Mustafa Varank doğru söylüyor: “Harbiyeli olmak suç özgürlüğü vermez”

Asker, polis, hakim, doktor, gazeteci, işçi, memur fark etmez; hepimiz bir bütünün parçaları olarak büyük milletiz.

Herkes işini en güzel şekilde yapacak.

Türkiye tarihi eşiği aştığı anda “dünya lideri” kategorisine erişecek.

Neden olmasın?

Hep mi İngiliz plan yapacak, hep mi Yunan işgal edecek?

Hep mi biz başkalarının bize çizdiği haritalara tepki verip duracağız?

Nerede bizim haritalarımız?

“İşgal edelim” demiyorum, ama işgal edilmiş bölgeleri ve zihinleri ancak Türkiye kurtarabilir.

İç Cephe Süreci” bu sebeple önemlidir.

“İçeride suç işleyenleri” de sırf hükümete yahut muhalefete yakın diyerek savunmak bizi içinden çıkılmaz tartışmalara sürükler.

Bir kişi cinayet işledikten sonra, “Allahuekber” diye bağırırsa tüm Müslümanları mı suçlayacağız? Yahut bu ifade hoşumuza gidiyor diye o kişiyi mi savunacağız?

Aynı câni, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” derse ne yapacağız?

En son tartışma konumuz teğmenlerin yemin törenindeki görüntüler oldu.

Eski Bakanımız, şimdi ise Ak Parti Bursa Milletvekili Mustafa Varank çok doğru bir paylaşım yaparak şunları yazdı:

“Harbiyeli olmak kimseye disiplinsizlik ve suç işleme özgürlüğü vermez! 15 Temmuz'da 251 vatan evladını şehit eden ve kahraman ordumuzdan ihraç edilen 150 general de harbiye mezunuydu...”

Bir başka paylaşımında CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel’e cevaben şunları yazdı:

“Fetöcüler ağızlarında Atatürk, dillerinde laiklik yıllarca bu CHP zihniyetini koyun gibi güttüler.  

Şimdi “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganını duyunca yine disiplinsizliği göz ardı etmeye çalışıyorlar. 

Ortalama bir CHP sözcüsü anlayamayacak ama tekrar anlatayım; 

Disiplin suçu sizin hoşunuza gidip gitmemesine göre değişmez; disiplin suçuna nasıl karar verileceği de kanunlar ve mevzuatla bellidir.

Üniforma giyen kişi slogan atamaz, korsan gösteri yapamaz, mevzuatta olan yemini beğenmeyip alternatif yemin töreni düzenleyemez, Harbiyeli değil babanızın oğlu olsa farketmez.

15 Temmuz'u milletçe akamete uğratmasak, ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ diyen FETÖcüler için de siper olacak adamlardan bu işleri öğrenecek değiliz.”

“ARTIK KONSENSUS OLUŞMALI”

Mustafa Varank haklı olarak “yıllarca yapılan planlara” dikkat çekiyor.

FETÖ herkesi ve her şeyi kullanıyor.

“Aynı kişi ve kişiler” bir gün papaz kılığına girerken başka gün müezzin kılığına giriyorlar. Girdikleri kılıklarda milleti birbirine kırdırmak için uğraşıyorlar.

Bu sözleri teğmenler için söylemiyorum. Onların yaptıkları disiplinsizlik ortada ve bunun kararını yetkili kurumlar verecektir.

Mesele; sırf, “Mustafa Kemal” sözü geçiyor diye mevzuyu “Atatürk karşıtlığı” üzerinden değerlendirmenin yanlış olduğunu iyi anlamaktır.

Fikirlerimiz farklı olabilir, ama hepimiz aynı havayı soluyoruz.

Darbelerden, darbecilerden, kirli plancılardan çok çektik değil mi kardeşim?

Disiplin içinde olamayanın TSK’da işi ne?

Kan görmeye dayanamayanın cerrahlıkta işi ne?

Fatiha bilmeyenin imamlıkta işi ne?

Ülkeyi sevmeyenin polislikte işi ne?

Milleti sevmeyenin vekillikte işi ne?

Haber yazamayanın muhabirlikte işi ne?

Her işi “ehli olan” yapacak, yapamıyorsa ehline bırakacak!

Artık barışmak ve iç cephede birleşmek zorundayız. Birbirimize “katılmak” zorunda değiliz, ama birbirimizle aynı vatanı yükseltmek zorundayız.

SON SÖZ: “Güzelliğin on para etmez, bu bendeki aşk olmasa” diyen Âşık Veysel şöyle devam eder: “Kim okurdu kim yazardı. Bu düğümü kim çözerdi. Koyun kurt ile gezerdi. Fikir başka başka olmasa”