Seçimin kaderini milliyetçi seçmen belirliyor; Muharrem İnce’nin etkisi

Türkiye’de bazı çevreler sürekli seçimde belirleyici olarak “Kürt seçmeni” gördüğünü söylüyordu. Burada “Kürt seçmen” olarak kastedilenin “HDP seçmeni” olduğunu söylemeliyim. Bu genelleme üzerine itirazlarım var ama bu yazının konusu değil.

2018 seçim sürecinden beri sürekli söylediğim bir şey var: “HDP seçmeni dağ kadrosundan ne talimat gelirse ona göre hareket edecek. Kimi işaret ederlerse de oyunu ona verecek. Bu aday Erdoğan olmayacak. Erdoğan’ın karşısında kim olursa ona oy verecekler.”

Gelinen süreç itibarıyla, HDP ya da YSP oylarının tamamına yakınını Kılıçdaroğlu alıyor.

Kendini siyasal kimlik olarak milliyetçi ya da ulusalcı olarak niteleyen seçmen kitlesi ise dağınık durumda, belki de bazılarının kafası karışık. Neden kafalarının karışık olduğuna dair seçim sonrası konuşup, yazılar yazabiliriz. Oy verme davranışlarına bakacak olursak bu seçmen kitlesi CHP, İYİ Parti ve MHP içerisinde yer alıyor. AK Parti içerisinde de milliyetçi seçmen var. Ancak, AK Parti içerisindeki milliyetçi seçmenin oylarının tamamını Cumhurbaşkanı Erdoğan alıyor.

CHP içerisinde, Kılıçdaroğlu’nun FETÖ ve PKK’nın desteğini aldığı gerekçesiyle ya da Atatürk düşmanı olarak gördükleri bazı isimlerin CHP listesinden aday gösterilmesi sebebiyle oy vermekten imtina eden bir seçmen kitlesi vardı. Bu seçmen kitlesi önce Muharrem İnce ve partisine yöneldi. Bazıları İnce’ye yapılan saldırılardan etkilenip tekrar CHP’ye döndü. Bazıları da Sinan Oğan’a oy verme eğilimi içerisine girdi. İYİ Parti içerisinde bulunan ulusalcı, ülkücü seçmenlerden de Muharrem İnce’ye oy verme eğilimi içinde olanlar vardı. Bunların da büyük çoğunluğu İnce’ye yapılan linçten etkilenip Sinan Oğan ya da Kılıçdaroğlu’na yöneldiler. Yine İYİ Parti içinden Kılıçdaroğlu’na itirazı olanlar vardı. Bunlar da Sinan Oğan’a yöneldi.

Sonuç itibarıyla Muharrem İnce yarıştan çekildi. Sinan Oğan yarışa devam ediyor. Oğan’a da saldırılar oldu. Ancak, bu saldırılar sınırlı kaldı. Eğer parti olarak İnce ve Oğan ittifak etmiş olsalardı kuvvetle muhtemel yüzde 7 barajını geçip “Bir 3. Yol mümkünmüş” dedirtirlerdi. Bu durum göz ardı edildi.

Nitekim seçime saatler kala milliyetçi, ülkücü seçmenin kararı süreci belirlemede etkili olacak.

Bu seçim geçtikten sonraki süreçte de benim hem rakamlar üzerinden hem de sosyal medyadaki analizler ve medyadaki içerik analizlerinden çıkardığım önümüzdeki süreçte siyaset seküler bir milliyetçilik üzerinden şekillenecek.

Araştırmalardaki rakamların bana söylediği Erdoğan’ın ilk turda az bir farkla seçimi alacağı yönünde.

Seçim sonuçlarının ortaya çıktığı pazartesi görüşmek dileğiyle…