Önce teşhis sonra tedavi

Artan şiddet olayları ile her gün daha fazla dehşete düşüyoruz. Akla mantığa sığmayan kötülükler silsilesi etrafımızı sarmış durumda. Şiddetin normalleşme, sıradanlaşma riski ile karşı karşıyayız. Şiddetin tırmanışa geçmesi ve önlenemiyor olması çok vahim. Belli ki alınan önlemler yeterli değil.

Şiddetin sonuçları üzerinden çokça değerlendirmeler, yorumlar yapılıyor. Ya sebepler? Ancak doğru soru sorarak tespitler, öneriler, tedbirler noktasında sağlıklı bir yol izlenebilir. Sorduğumuz sorulara göre cevap alırız. Sorular düşünceyi başlatır cevaplar ise sınırlar…

Şiddetin her alana sirayet etmiş, endişe verici boyutlarına yönelik acil eylem planına geçmek gerektiği açık. MHP, bu bağlamda AR-GE çalışması başlatarak önemli bir adım attı. Dilerim kıymeti bilinir, devlet politikasına yön veren, katkı sunan bir çalışmaya dönüşür…

Siyasi partilere büyük görevler düşüyor. Özellikle iktidara. Devlet aklı ve devlet adamlığı ciddiyetine duyulan ihtiyaca sık sık vurgu yapıyorum. Şiddetin bu denli artış göstermesinin elbette siyasi sebepleri var. Yasal düzenlemeler, uygulamadaki eksiklikler, cezaların caydırıcı olmaması, denge, denetim, güvenlik, eğitim, ekonomi, aile, göç politikaları gibi şiddetin yayılmasını engelleyecek hususlarda iktidar kendini gözden geçirmeli…

İktidara veya muhalefete övgüler düzme, kıyaslamalar ile yüze çıkarma, algı, yönlendirme, kurgu, saptırma ve günü kurtarma telaşına girenler sadece kendi sosyal sermayelerine değil ülkenin geleceğini de zarar verdiklerinin artık farkına varmalı. Zaten maksat buysa günü geldiğinde hesabı sorulmaz zannedilmesin…

Uyuşturucu şiddetin artmasında ana nedenlerden biri. Uyuşturucu kullanımı arttıkça şiddette artıyor. Türkiye uyuşturucu ile mücadelede başarılı diyebilmek isterdim ancak uyuşturucu kullanım oranları bu temennimizin tam tersini söylüyor. Uyuşturucu ucuz ve kolay yoldan temin ediliyorsa, en ücra köşelere, köylere, kırsallara, ilkokul, lise çağındaki çocuklara, okul önlerine kadar rahat bir şekilde ulaşıyorsa, satışı ve kullanımı giderek yaygınlaşıyorsa oturup bir düşünmek lazım.

Aynı şekilde siber güvenlik noktasında ne durumdayız? Çocuklarımız, gençlerimiz internet oyun bağımlılığı ile birer zombiye dönüşüyor. Sapkın, satanist gruplara dahil oluyor, tuzağa çekiliyor, taciz, tehdit ediliyor. Koca koca adamlar yasa dışı bahis sitelerinde bataklığa sürükleniyor. Bu yüzden aileler parçalanıyor…

Medya ve sosyal medya aracılığı ile toplumun ruh sağlığını hedef alan rezalet içerikler üretiliyor. Her şey gibi bununda önlemini almak siyasi politikalardan geçiyor. Maksadım kimseyi suçlamak veya yargılamak değil. Genelden yerele, devlet kurumlarına, devlet yöneticilere güven sarsılmamalı. Devlette yönetim zafiyeti oluşmamalı. Seçilip makamlara oturmakla iş bitmiyor. Dünyadan bihaber, aç gözlü, çıkarcı insanlarla bir gelişme kaydedilemez, çöküş, çürüme başlar…

Tarım Bakanlığı, Yeniden Refah Partisi (YRP) Aydın İl Başkanı Hüseyin Kaya'nın sahibi olduğu Başkaya Tarım'ın sahte zeytinyağı imal edip, piyasaya sürdüğünü tespit etti. Bu örneği verdim çünkü özellikle bu karakterdeki kişiler siyaset kapısını çok fazla zorlar. Sahtelikte, göz boyamada sınır tanımazlar. Bu kişiyi belediye başkanı, milletvekili, bürokrat olarak görebilirdik. Benzerleri yok değil…

Toplum alarm veriyor. Toplumsal öfke ve baskı kontrolden çıkarsa bunun altından kalkamayız. Önce teşhis sonra tedavi, gerçekleri göz ardı etmeden nerede hata yaptık sorusunu sorma vakti. Aslına bakılırsa çok geç kalındı. Yine de zararın neresinden dönülse kardır…