Rapor: Kamuda karar kalitesi yaşam kalitesini etkiliyor
OECD’nin yayınladığı ‘Kamuda Karar Alma Süreçleri Değerlendirilmesi 2021 Raporu’nun Türkçesi TÜSİAD ve Argüden Yönetişim Akademisi iş birliği ile düzenlenen çevrimiçi bir toplantıda açıklandı. Raporda kamuda alınan kararların yaşam kalitesini etkilediğine dikkat çekildi. İşte detaylar...
İstanbul- Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) hazırladığı, Kamuda Karar Süreçleri Değerlendirme 2021 Raporu çevrimiçi düzenlenen 'Kamuda Karar Süreçleri Konferansı’nda ele alındı.
Özel sektör, kamu ve sivil toplum yöneticilerine yönelik olarak düzenlenen konferans OECD’nin katkılarıyla TÜSİAD ve Argüden Yönetişim Akademisi iş birliğinde gerçekleşti. Açılış konuşmalarını TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Özyeğin ve Argüden Yönetişim Akademisi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Yılmaz Argüden yaptı.
Konferansta OECD Düzenleyici Politikalar Bölüm Başkanı ve Argüden Yönetişim Akademisi Danışma Kurulu Üyesi Nick Malyshev ana konuşmacı olarak yer aldı. Moderatörlüğünü Argüden Yönetişim Akademisi Proje Direktörü Dr. Fatma Öğücü Şen’in yaptığı panelde ise Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Emeritus Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhittin Acar ve Argüden Yönetişim Akademisi Akademik Kurul Üyesi Dr. Erkin Erimez serinin 2015 ve 2018’de yayınlanan önceki raporlarından bu yana gerçekleşen gelişmeleri değerlendirdi.
Murat Özyeğin: Kamu düzenleme politikalarında denge ve denetleme mekanizmaları, şeffaflık, istişare ve liyakat ilkelerinin uygulanması güvenilir ve kapsayıcı kurum ve kuralların yerleşmesi için büyük önem taşıyor.
Gelişmiş ülkelerin istisnasız tümünde geçerli olan piyasa ekonomisi, hukukun üstünlüğünü ve kural temelli bir örgütlenmeyi öngörmekte. Yaşamın düzenlenmesi ihtiyacı kuralları; kurallar da bunları etkin ve verimli uygulayacak kurumları doğuruyor.
Geçen yıl kamuoyuyla paylaştığımız “Yeni Bir Anlayışla Geleceği İnşa” çalışmasında, ülkelerin refahının artık maddi olmayan kaynaklara dayandığını vurguladık. İnsani gelişme ve yetkinleşme; bilim-teknoloji-inovasyon; kurumlar ve kurallar bu maddi olmayan kaynakları oluşturuyor. Biz bu üç unsura kısaca “insan, bilim ve kurumlar” diyoruz. Kamu düzenleme politikalarında denge ve denetleme mekanizmaları, şeffaflık, istişare ve liyakat ilkelerinin uygulanması güvenilir ve kapsayıcı kurum ve kuralların yerleşmesi için büyük önem taşıyor.”
Dr. Yılmaz Argüden: Kamuda karar kalitesini geliştirmek, ekonomik büyüme, işsizliğin azaltılması ve toplumsal güvenin artırılması için kritik önem taşıyor.
Dr. Yılmaz Argüden, yürüttükleri tüm çalışmalarda ‘öğrenmeyi tetikleyecek yaklaşımları’ benimsediklerini belirterek, OECD Kamuda Karar Alma Süreçleri Raporu’nun 2015 ve 2018’in ardından 2021 sonuçlarını Türkiye’de kamuoyunun bilgisine kazandırmayı bir sorumluluk olarak gördüklerini ifade etti. OECD’nin 2012 yılında kamuda karar kalitesinin artırılması için bazı kriterler belirlediğini hatırlatan Dr. Yılmaz Argüden, ‘’Kamu toplumsal sağlık ve güvenlik, sosyal adalet ve eşit şartlarda rekabetin sağlanması gibi amaçlar için çeşitli düzenlemeler yapıyor. Ancak bu düzenlemeleri yaparken karar kalitesini doğrudan etkileyen şu 3 hususu dikkate almak gerekir. Birincisi etki analizi yapmadan kamu düzenlemesi yapmak, fizibilite yapmadan yatırım yapmaya benzer. İkincisi bilgilendirme ve kapsayıcı istişare yapmak vekillerin (kamu yönetiminin) asillerin (vatandaşların) beklentilerini daha iyi anlayarak çıkarlarını korumalarını sağlar. Üçüncü olarak düzenleme sonrası etki değerlendirmeleri yapmak ise kurumsal öğrenmeye ve gerekli uyarlamaları yapmaya fırsat yaratır. İsveç için yapılan bir çalışma, karar kalitesinin yüzde 10 iyileştirilmesinin kişi başına gelir düzeyini yüzde 5 geliştireceğini gösteriyor. Kamuda iyi yönetişimin benimsenmesi düzenleme kalitesini artırıyor, kalkınmayı hızlandırıyor, toplam faktör verimliliğini ve milli geliri artırıyor, işsizliği azaltıyor’’ dedi.
Nick Malyshev: ‘’Rapor sonuçları, Türkiye’nin kamu karar kalitesinde alacak yolu olduğunu gösteriyor.’’
Nick Malyshev, Raporun kamu karar süreçlerinin önemli araçları olan paydaş katılımı, düzenleme öncesi etki analizi ve düzenleme sonrası etki analizi konularında ülkelerin uygulamalarını karşılaştırmalı olarak ortaya koyduğunu ifade etti. Düzenlemelerin kaliteli olmasının ancak düzenleme hazırlama süreçlerinde iyi yönetişim yaklaşımlarının kullanılması ile mümkün olacağını vurgulayan Malyshev, ‘’Düzenleme süreçlerine paydaşlar kapsayıcı bir şekilde dâhil edildiğinde, alınan kararlar daha adil olarak değerlendiriliyor. Son değerlendirme raporu, Türkiye için her üç alanda da gelişim alanı olduğuna işaret ediyor” dedi. Malyshev konuşmasında düzenlemeler konusunda yeni trendlerden de bahsederek şunları söyledi: “Küreselleşmenin etkisini derinden hissettiğimiz COVID-19 salgınıyla birlikte, düzenleme süreçlerinde küreselleşme, dijitalleşmenin ve uluslararası iş birliği önem kazanıyor. Acil durumlara çözüm yaratmak üzere oluşturulan düzenlemeler ileriki vadede uygulama sonrası değerlendirme dalgası yaratmasını bekliyoruz. Türkiye’nin kamu karar süreçlerinde iyileşme için farklı ülkelerdeki deneyimlerden faydalanabileceği gözüküyor.”
Panel moderatörü Dr. Fatma Öğücü Şen ise kamu karar süreçlerinde Türkiye’nin paydaş katılımı, düzenleme öncesi etki analizi ve düzenleme sonrası etki analizi konuları bazındaki durumu hakkında bilgi verdi.
Araştırma, OECD anketine kamu otoritelerinden alınan cevaplara göre hazırlanıyor. Rapora göre, 2015, 2018 ve 2021 yılına göre kıyaslama yapıldığında Türkiye, her üç alanda da bir önceki döneme göre aynı noktada kalmış ya da gerileme göstermiştir. Birincil yasalara ilişkin paydaş katılımında ülkemize ilişkin bilgi bulunmazken, ikincil düzenlemelerde paydaş katılımında 2018’deki durumuyla aynı puanda ve 38 ülke içinden 32. sırada yer almaktadır. Bununla beraber Türkiye, düzenleme öncesi etki analizinde (ikincil düzenlemeler için) 2015 ve 2018 yıllarına kıyasla puan olarak bir gelişme gösterememiştir. Diğer ülkelerin ilerleme göstermesiyle birlikte 2021 yılı Raporunda bu alanda ülkemiz son sırada yer almaktadır. Ülkemiz uygulama sonrası değerlendirmelerde 2018 yılı Raporu’nda 38 ülke arasında birincil yasalarda 36. sırada yer alırken, 2021 yılı raporunda hem birincil yasalar hem ikincil düzenlemelerde son sırada yer alıyor.
Detaylar için tıklayabilirsiniz...