Polis zaptı: Mafya babasının 70 metre evinden çıkan hayret verici şeyler
Polis 16 Ocak 2023 günü 70 metrekarelik bir eve girdi.
Burası çok ünlü ve çok acımasız bir mafya babasının eviydi.
Ev didik didik arandı ve sonunda orada bulunan eşyaların bir zaptı tutuldu.
EVDE ASILI RESİMLERDE ÇOK TANIDIK İKİ İSİM
Resmi zabıta göre, evde bulunan eşyalar şunlardı:
(*) BİR: Duvarda Marlon Brando’nun Baba filminden bir fotoğrafı.
(*) İKİ: Yine duvarda Batman filminden bir Joker fotoğrafı (Ama Jack Nicholson mu, Danny de Vito mu yoksa Heath Ledger mi belirtilmemiş.)
(*) ÜÇ: Ağzına kadar dolu bir buzdolabı
(*) DÖRT: Üç çift Prada ayakkabı.
(*) BEŞ: Dört Ray Ban gözlük.
(*) ALTI: İki kutu prezervatif .
(*) YEDİ: İki kutu ereksiyon kolaylaştırıcı hap. (Viagra mı, Cialis mi yoksa Levitra mı olduğu belirtilmemiş.)
Sicilya mafyasının 30 yıldır aranan “Capo di Tutti’si, yani Babaların Babası, Matteo Messina Denaro’nun saklandığı 70 metre evde bulunan ve polis tarafından kayıt altına alınan eşyalarının envanteri buydu…
Takma adı “Diabolik…”
İtalya’da çok tutulan bir çizgi romanın kahramanından esinlenerek verilmiş bu isim ona.
Bir başka adı da “u Siccu…”
İtalyanca “Sıska” anlamına geliyor.
BİR O SEPYA KAREYE BAK, BİR DE YAKALANDIKTAN SONRA ÇEKİLEN ŞU RESME
30 yıldan beri bilinen tek fotoğrafı vardı.
Sepya bir fotoğraf…
Duman renkli bir gözlüğün arkasından hafif şehla bakan, çapkın bir kumarbaz katil portresiydi bu.
Fotoğrafın sepyalığı ona mitolojik bir hava veriyordu.
Oysa polisin yakaladığı adam, yakalandıktan sonra jandarmada çekilen bu fotoğrafında da göreceğiniz gibi, sıradan mı sıradan bir adamcağızdı…
Kullandığı son takma isim Andrea Bonafade idi…
Gerçekte var olan bir arkadaşının ismini kullanıyordu.
COSA NOSTRA’DA GERÇEK CARLEONELERİN DOĞUŞU
Babadan oğula geçen bir mafya hanedanın son üyesiydi.
Babası ‘Don Ciccio”, Cosa Nostra’nın, Castelvetrano kolunun babasıydı…
1998’de kaçak durumundayken bir tarlada ölü bulunmuştu.
Üzerinde gömülmeye hazır geleneksel siyah cenaze kostümü vardı.
Aynı günlerde kendisi de kaçak olan oğlu Matteo ise, babasından aldığı bu Cosa Nostra mirasını, Sicilya mafya hiyerarşisinde en üst noktayla çıkaracaktı.
Acımasızlığı ve zalimliği ile bu kötü şöhreti fazlasıyla hakketmişti…
HAMİLE KADINI ELLERİYLE BOĞDU, BİRİNİ ASİTTE ERİTTİ
Envanterinde 50’ye yakın cinayet vardı.
Cosa Nostra tarihine geçen acımasız ve vahşi cinayetler işlemişti.
Mesela, gizli polise çalıştığından şüphelendiği bir rakip mafya üyesinin hamile nişanlısını kendi elleriyle boğmuştu.
İtirafçı olan bir mafya üyesinin konuşmaması için, oğlunu kaçırıp 779 gün rehin tutmuş, sonra öldürüp cesedini asit kazanında eritmişti.
DUVARDAKİ MARLON BRANDO FOTOĞRAFININ SIRRI
Odasındaki Marlon Brando fotoğrafına gelince…
Onun nedeni de basit.
Çünkü “Şeytani” ve “Sıska” lakaplı mafya şefinin hikâyesi de Baba filminin başladığı Carleone kasabasında başlıyor.
1980’li yıllarda o kasabanın hâkimi “Toto” lakaplı Salvatore Riina’ydı…
Sicilya’da Cosa Nostra’nın uzun süren iç savaşından galip çıkmış ve “Babaları Babası” mafya şefi “Toto” olmuştu…
Bu “Capo di Tuti” lakabını alması Sicilya’da bin kişinin ölümüne neden olmuştu.
Sicilya’nın yeni babasının mafya klanına "Carleoneliler” deniyordu.
Yani Baba filminde, Marlon Brando’nun oynadığı roldeki adı…
Belli ki yeni mafya babası işte bu nedenle Marlon Brando’ya hayrandı.
PRADALI YENİ NESİL COSA NOSTRA BURADA DOĞUYOR
Sicilya’nın ondan sonra gelecek yeni “Babaların babası” “Diabolik” kriminal stajını işte bu Carleoneli Riina’nın yanında yapmıştı.
Sicilya artık Riina’nın emrindeki demir bir diktatörlük ülkesiydi.
Ancak onun gölgesinde yetişen Diabolik, yeni nesil bir “Cosa Nostra" portresine sahipti.
İyi giyinmeye, lüks markalara düşkün bir yeni nesil babaydı.
Pahalı saatlere, lüks arabalara tutkundu.
Geleneksel Sicilya babaları pek ortada görünmezken, o hep ortadaydı.
Kadınlara düşkündü. Basbayağı bir İtalyan Kazanova’sıydı.
NİŞANLISINA KUR YAPAN OTEL MÜDÜRÜNÜ ÖLDÜRÜYOR
Mafya aleminde rakip tanımazdı, yok ederdi…
Ama asıl öfkesi kadınlar ve aşktaydı...
1991 yılında Slinonte’deki Paradise Beach Oteli’nin müdürünü gözünü kırpmadan bu yüzden öldürmüştü.
Çünkü adam, otelin resepsiyonunda çalışan Avusturyalı güzel resepsiyoniste kur yapmaya kalkmıştı.
Güzel resepsiyonist genç mafya babasının nişanlısıydı…
475 MAFYA ELEMANI GÖZALTINA ALININCA SAVAŞ BAŞLIYOR
Ama o asıl kriminal kariyerini “Devletle savaşta” yapacaktı.
Devlet cephesinde iki cesur savcı ortaya çıkmıştı.
Türkiye’de de çok iyi tanınan Giovanni Falcone…
Ve Paolo Borsellino…
1986-87 yıllarında bu iki cesur savcının çalışması ile 475 kişi gözaltına alındı ve “Maksi dava” adlı hukuk süreci başladı.
Tabii ki bu Cosa Nostra’ya karşı savaş anlamına geliyordu.
Sonunda “Carleone” çetesinin başı Toto Riina savcıların öldürülme emrini verdi.
Tabii ki bu emri infaz görevi çetenin yükselen genç yıldızı Messina Denaro’ya verildi.
ROMA’DAKİ İNFAZ EMRİ SON DAKİKADA ERTELENİYOR
1992 yılında onun başında bulunduğu tetikçi ekibi Roma’ya gönderildi.
Ancak bu emir son dakikada iptal edilince Sicilya’ya geri döndüler.
Aslında infaz emri iptal edilmemiş, sadece ertelenmişti.
Ertelenen infaz, o yılın 23 Mayıs günü Giovanni Falcone, Palermo havaalanı ile şehir arasındaki 29 numaralı otoyolda yerine getirildi.
Falcone’nin arabası geçerken patlayan bir bomba, savcıyı, eşini ve üç korumasını öldürdü.
Ondan iki ay sonra 19 Temmuz günü bu defa öteki savcı Paolo Borsellino, annesini ziyaret etmeye giderken patlayan bir bomba ile hayatını kaybetti.
İtalya artık başka bir döneme geçmişti…
Savaş artık mafya çeteleri arasındaki nüfuz mücadelesi değil, devletle mafya arasındaki savaştı…
Tıpkı 1940’lı, 50’li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nde “Dokunulmazlar” filminde seyrettiğimize benzeyen polis ve savcılar harekete geçti.
İLK İŞ BABALARIN BABASI DON CARLEONE’Yİ TUTUKLAMAK
Devletin başına doğru insanlar gelirse ve o doğru insanlar bunu bitirme iradesi ve cesaretine sahip olursa, devletin karşısında duracak bir mafya olamaz…
Ama herkes şunu da biliyordu.
Elleri temiz olmayan bir devlet ve siyasi elit, temiz eller operasyonunu başlatamazdı.
İlk başarı 1993 ocak ayında geldi ve Carleone hanedanının babası Riina tutuklandı.
Ama Carleoneliler öyle kolayca teslim olacak bir aşiret değildi.
ÖNÜ AÇILAN SISKA ŞEYTAN ŞEHİR BOMBALAMALARINA BAŞLIYOR
O sırada 30’larında olan “Sıska Dibolik’in” önü açılmıştı.
Devlete savaş açan mafyanın başkomutanı artık oydu...
1993 yılında Roma, Floransa, Milan gibi büyük şehirler mafya bombalamaları ile sarsıldı.
KÜÇÜK BİR ÇOCUK BİR ŞİİR YAZIYOR VE MAFYA’YA SAVAŞININ BAYRAĞI OLUYOR
İşte o bombalamalardan birinde ilginç bir olay yaşandı.
27 Mayıs 1993 günüydü.
Floransa’da bir otomobilde patlama oldu.
Saldırıda beş kişi hayatını kaybetti.
Bir karı koca ve iki çocuğu bu saldırıda hayatını kaybetmişti.
Bundan iki üç gün sonra bir çocuk okul defterine bir şiir yazdı.
Şirin adı “Tramonto’dı...”
Yani “Alacakaranlık…”
Bu şiir, bir anda İtalya’da mafya saldırısında hayatını kaybeden kurbanların sembolü haline geldi.
İşte o çocuğun yazdığı şiirin adı, 30 yıl sonra, 16 Ocak günü Sicilya’da mafyanın en zalim şefinin yakalandığı operasyona verildi.
MAFYANIN OMERTA KANUNU 30 YIL "SISKA"YI NASIL KORUDU?
30 yıllık bir insan avı…
Neticede burası Sicilya ve ‘u Siccu’, yani “Sıska’ bütün bu süre, doğduğu evin en fazla 10 kilometre çevresinde yaşamış ve saklanmıştı.
İnsan ister istemez şunu soruyor:
Niye bu kadar süredir yakalanamadı…
Cevabı çok basit:
Sicilya’nın sessizlik kanunu… “Omerta…”
Konuşan yok edilir kanunu…
Denaro bu 30 yıl boyunca sık sık saklandığı yerden çıkıp, çevredeki kafelere gidiyormuş.
Hatta bu sırada Ege adalarında tatil yapmış, Venezuela’ya, Hollanda’ya gitmiş.
Çevre dilsiz olunca, katil de görünmez olur…
BUGÜNE KADAR MAFYA ELEMANI YAKALAMANIN İKİ KANUNU VARDI
Bir mafya elemanı nasıl yakalanır?
Şimdiye kadar bilinen iki kanunu vardı.
“Kadını ve parayı takip et…”
İtalyan polisi 30 yıl boyunca ikisini de takip etmişti.
Üstelik ellerinde çok iyi bir koz da vardı.
“Sıska” kadınlara aşırı düşkündü ve asla vazgeçmiyordu.
METRESİN EVİNDE HERMES FULARIN İÇİNE KONAN KAMERA NE OLDU?
Nitekim metreslerinden birinin izi bulunmuş ve onun lüks Hermes fularları ile birlikte evin girişine bir de kamera yerleştirilmişti.
Böylece polis oraya gelip gelmeyeceğini anında tespit edebilecekti.
Ancak ne olduysa gizli bir el son dakikada o kamerayı imha etmişti.
Parayı takibe gelince…
Denaro’nun elindeki bütün finansal kaynakları tespit edilmişti.
İŞTE "SISKA"NIN TAM MALVARLIĞI
(*) Sicilya’daki ‘Despar’ adlı süpermarketlerin sahibi kesinlikle oydu.
Oradan gelen gelirinin 700 milyon euro civarında olduğu sanılıyordu.
(*) Turizmle ilgili işlerden gelen para ise 1,5 milyar euro civarındaydı.
(*) İnşaat işlerinden de 500 milyon euroya yakın geliri vardı.
KADINI VE PARAYI TAKİP ETTİK AMA BİRİLERİ HEP BİZDEN BİR ADIM ÖNDEYDİ
Kadını takip etmişlerdi, ama son anda biri bozmuştu.
Parayı takip ediyorlardı, ama birileri mâni oluyordu.
Polis, mafya tarihinin bu en kanlı katilini niye yakalayamıyordu öyleyse…
Bu olayı izleyen savcılardan biri şunu itiraf edecekti:
“Ne zaman onu yakalayacak bir noktaya gelsek, son anda birileri bir şey yapıyor ve elimizden kaçıyordu. O birileri bizden hep bir adım öndeydi.”
Evet, polis veya savcılıkta bir köstebek vardı.
Ama İtalyan polisi o köstebeği hiçbir zaman bulamadı.
İŞTE TAM O SIRADA YENİ BİR TAKİP KANUNU YAZILIYOR
İşte tam o günlerde İtalyan polisi, o zamana kadar hiç aklına gelmeyen bir başka silahı keşfetti…
“Adamın sağlık durumunu takip et…”
Edildi…
Kolon kanseri vardı.
Polis bunun üzerine Sicilya’daki bütün kliniklerde, benzer yaştaki kanser hastalarının kayıtlarını takip etmeye başladı.
Sonunda aynı yaşlarda kemoterapi tedavisi gören biri tespit edildi.
KAR MASKELİ POLİSLER GİRİNCE “SISKA” ÜÇ KELİME SÖYLÜYOR
Campobella di Mazara kasabasında Maddalena adlı bir klinikte kemoterapi görüyordu.
Yüzü kar maskesiyle kapalı polisler klinikten içeri girdiğinde içerdeki hasta hiç direnmedi...
Ağzından çıkan tek cümle şuydu:
“Ben Matteo Messina Denaro…”
30 yıllık takip bir klinikte bitmişti…
ÜÇ GÜN SONRA İKİNCİ BİR DAİREDE DUVARIN İÇİNDE BULUNAN KASA
Polis bundan üç gün sonra, Denaro’nun yaşadığı 70 metrekare evin üç sokak ötesinde ikinci bir daireye girdi.
Evi arayan polisler, duvarda gizli bir bölümü keşfetti.
Buradaki kasada bazı mücevher parçaları ile para bulundu.
Asıl dikkatlerini çeken o bölmedeki bazı karton kutulardı.
Ancak kutuları açtıkları zaman içlerinin boş olduğunu görmüşlerdi…
Polisin değerlendirmesi şuydu.
Bu kutular Sicilya mafyasının kayıp arşiviydi…
O an hafıza kutuları açıldı.
1993’DE POLİS GELMEDEN BOŞALTILAN GİZLİ DOLAP
Carleonelerin şefi Riina, 1993 yılında yakalandığında polis beklemediği bir şeyle karşılaşmıştı.
Evdeki arşiv, polis içeri girmeden birileri tarafından oradan kaçırılmıştı.
30 yıl sonra aşiretin yeni şefinin evine giren polisi de aynı şaşkınlık bekliyordu.
Arşiv oradaydı, ama kutular boştu.
Yine birileri son anda, polisten önce eve girip kutuları boşaltmayı başarmıştı.
O kişi hâlâ polisten bir adım öndeydi.
HEP BİR ADIM ÖNDEKİ KİŞİNİN KAÇIRDIĞI KUTULARDA NE VARDI?
Peki ne vardı o bir türlü ele geçmeyen Carleone arşivinde…
Polis ve savcıların iddiası şu:
Mafya ile finans ve siyaset dünyasının ilişkisine ait belgeler…
Yani devlet içinde mafyadan para alan, mafya ile iş birliği yapanların adları, kimlikleri ve anlaşmalar…
Sicilya’nın en kanlı mafya şefi 30 yıl sonra yakalanmıştı.
Ama onun devlet içindeki “Köstebeği” hâlâ serbestçe dolaşıyordu…
Hâlâ bu operasyonları önceden öğrenip, doğru zamanda doğru yerde olmayı başarıyordu…
Ve büyük bir ihtimalle şimdi yeni nesil şeflerle Cosa Nostra’nın geleceğini hazırlıyordu.
MAFYAYI ÇÖKERTMENİN DÖRT DEMİR KANUNU BELLİ OLDU
Bu olay Akdeniz’de artık mafyayla iyice iç içe geçen siyasi yapıların neden bir türlü çökertilemediğini, hatta son beş yılda neden daha da birbirinin içine girdiğini gösteren olaylardan sadece biri…
Türkiye de dâhil her yerde, mafyayı yakalamak için dört kanunumuz var.
Kadını, parayı ve sağlık durumunu takip et…
Ama anlaşılıyor ki artık buna en önemli dördüncü kanunu eklemenin zamanı geldi.
Mafyayı çökertmek istiyorsan, devlet ve siyaset içindeki bağlantısını takip et ve bul…
Mafya, demokrasilerin bir numaralı tehdidi haline geldi…
Ve şunu da artık çok iyi biliyoruz:
Babaların en babası, yani bütün ülkelerin “Carleone’leri”, devletin içinde…
***
NOT: Bu yazıyı büyük ölçüde 22-23 Ocak 2023 tarihli Le Monde’da yayınlanan bir yazıdan derledim. Senaryo ise bana ait.