Piyasa yüksek faiz artışı bekliyor

TCMB'nin para politikasının etkinliği artırmak, dolarizasyon sürecini kırmak ve TL'ye geçişi hızlandırmak için geçen ay olduğu gibi sürpriz şekilde piyasa beklentisinin üzerinde artış bekleniyor.

Türk lirasında son aylarda yaşan değer kaybı, Tüketici fiyat endeksinin (TÜFE) eylülde yıllık yüzde 11,75 seviyesinde gerçekleşmesi, TCMB ekim ayı beklenti anketinde yıl sonu TÜFE beklentisinin yüzde 11,46'dan 11,76'ya, 12 ay sonrası TÜFE beklentisinin de yüzde 10,15'ten 10,53'e yükselmesi, gözlerin 22 Ekim Perşembe günü yapılacak PPK toplantısına çevrilmesine neden oldu.

Ekonomistler, TCMB'nin para politikasının etkinliği artırmak, dolarizasyon sürecini kırmak ve TL'ye geçişi hızlandırmak için geçen ay olduğu gibi sürpriz şekilde piyasa beklentisinin üzerinde artış yapabileceğini söyledi.

Merkez Bankası, 2 yıl önceki Para Politikası Kurulu toplantısında fiyat istikrarını desteklemek amacıyla 625 baz puanlık güçlü bir parasal sıkılaştırma ile politika faizini yüzde yüzde 24'e yükseltmişti. Üst üste 6 toplantıda yüzde 24 düzeyinde sabit bırakılan politika faizi, Temmuz 2019'da başlayan faiz indirimleri ile 9 toplantıda toplamda 1.575 baz puan düşürüldü.

Politika faizi 2020'nin haziran, temmuz ve ağustos aylarında yüzde 8,25'te sabit tutuldu. Geçen ayki PPK toplantısında, dezenflasyon sürecini yeniden tesis etmek ve fiyat istikrarını desteklemek amacıyla politika faizi 200 baz puan yükseltilerek yüzde 10,25'e çıkarıldı. 

AA Finans Analisti ve Stratejist Cüneyt Paksoy, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede pandeminin küresel piyasalar ve ekonomiler üzerindeki etkisinin tüm hızıyla devam ettiğini söyledi.

ABD ve Avrupa'nın ikinci dalganın içinde olduğunu, ekonomileri tam kapatmadan ılımlı kısıtlamalarla tedbirler aldıklarını belirten Paksoy, pandeminin küresel ihracat ve ithalat arasındaki döngüyü bozduğuna dikkati çekti.

Kovid-19'un Türkiye'de de üretim ve tüketim arasındaki dengeyi etkilediğini, bunun sonucunun da enflasyonda görüldüğünü ifade eden Paksoy, enflasyonun geçici süre etkili olacağını söyledi.

Paksoy, Merkez Bankasının temel amacının fiyat istikrarını sağlamak olduğunu ve proaktif bir politika sergilediğini belirtti.

Geçen ayki toplantı atılan faiz adımının TCMB'nin hem kredibilitesi ve bağımsızlığı anlamındaki soru işaretlerini ortadan kaldırdığını ve piyasalara da olumlu bir sinyal olduğunu dile getiren Paksoy, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Yeni Ekonomi Programı'ndaki hedeflere varan kadar ve dezenflasyon süreci başlayana kadar TCMB'nin sahada kalacağına dair sinyaller verildi. Bu ayki toplantıda da bu yönde güçlü sinyaller verilecektir. Enflasyonun bir dönem daha yüksek kalması muhtemel. Bunun birkaç sebebi var. Pandemi sebebiyle birikmiş talebin realize olması ve fiyatlara baskı yapması, global ölçekli belirsizliklerin kur baskısı oluşturması, üretim boşluğundan doğan maliyet baskısı ve jeopolitik riskler. Finansal istikrarı korumak adına sıkı para politikasını bir süre daha masada tutmak gerekli olacak. ABD seçimleri ve ABD-Türkiye ilişkileri de dikkatle izlenesi gereken bir konu. Bütün bu gelişmeler dikkate alındığında Merkez Bankasının proaktif ve piyasanın önünde olması gerekiyor. Zaten bu noktada ilerleniyor. Bu ayki toplantıda piyasanın beklentisi politika faizinin 100-200 baz puan aralığında artırılması. Eylül ayındaki toplantıda olduğu gibi 200 baz puanlık artış masada olabilir."

Paksoy, önümüzdeki dönemde dolar endeksinin seyrinin de önemli olacağını söyledi. ABD seçimleri sonrası daha güçlü dolar endeksi olması durumunda TCMB'nin sıkı para politikası uygulamasının öneminin daha da anlaşılacağını ifade eden Paksoy, "TCMB, risk primini iyileştirmek, TL varlıklara geçişi hızlandırmak ve enflasyonla etkin mücadele ettiğini göstermek için piyasa beklentisinin de üzerinde faiz artışı yapabilir." şeklinde konuştu.

Merkez Bankasının, dezenflasyon sürecine geçilmesiyle birlikte para politikasını yeniden gözden geçirebileceğini dile getiren Paksoy, Türkiye'nin pandemiye rağmen atılan teşvik adımları ile üretimle büyüme yolunda kesintisiz ilerlemeye devam ettiğini, salgın etkisi sebebiyle öngörülmeyen şartlar dengelendiğinde TCMB'nin daha önce de olduğu gibi kendisine manevra alanı oluştukça kendi politika adımları çerçevesinde üretimle büyüme sürecine katkı vermeye devam edeceğini sözlerine ekledi.

"Yıl sonunda politika faizi yüzde 15'lere çıkabilir"

Econs Kurucu Ortağı Ferhat Yükseltürk ise son gelen enflasyon ve enflasyon beklentisi verisinin bir önceki aya kıyasla önemli bir bozulma göstermese de, TL'de yaşanan değer kaybının neden olduğu enflasyon beklentilerindeki artış ve hızlı dolarizasyon sürecinin para politikasının etkinliği açısından TCMB'yi zorlayıcı seviyelere ulaştığını söyledi.

Ayrıca özellikle uzun vadeli tahvil faizleri ve risk priminin de geçen toplantıdan bu yana önemli bir iyileşme görülmediğini belirten Yükseltürk, "Tüm bu göstergeleri baktığımızda TCMB'nin para politikasının etkinliği artırmak ve dolarizasyon sürecini kırmak adına bir miktar piyasa faizlerinin önüne geçerek politika faizini en az 300 baz puan artırması gerektiğini düşünüyorum. Yıl sonunda ise küresel risk iştahına bağlı olarak politika faizinin yüzde 15 seviyelerine kadar çıkabileceğini öngörüyorum" ifadelerini kullandı.

Sonraki Haber