"Arabesk diye bir müzik dalı yoktur!"

Orhan Gencebay, katıldığı programda çarpıcı açıklamalar yaptı. Gencebay, "Arabesk diye bir müzik dalı yoktur! Benim arabeskle ilgim yok, ben Türk müziğine hizmet ediyorum" dedi.

Jülide Ateş'in sunduğu 40'a katılan Orhan Gencebay, birbirinden çarpıcı açıklamalara imza attı. "Arabesk diye bir müzik dalı yoktur!" diyen Gencebay'ın öne çıkan cevapları şunlar oldu:

- Benim arabeskle ilgim yok, ben Türk müziğine hizmet ediyorum.
- Ferdi Tayfur'dan daha kıdemliyim.
- Saçımı boyatıyorum bunu da saklamıyorum.
- Karantinada 5 ay boyunca traş olmadım.
- Sevim Emre gerekirse ayaklarımı yıkar, ben de onunkileri yıkarım.

İşte Orhan Gencebay'a yöneltilen sorular ve cevaplar:

JÜLİDE ATEŞ: Arabeskçi olarak anılmaktan rahatsız mısınız?
ORHAN GENCEBAY: Arabesk kavramına saygım var. Ama arabesk nedir diye sorun; size cevap veremezler, çoğu kişi bilmeyebilir. Ama bir arabesk değerlendirmesi vardır, bana göre bu kötü bir yaftadır.

Birileri, 60’lar 70’lerde başarılı olan bizlere takmak istedikleri, bizleri lekeleyemedikleri için böyle bir yaftayla andırmak istediler. Kötülemek, basitleştirmek istemektedirler. Ben böyle olduğunu biliyorum.

"Arabesk diye bir müzik dalı yoktur!"

Aslında Arabesk diye bir müzik dalı yoktur. Arabesk, pop, özgün, fantezi gibi bir takım dallar kesinlikle müzik ilminde yoktur, bunlar yakıştırmadır. Arabesk, Arapvari anlamına gelir; eski Mısır’dan yayılan bir tanımdır. Ben bunu hep söyledim, Mısır kültüründen etkilenmek; bu da mimaride bir tarz olarak görünüyor… Karışık süsleme tarzıdır. Benim Arabesk denilen bir değerle kesinlikle ilgim yok, benim yaptığım çalışma da Arabesk değildir. Benim yaptığım Türk Müziği’nin devamıdır. Ben Türk Müziğine hizmet ediyorum. Arabesk deyimine de saygı duyuyorum, o ayrı bir şeydir.

Ferdi Tayfur rakibiniz miydi?
Biz hiç öyle bir şey düşünmedik, ben düşünmedim, Ferdi kardeşimin de öyle düşündüğü kanaatinde değilim. Biz onunla her zaman gayet sıcak, samimi; karşılaştığımız zaman görüştük… Ve ben ondan daha kıdemliyim; daha önceyim… Benden sonra ünlü olan birçok arkadaşımın bana olan sevgisinden dolayı birbirimizden etkilenebileceğini düşünmüşümdür; gayet normaldir; biz bizden önceki üstadlarımızdan etkileniriz, dolayısıyla ben de birçok kişiyi etkilemiş olabilirim. Dolayısıyla Ferdi ile hiçbir zaman rakiplik aklımızın ucundan geçmedi. Ama 70’li yıllarda, Ferdiyle biz yanyana geldiğimizde bizi rakip yaparlardı; ona sağcı der bana solcu derlerdi. Ne demek bunlar diye bakardık. Bizim o taraklarda bezimiz kesinlikle yoktur. Halkımızın sevdiği insanlarız. Birbirimize saygımız, sevgimiz vardır.

İlk aşkınız kimdi?
Bu şekillenmemiş bir duygu, bir beğeniydi sadece. Komşumun kızıydı. Komşumuza misafir gelen bir komşu kızıydı. İlk bestemde ona oldu. Sonra ciddi besteler yapmaya başladım. 12-13 yaşımda besteler yapıyordum.

Sosyal medyada saçını boyatan ünlüler listesinde siz de varsınız. Saçınızı boyatıyor musunuz?
Evet. Ama bunu saklamıyorum da. Aslında ben daha doğal olmayı tercih ediyorum, fakat beni teşvik ediyorlar boyarsan daha iyi olur diye gıdıklıyorlar açıkçası. 5 aydır traş olmadım. Yakışıyorsa yapsın insanlar, insan kendi mutluluğu için yapıyor bunu, insan kendini mutlu edecek bir şeyi yapması ne güzel bir şey…

Röportajlarınızda Sevim Hanım'ı ilk zamanlar kardeş gibi gördüğünüzü söylemişsiniz. Sevim Emre'yi kardeş gibi görürken nasıl aşık oldunuz?
Onu çok beğeniyordum, çok güzeldi.. Türkiye güzellerimizden, Avrupa güzellerimizden birisiydi… O zaman bir çevredeydik, arkadaş olarak, kardeş olarak benimsemiştik, gayri ihtiyari yakınlıklar olabiliyor. Onu ilk gördüğümde aya mı bakıyorum, yıldıza mı bakıyorum; etkilenmiştim. Bu kadar yıl geçti, acı tatlı günler yaşadık, bu zamana kadar aynı sevgi aynı saygı devam etmekte… Birbirimize kızmayız, kızsak da 10 dakika sonra bir şey yokmuş gibi devam ediyoruz. Bu harika bir şey, herkese tavsiye ederim yapabiliyorlarsa tabii ki, bu bir gönül işidir… Sevim Hanım’ın benim yaşamımda çok büyük bir yeri var…

Nişan yüzüğünüzü neden çorabınızın içine sakladınız?
Belli etmemek için… O’na sürpriz yapmak için… O’na 2 hediye almıştım doğumgününde, birisi bir elmas yüzüktü onu verdim; arkasından nişan yüzüğünü verdim; ağlamaya başladı. Son derece güzel bir an’dı o.

Sevim Emre ayaklarınızı yıkıyor mu?
Gerekirse yıkar… Bizim aramızda yabancılık yok ki, ben oyum o da benim gibi baktığımız için, böyle değerlendirdiğimiz için yıkar tabii, niye yıkamasın? Ben de yaparım, o da yapar!

MESAM Yönetim Kurulu Başkanı iken huzur hakkı ödemesi almadığınız belirtmişsiniz, sizden sonraki başkan Arif Sağ size bu paranın ödendiğine dair makbuzlar bulmuş ve size 78 bin lira huzur hakkı ödemesi yapıldığını iddia etmiş.
Böyle bir şey yok, olması da imkansız. Yaptığım iyilikleri söylemek istemem. MESAM’dan huzur haklarını ben almazdım, birileri gelir alırdı yıllar yılı… Biz yıllar yılı hiçbir ücret almadan MESAM’ı yüceltmeye çalıştık, ben kurucularındanım.

MESAM’ın yönetim kurulundan istifa ettiniz, kuruma bakanlık tarafından geçici yönetim atandığında da sizi çok eleştirdiler. Sn. Erdoğan’a sizin şikayet için gittiğiniz ve Arif Sağ’ı Cumhurbaşkanına şikayet ettiğini yazıldı…
Böyle bir şey olabilir mi, böyle bir şey imkan ihtimalinde değil; şimdi duyuyorum bunları… Bunlar saçma sapan şeyler. Arif benim çok eski arkadaşımdır 17 yaşımdan beri, biz birbirimizi çok severdik. Şu anda MESAM denilen bir kuruluş var, MESAM bir hizmet yeridir, iyi idare edilmesi lazım, iyi idare edilmesi için de bilgiye ihtiyaç var. Orayı idare edecek arkadaşların bu bilgiye sahip olması lazım. Maalesef bazı arkadaşlar kulis yaparak, MESAM’dan yararlanmak için orayı ele geçirmek istiyor veya kendileri bildikleri gibi değerlendirmek istiyor… Ben böyle bir şeye şiddetle karşıyım, ben toplumcuyum. Benim MESAM’ın kurulmasında büyük rolüm var rahmetli Turgut Özal’la. MESAM bir hizmet yeridir, sanatçıların haklarının aranılıp bulunduğu ve sahibine teslim edildiği görevi yapan bir yerdir. Kutsal bir görevi vardır. MESAM, MSG, MÜYAP, MÜYOR da öyle. Burada işine gelmeyen bir takım kişiler, bazı şeyleri uydururlar. Ben idealist biriyim. Benim derdim zorda olan arkadaşların haklarını alabilmeleri. MESAM’ın iyi olması lazım ki sanatımız iyi olsun, sanatçımız daha iyi yaşasın. Cumhurbaşkanının bununla ne alakası var? Alakası olması mümkün mü?

Sonraki Haber