PATLATALIM…
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın birinci turda aldığı yüzde 49,5 oy ve en yakın rakibi olan, Cumhur İttifakı partileri dışındaki neredeyse tüm partilerin; bu arada PKK, FETÖ, Reuters, Financial Times, Le Monde, Le Point, The Economist, Der Spiegel dâhil tüm küresel sistemin desteğini arkasına alan Kemal Kılıçdaroğlu’na 4,5 puan fark atması UYUYAN DEVİ uyandırdı…
Hepimiz AMAN REHAVETE KAPILMAYALIM diye birbirimize ikazlarda bulunurken Avrupa’dan gelen görüntüler, erken uyarı sistemi gibi kendini gösterdi ve ne yapılması gerektiğini hepimize çok açık izah etti. Yurt dışındaki vatandaşlarımız adeta sel oldular, konsolosluklarda ve seçim sandıkların önünde yüzlerce metrelik uzun kuyruklar oluşturdular.
Evet, öyle görünüyor ki yurt dışında SANDIKLAR PATLAYACAK ve yine tahminler onu gösteriyor ki Tayyip Erdoğan birinci turda aldığı oydan daha fazlasını alacak.
Dikkat ediyor musunuz, Dezenformasyonla Mücadele Merkezi son bir haftadır arı gibi çalışıyor. Sırf bugün FETÖ-CHP-PKK ortak prodüksiyonu tarafından uydurulan yalanların, iftiraların arka planını ve GERÇEĞİNİ yayınlamak için 20’den fazla açıklama yaptılar belgeleriyle.
Öyle bir yalan makinesi ki bu akıl almaz bir olay.
Öyle bir yüzsüzlük ki akıl ve mantıkla izah edilmesi çok zor.
Ekrem İmamoğlu önceki akşam televizyonda seçim gecesi söylediği “Sayın Kemal Kılıçdaroğlu 13. Cumhurbaşkanımız olmuştur” şeklindeki yalanı üzerine partisinde iki istifa ve bir görevden alma olmamış gibi, Mansur Yavaş ile söyledikleri yalanlar yüzünden iyice rezil olmamışlar gibi “Tüm bunlar biz yalan söylemeyi bilmediğimiz için oldu” diyor. Vallahi şapka çıkarıyorum ve karşısında “saygıyla” eğiliyorum. En çok da bu söylediklerine inanan bir morfinlenmiş kitleyi yaratabildikleri ve kalınlaştırdıkları derileri için.
Buna kimse şaşırmıyor. Düşünün, liderleri Kemal Kılıçdaroğlu hakkında YALANLAR KİTABI yayınlandı. “YALAN RÜZGÂRI-Bir siyasetçi trajedisi” başlığıyla…
Tam 600 sayfalık. İnanın içine bir daldım çıkamadım. Kemal Kılıçdaroğlu’nun yüzlerce yalanı arka arkaya gerçekleriyle birlikte sıralanıyor. Bana PDF olarak ulaştı kitap, inşallah basılı olarak da çıkar da ibretlik olarak okullarda okutulur. Ya da okutulmaz kötü örnek olur diye…
Şimdi ellerinde kalan tek enstrüman yalan ve iftira.
Öyle bir tabanları var ki gerçekleri ne kadar gözlerinin içine sokarsanız sokun asla loblarından içeriye bir bilgi kırıntısı giremiyor. Beyinlerinde GERÇEK’le ilgili bir duvar var ve onu içeriye sokarlarsa tüm dünyalarının yıkılacağını düşünüyorlar.
Bu yüzden de Dezonformasyonla Mücadele Merkezi’nin takdire değer bu çalışması daha çok da Cumhur İttifakı seçmenine ve Türkiye’nin mankurtlaşmamış diğer kitlelerine yönelik bir işlev görüyor.
Bakın Kılıçdaroğlu’nu Oğuzhan Uğur’un Babala TV adlı yayınına çıkardılar ve soru sormak için başvuran gençlerin başvurularını GÜVENLİĞİNİZİ SAĞLAYAMAYIZ diye reddettiler. O kadar da fikir özgürlüğünden yanalar. Oğuzhan Uğur, bu konudaki açıklamasının ardından Furkan Bölükbaşı adlı gence “Video olarak sor gönder” demiş. Genç de video olarak göndermiş ama bu soru yöneltilmemiş Kılıçdaroğlu’na. Çünkü Kemal Bey'in yalanlarını çarpıcı bir biçimde yüzüne vuran sorulardı. Dolayısıyla böyle bir sorunun yöneltilmesi tüm algıyı baştan sona bozacak nitelikteydi. Zaten Babala TV’nin yayınına katılan az miktardaki AK Partili genç de yaptıkları açıklamalarda, “Ellerimiz havada kaldı, mikrofonlar adeta uhrevi biçimde önceden belirlenmiş kişilere ve koltuklara tembihlenmiş görevlilerce havadan uçuruluyordu” diyerek durumla dalga geçiyorlar.
Sanki “KARŞIYMIŞ VE SIKIŞTIRIYORMUŞ GİBİ” yöneltilen ÇANAK SORULARLA yayını tamamlamışlar. Tebrik ederiz.
Ne diyelim…
Yalanlara, dolanlara, duyanlara, duymayanlara…
Seviyoruz…
BARAJI PATLATANLARA KARŞI SANDIKLARI PATLATANLAR bu pazar günü görev başında olacaklar.
Yukarıda da belirttim. İlk işaret yurt dışındaki vatandaşlarımızdan geldi.
Tayyip Erdoğan’ın şu sloganını çok beğeniyorum. Çünkü kucaklayıcı:
“Öyle bir kazanacağız ki hiç kimse kaybetmeyecek.”