Osmanlı'dan beri kullanılan şifa bitkisi! Kolaylıkla evde hazırlanabilecek bu karışım adeta tüm izleri siliyor...

Birçok derde deva olan bu karışıma, şifalı bitkiler ve baharat satan aktarlarda sıklıkla rastlayabilirsiniz. Bu karışım Osmanlı İmparatorluğu döneminde savaşlarda kılıç yaralarının tedavisinde kullanılırdı. Yoğun etkiye sahip olan bu karışımın yaraları hızlıca iyileştirme mucizesine sahiptir.

Günümüze kadar gelen bu mucizevi karışımı vatandaşlar günümüzde de bin bir hastalığın tedavisinde kullanıyorlar. Birçok hastalığın baş düşmanı olarak bilinen bu karışımın kökeni Osmanlı dönemine dayanıyor. Osmanlı döneminde savaşlarda kılıç yaralarının tedavisinde en mucizevi karışım olarak kullanılıyordu. İşte, o mucizevi karışım...

Mucizenin faydaları...

Yaralanmaların yanı sıra birçok hastalığa da derman olan karışımın birçok medeniyete beşiklik eden Ege Bölgesi’nin incileri arasında yerini alıyor. İltihaplanmalara çözüm getiren karışım, antiseptik özellikleri sayesinde vücut direncini arttırır ve mikroplara karşı koruma sağlar.

Egzama, sedef ve varis gibi cilt sorunlarıyla baş etmekten yorulanlar için tam bir kurtarıcı konumunda. Hücrelerin yenilenme sürecine hız kazandırır. Bu sayede yaralar daha çabuk iyileşir.

Sindirimi de olumlu yönde etkileyen bu karışım, gastrit sorunu yaşayanları en başta tavsiye edilen ilaç olma özelliğini taşıyor. Aynı zamanda çay olarak tüketilen bu karışım iştah açıcı ve kilo aldırıcı özelliğe de sahiptir. Bunun yanı sıra hazımsızlığa da iyi gelir.

Şimdilerde hala kullanılan bu karışım kadınların her ay yaşadığı adet sancılarına ve aynı zamanda menopoz dönemleri için kurtarıcı özelliklere sahiptir. Stres sonucu ortaya çıkan uykusuzluk, korku ve kaygı bozukluğu gibi durumların etkilerini azaltır. 

Doğal antidepresan etkisine sahip olan karışım, vücudu sakinleştirir ve öfke sorununun önüne geçer. İnsan vücudunda mutluluk hormonu salgılanmasını destekler, depresyon ile savaşır. 

Ergenlik döneminde yaşanan akne sorununa karşı önlem alır, cildi tazeler sivilçe oluşumuna büyük katkı sağlar. Aynı zamanda yazın güneş yanıklarında iz oluşmasını engeller, ciltteki lekeleri yok eder.

İşte, mucizenin başrolü...

Bu her derde deva olan mucizevi karışım Ege Bölgesi'nin vazgeçilmezi arasında yerini alan sarı kantaron bitkisidir. Genç nesil kantaron yağını aktarlardan para ile satın almayı tercih ederken, belli yaşın üzerindekiler ise evden hazırlama yöntemini tercih ediyor.

Halk arasında sarı altın olarak da nitelendirilen kantaron otunun zeytinyağı ile birleştiğinde sağlık için altın değerinde bir sıvıya dönüşüyor. Sarı yapıdaki kantaron bitkisinin sapını ve üzerindeki çiçeklerini cam kavanozun içine atın. Kavanozun yarısına kadar doldurduğunuz bitkinin üzerine zeytinyağı ekleyin. Kapağını sıkıca kapattığınıza emin olduğunuz bu karışımı güneş gören bir yere koyduktan sonra 3 ay kadar dinlenmeye bırakın. 3 ay boyunca bu karışımı her gün çalkalayın. Karışımınızın rengi kırmızıya döndüğü anda artık bu mucizeye sahip olmuş olacaksınız. Son olarak karışımı temiz ince tülbentle süzdükten sonra kullanıma hazır duruma getireceksiniz. Kantaron yağını serin ve güneş almayan bir yerde muhafaza ediniz.

Sonraki Haber