor, bunu tamamlayıp Cumhurbaşkanlığı makamına sunmak durumundayız. Buna gayret gösteriyoruz. İnşallah en kısa zamanda bunu tamamlayacağız."  

Sonraki Haber