Sinan Ateş davası başladı! 22 sanık hakim karşısında!

Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 şüphelinin yargılanmasına ilişkin dava başlandı. Siyasilerin de takip ettiği davada 22 sanık hakim karşısına çıktı.

Ülkü Ocakları’nın eski genel başkanı Sinan Ateş’in Ankara’da öldürülmesine ilişkin dava başladı.Duruşmayı takip eden MHP avukatlarının davaya katılma talebi reddedildi. Duruşmada savunma yapan tetikçi Eray Özyağci, Ankara’ya siyasi cinayet için değil, Doğukan Çep’ten Ateş’i ayaklarından vurması için telkin alarak geldiğini söyledi. Özyağci, “Bir kişi, hedef gözetmeksizin ateş etmeye başladı. Ben de onlara ateş ettim. Daha sonra ‘reisi vurduk, reisi vurduk’ diye bir ses duydum.” dedi.

Cinayete ilişkin ilk duruşma Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki duruşma salonunda görülüyor.

Duruşmanın başında MHP avukatları davaya katılma talebinde bulundu.

MHP'NİN ZARAR GÖRMEDİĞİ BEYAN EDİLDİ

Savcı, MHP’nin suçtan zarar görmediğini beyan ederek, katılma talebinin reddini istedi.

Mahkeme de katılma talebini reddetti.

Ardından tetikçi Eray Özyağci’nın savunmasına geçildi.

Duruşmada ilk savunması alınan tutuklu sanık tetikçi Eray Özyağci, dosyanın sanıklarından Doğukan Çep’in, kendisine, “Sinan Ateş bir dava dosyası için bana söz verdi. Benden para istedi, gönderdim ama sözünü tutmadı.” dediğini öne sürdü.

Çep’in, dolandırıldığı için öfkelendiğini söylediğini iddia eden Özyağci, “Ona, ‘Abi, sen beni biliyorsun. Sen ayarla ben ayaklarından vururum’ dedim. Daha sonra Suat Kurt’u aradım. Ona ‘Ankara’da bir hasmım var ayaklarından vuracağım yardım eder misin?’ dedim. O da kabul etti.” ifadesini kullandı.

Ankara'ya gitmesinin ardından cinayet anında motosikleti kullanan sanık Vedat Balkaya’yla buluştuğunu söyleyen Özyağci, olay gününü şu sözlerle anlattı:

“Vedat'a, Doğukan abinin alacak meselesi için biriyle görüşeceğimi, silah sesi duyması halinde korkmayıp beklemesini söyledim. Sonra kafeye oturup Doğukan abimden haber bekledim. Beni arayıp 'Sinan Ateş'in yanında iki kişi var. Ayaklarından vur uzaklaş, diğerleriyle uğraşma' dedi. Yukarıdan aşağıya üç kişinin geldiğini gördüm. Sinan Ateş'in ayaklarına sağlı, sollu ateş ettim ve sonra kaçmaya başladım. Bir kişi, hedef gözetmeksizin ateş etmeye başladı. Ben de onlara ateş ettim. Daha sonra 'reisi vurduk, reisi vurduk' diye bir ses duydum.”

Özyağci, kendisini bekleyen motosiklete binerek, Çep’in daha önce kendisine gönderdiği Gölbaşı’ndaki konuma gittiklerini kaydetti.

"REİSİ VURDUK" DİYE BAĞIRDILAR!

Araçta daha önceden tanıdığı Mustafa Kemal isimli kişinin olduğunu söyleyen Özyağci, araca binmesinin ardından Çep’i aradığını belirterek, “Ona, 'Abi ben ayaklarına doğru sıktım ama 'reisi vurduk' diye bağırdılar. Bunda başka bir iş olmasın' dedim. Bana, 'Mustafa Kemal'le Gölbaşı'ndaki yere gidin, kafanıza göre iş yapmayın' dedi. Kimin olduğunu bilmediğim bir eve gittik. Doğukan abi, 1 saat sonra yine aradı ve 'Sinan Ateş ölmüş. Sana sadece ayaklarına sık demedim mi? dedi. Ben de adamı öldürmediğimi, ayaklarına sıktığımı söyledim. Bana kızıp telefonu kapattı. Akşam bir daha aradı ve 'Vedat yakalandı İstanbul'a gitmeyin. Birkaç gün misafir kalın' dedi. 4 güne yakın Gölbaşı'ndaki evde kaldık.” savunmasını yaptı.

Sanık Eray Özyağci, cinayetten 4 gün sonra Mustafa Kemal ismindeki arkadaşının yardımıyla araç bagajında İzmir’e götürüldüğünü anlattı.

VİLLADA GEÇİRİLEN 1 AY!

Bir villada yaklaşık 1 ay saklandığını anlatan Özyağci, şunları söyledi:

“Mustafa Kemal, 'botu ayarladım, seni Edirne'den yurt dışına çıkaracağız' dedi. Sonra beni bagaja soktular ve Edirne'ye bu şekilde gittim. Bagajdan indirdiklerinde 'biz yoldayken deprem oldu, o yüzden yol boştu' dedi. Beni bekleyen kişilerle botla nehre indim. Orada, bizim askerlerimiz ateş etti. Herkes panik oldu ben de direk suya atladım. Yüzerek Yunanistan'a çıktım. Birkaç saat yürümemin ardından Yunanistan askerleri yakaladı. Türk olduğumu, terörist olmadığımı söyledim. Beni kelepçeleyip dövmeye başladılar. Sonra beni botla sınır hattımıza attılar. Orada teslim oldum.”

Daha sonra Ankara Emniyetine teslim edildiğini, emniyet sorgusunun ardından savcılığa sevk edildiğini belirten Özyağci, şu iddialarda bulundu:

“Orada üç savcıya ifade verdim. Savcı Durmuş Ali Kaya, 'Bize hikaye anlatma. Bu işin siyasi olduğunu düşünüyoruz. Devlet Bey'den talimat aldıysan bizi uğraştırma. MHP'den iki, üç yöneticinin ismini ver seni kurtaralım. Seni içeride de dışarıda da koruyacağız. Sana insan ve araç fotoğrafları göstereceğiz. Bunları onayla yeter' dedi. Ben bunları duyunca şok oldum. 'Böyle iftiralara alet olmam. Beni neden böyle bir şeye alet etmeye çalışıyorsunuz? dedim. Ondan sonra iyice öfkelendi. Yanıma geldi ve fotoğraflar göstermeye başladı. Tanımadığımı söyledim. Sonra araçlar gösterdi. 'Bunlara binmedim' dedim. Bana, 'Öldürülmekten korkmuyor musun?' dedi. Ben de 'Ölüm kalım triplerim olsa bu işi yapmazdım' dedim. 'Ben bu dosyanın kalemşoruyum. Her türlü müdahaleyi yapacağım. Seçimden sonra herkes görecek' dedi. Bana gösterilen fotoğraflar ve araçları sonradan medyadan gördüm.”

ÇAPRAZ SORGUDA "HATIRLAMIYORUM" DEDİ

Sanık Eray Özyağci'nin savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçildi.

Özyağci, İstanbul'dan ayrılmadan önce sanık Çep'in wi-fi cihazı verip vermediği sorusu üzerine, “Hatırlamıyorum.” dedi.

Olay gününden önce Ateş'in ofisinin olduğu bölgeye gittiği hatırlatılarak, adresi kimden aldığı sorulan Özyağci, “Abim bana ne diyorsa onu yaptım." ifadesini kullandı. Sanık Özyağci, olayda kullanılan silahı nereden temin ettiğine ilişkin soruya, "Benim yıllardır tabancam var zaten, parasını verip temin etmiştim.” cevabını verdi.

Duruşmada savunma yapan ikinci sanık, cinayette kullanılan motosikleti süren kişi olan Vedat Balkaya oldu.

Olay tarihinden bir süre önce cezaevinden çıktığını, iş bulma konusunda zorluk çektiğini anlatan Balkaya, sanıklardan Doğukan Çep'in uyuşturucudan uzak durması şartıyla motor alabileceğini söylediğini, kendisine verdiği sözü tuttuğunu belirtti.

Çep'in kendisine bir miktar para ve 2-3 tane de motosiklet ilanı attığını ifade eden Balkaya, bir süre sonra motoru aldığını, motoru aldıktan bir gün sonra sanık Çep'in kendisini aradığını anlattı. Sanık Balkaya, “Ataşehir'de buluştuk. 'Ankara'da birinden alacağım var, Eray'ı Ankara'ya götürecek araba var ama getirecek kişi yok.' dedi. Bunun üzerine yardım amaçlı sabah 6 suları Ankara'ya vardım.” sözlerini sarf etti.

Sanık Vedat Balkaya, olay gününe ilişkin şunları anlattı:

“Ayın 30'unda öğlen 12.30 sularında Eray beni uyandırdı. 'Alacağımız olan kişi gelmiş, almaya gidiyoruz acele et' dedi. Eray arkama bindi, beni yönlendirdi, Muhsin Yazıcıoğlu Caddesi üzerinde indirdim. Bana, 'Silah sesi duyarsan korkma.' dedi. Bunun üzerine Doğukan'ı aradım, bir sıkıntı olup olmadığını sordum. Bir süre orada bekledim, sonra Eray bir hışımla geldi. Eray'ın yönlendirmesiyle yaklaşık yarım saat gittikten sonra bir petrol ofisine gittik. Eray iner inmez kaskı fırlattı. 'Benimle İstanbul'a gelmeyecek misin?' dedim. 'Gelmeme gerek kalmadı, sen devam et, İstanbul'da görüşürüz.' dedi. Kendisini bekleyen arabaya bindi ve gitti.”

BALKAYA, BERAAT TALEBİNDE BULUNDU

Sanık Balkaya, olay tarihinden önce Ateş'i tanımadığını, öldürülmesinden de haberdar olmadığını ileri sürdü.

Balkaya, “Bana alacak verecek meselesi dediler. Vurulma olayı deselerdi cezaevinden yeni çıkmış biri olarak asla yardım etmezdim. Doğukan'ı aradım, Eray tedirgindi, bir şey olduysa bana söyleyin dedim. Ben bu olayın aslını Kocaeli Emniyet Müdürlüğünde öğrendim. Eray'ın birini vurduğunu orada öğrendim. Beni buraya kandırarak getirdiler. Ben Sinan Ateş'i tanımıyorum, sosyal statüsünü bilmiyorum. Burada birinin vurulacağını, öldürüleceğini bilmiyordum." savunmasını yaptı.

Sanık Balkaya, suçsuz olduğunu iddia ederek, tahliye ve beraat talebinde bulundu.

Davanın görülmesine devam ediliyor.

ATEŞ, YOĞUN GÜVENLİK TEBDİRLERİ ALTINDA YAŞADIĞINI SÖYLEDİ

Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş ise duruşma öncesinde gazetecilere açıklamalarda bulundu.

“Bizim buradan beklentimiz ve isteğimiz, ayrılan dosyadaki 17 kişi hakkında gerekli işlemlerin hızlı bir şekilde yapılması ve dosyamıza eklenmesidir.” diyen Ayşe Ateş, “İddianamedeki boşlukların tamamlanarak yeni ve doğru bir iddianamenin yazılması ve yargılamanın hızlı bir şekilde yapılmasıdır. Hedefimize sadece suçlular var, sadece suçluların adil bir şekilde yargılanmasından başka hiçbir talebimiz bulunmamaktadır.” ifadelerini kullandı.

Ateş, tehditler üzerine yaklaşık bir buçuk aydır koruma talebinde bulunduğunu ve yoğun güvenlik altında yaşadığını dile getirdi.

DAVAYI BAZI SİYASİLER DE TAKİP ETTİ!

Sanıklar ve müştekilerin hazır bulunduğu duruşmayı bazı siyasiler de takip ediyor.

Duruşma salonunda, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da izleyici olarak yer aldı. Duruşmayı, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ve bazı il baro başkanları da izliyor.

Özgür Özel, duruşma salonunda, Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş ve Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte oturdu.

Duruşma öncesi, sanıklardan Doğukan Çep, müşteki sıralarında oturanlara yönelik sözleri nedeniyle kolluk personeli tarafından duruşma salonundan çıkarıldı.

Mahkeme başkanının uyarılarının ardından Çep, duruşma salonuna getirildi.

NE OLMUŞTU?

Akademisyen ve Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş, 30 Aralık 2022’de Ankara’da uğradığı silahlı saldırı sonrasında yaşamını yitirmişti.

Aralarında tetikçi ve azmettiricilerin de olduğu iddia edilen isimler hakkında soruşturma başlatılmış, dönemin Ankara Emniyeti Cinayet Büro Amiri de bu isimlerle birlikte tutuklanmıştı.

Mahkeme tarafından kabul edilen iddianamede, tetikçi Eray Özyağci’nın de aralarında bulunduğu 5 sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.

Diğer Şüpheliler için istenen hapis cezası ise 15 yıldan 20 yıla kadar değişiyor.

Sonraki Haber