Mızrak çuvala sığmıyor
İzmir’de sosyal medya platformu Instagram’a getirilen erişim engelini eleştirdiği sokak röportajının ardından kullandığı ifadeler nedeniyle tutuklanan Dilruba Kayserilioğlu tahliye edildi. Tahliyesi gündemden düşmesi adına isabetli oldu derken ağzı bozuk Dilruba daha vahim bir gündemle karşımıza çıktı.
Ülkemizin siyasi iklimi Dilruba seviyesinde seyrediyor. Kin ve nefret söyleminin ödüllendirildiği, onur konuğu olarak ağırlandığı, el üstü tutulduğu siyasi ortamda sosyal, siyasi, ekonomik sorunlarımızı aşmamız hiç kolay olmayacak.
Dilruba adında bir kadın, sokakta kendisine uzanan mikrofona konuştukça konuşuyor. Bir hanımefendiye asla yakışmayacak kin ve nefret suçu içeren sözlerle hükümete ve hükümeti destekleyen kesime hakaret etikçe ediyor. Ardından gözaltına alınıp tutuklandı.
Tutuklanması doğru değildi. Tutuksuz yargılanması gerekirdi. Öyle de oldu. Türkiye gündemi boş yere meşgul edildi. Kendini, haddini bilmezlerin yüzünden gündeme taşıdığımız, uğraştığımız şeylere bakın…
Bu kadarla kalsa iyi, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Dilruba Kayserilioğlu, Türkiye’nin ana muhalefet partisi CHP’nin genel başkanı Özgür Özel’in onur konuğu olarak 93. İzmir Enternasyonal Fuarı'nda ağırlandı.
İktidarın politikalarını destekleyen kesime, “beyni emcüklenmiş birer geri zekâlısınız” ifadeleriyle kin ve nefret kusan ağzı bozuk Dilruba, CHP Genel Başkanı Özgür Özel tarafından kahraman gibi karşılandı. Sanki dersin büyük bir deha, örnek bir vatandaş. Ağzı bozuk Dilruba’nın önümüzdeki genel seçimlerde CHP listesinden milletvekili olması muhtemel. Olanlara bakınca ağzı bozuk Dilruba’nın neyi eksik…
CHP yöneticileri bu tarz çıkışlarıyla kamuoyuna nasıl bir mesaj vermek istiyor? Bunların siyasetle uzaktan yakından alakası yok. Bunların toplum diye bir derdi de yok. Nerede Türkiye düşmanı, terör yandaşı, sorunlu kişilik var Özgür Özel orada beliriyor. El öpmeler, arkasına geçip poz vermeler. Nasıl bir siyasi döneme çattık anlamakta zorlanıyorum.
Eskiden siyaset, sağ-sol kesim vatan, millet için birbiriyle kavga ederdi. En azından kamuoyuna öyle yansıtılırdı. Şimdi vatana, millete düşmanlık besleyenleri, bölücülüğü, bozgunculuğu, aymazlığı makbul hale getirme görevini kendine vazife edinen siyasi aktörleri görüyoruz. Her şey açık, göze sokularak yapılıyor. Demokrasi ve özgürlük kavramları bölücülüğü, terörü, şiddeti, hakareti meşrulaştırma aracına dönüştü. Biz bu cendereden nasıl çıkacağız?
Dünyanın hiçbir yerinde terörü destekleyen, bölücülüğe hizmet eden demokrasi ve özgürlük anlayışı kabul görmez. Hiçbir demokrasi ve özgürlük anlayışı hakaret, kin ve nefret suçunu onaylamaz.
Demokrasilerde siyaset rekabetle yapılır. Yani ülkeyi ben senden daha iyi yönetirim iddiasıyla yapılır. Bugün Türkiye’nin sorunlarına çözüm üretecek, adaleti tam anlamıyla tesis edecek, kalkınmayı, refahı ve huzuru sağlayacak siyasi politikalar ortaya koyan, güven veren, umudu yeşerten idealist, vizyon sahibi bir ana muhalefet partisinden bahsedebilir miyiz?
İşte Türkiye’nin önündeki en büyük engel budur. Siyasi rekabeti Türkiye’ye muhalefet ederek hayata geçiren, Türkiye karşıtlarının yanında konumlanan ana muhalefet partisinin varlığı ile Türkiye kilitlendi.
Muhalefetsiz yönetilen bir Türkiye’nin gelişmesi, atağa geçmesi mümkün mü? Böyle bir durumda iktidarı hatalarıyla, yanlışlarıyla yerden yere vursak ne fayda. 2023 seçim sonuçları önümüze tabloyu koydu. Millet haklı olarak muhalefete güven duymuyor.
Yerel seçimlerin dinamikleri genel seçimlere göre farklıdır. Erken havaya girmemek gerekir. Erken seçim tartışmaları yapılıyor. Türkiye olmak üzere iktidarın ve muhalefetin erken seçime hazır olduğunu düşünmüyorum. Hükümet biraz daha yıpranırsa, biraz daha tepkileri üzerine çekerse, millet biraz daha zora düşerse seçimi alırız hesabından öteye geçemeyen ana muhalefet partisi ile erken seçime gidilse ne gidilmese ne. Hükümet karşıtlığı üzerinden seçim kazanılsa ne kazanılmasa ne…
Siyaset boşluk kaldırmaz. Yaşayarak öğrenmeyi seviyoruz. Ödenecek bedeller varsa ödeyeceğiz, görecek günümüz varsa göreceğiz. Su akar yolunu bulur…