Merkez Bankası faiz kararını açıkladı

Merkez Bankası politika faizini değiştirmeyerek yüzde 8,25'te bıraktı. Merkez Bankası ayrıca "Reel kredi büyümesi koşullarını sağlayan bankalar için Türk lirası ve yabancı para zorunlu karşılık oranları artırılmıştır" açıklamasında bulundu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası(TCMB), haftalık repo faizinde piyasa beklentileri doğrultusunda değişikliğe gitmedi.  TCMB Para Politikası Kurulu(PPK) toplantısının ardından yapılan açıklamaya göre, haftalık repo faizi %8,25 olarak kaldı.

TCMB son 3 toplantısında faizde bir değişikliğe gitmedi. Banka faiz indirim sürecine başladığı geçen yılın Temmuz ayından, indirime  son verdiği geçen aya kadar faizi toplam 1575 baz puan aşağı çekti.

Merkez Bankası Beklenti Anketinde enflasyon beklentisi yıl sonu için %10,82, 12 ay sonrası için %9,70 ve 24 ay sonrası için %8,58  seviyesinde bulunuyor.

TCMB'nin enflasyon beklentisi bu yıl sonu için %8,9, 2021 yıl  sonu için %6,2 seviyesinde bulunuyor.

TÜİK en son tüketici fiyatlarını yıllık %11,76 olarak açıkladı.

TCMB'nin bir sonraki toplantısı 24 Eylül'de gerçekleştirilecek.

TCMB tarafından yayımlanan PPK toplantı tam metni şöyle:

Murat Uysal (Başkan), Murat Çetinkaya, Ömer Duman, Uğur Namık Küçük, Oğuzhan Özbaş, Emrah Şener, Abdullah Yavaş.
Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta  vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 8,25 düzeyinde sabit tutulmasına  karar vermiştir.

Küresel ekonomide, ülkelerin attığı normalleşme adımlarıyla üçüncü  çeyrekte kısmi toparlanma sinyalleri gözlenmekle beraber toparlanmaya  ilişkin belirsizlikler yüksek seyretmektedir. Gelişmiş ve gelişmekte  olan ülkeler genişleyici parasal ve mali duruşlarını sürdürmektedir.
Salgın hastalığın sermaye akımları, finansal koşullar, dış ticaret ve  emtia fiyatları kanalıyla oluşturmakta olduğu küresel etkiler yakından  takip edilmektedir.

İktisadi faaliyette kademeli normalleşme adımlarıyla birlikte Mayıs ayında başlayan toparlanma güç kazanmaktadır. Salgın hastalığa  bağlı gelişmelerin Türkiye ekonomisi üzerindeki olumsuz etkilerinin  sınırlandırılması amacıyla yakın dönemde uygulamaya konulan parasal ve  mali tedbirler, ekonominin üretim potansiyelini destekleyerek finansal  istikrara ve iktisadi faaliyetteki toparlanma sürecine katkıda  bulunmuştur. Son dönemde ticari kredilerde normalleşme eğilimi  gözlenirken, bireysel krediler güçlü seyretmiştir. Ertelenmiş talebe  ve salgın tedbirleri kapsamında uygulanan likidite ve kredi  politikalarına bağlı olarak ithalatta gözlenen canlanmanın, bu  politika tedbirlerinin kademeli olarak azaltılmasıyla dengelenmesi  beklenmektedir. Turizm gelirlerinde salgın hastalığa bağlı olarak  gözlenen düşüşe rağmen seyahat kısıtlamalarının hafifletilmesiyle  kısmi bir iyileşme başlamıştır. Mal ihracatındaki toparlanma, emtia  fiyatlarının görece düşük seviyeleri ve reel kur düzeyi önümüzdeki  dönemde cari işlemler dengesini destekleyecektir.

Salgına bağlı birim maliyet artışlarına ilave olarak döviz kuru ve  kredilerde yaşanan gelişmeler talep yönlü dezenflasyonist etkileri  sınırlamakta ve çekirdek enflasyon göstergelerinin eğilimlerinde  yükseliş gözlenmektedir. Salgına bağlı tedbirlerle kısa vadede etkili  olan arz yönlü unsurların, normalleşme sürecinin devamıyla kademeli  olarak ortadan kalkacağı öngörülmektedir. Salgın dönemine özgü  finansal düzenlemelerin kademeli olarak normalleştirilmesi ve son  dönemde likidite yönetimi kapsamında atılan sıkılaştırma adımlarının,  makrofinansal istikrarı destekleyeceği değerlendirilmektedir. Bununla  birlikte, salgının ilerleyişine bağlı olarak iç ve dış talep  koşullarının seyrine dair belirsizlikler önemini korumaktadır. Bu  çerçevede Kurul politika faizinin sabit tutulmasıyla birlikte likidite  tedbirlerinin sürdürülmesine karar vermiştir.

Kurul, enflasyondaki düşüş sürecinin devamlılığının, ülke risk  priminin gerilemesi, uzun vadeli faizlerin aşağı gelmesi ve  ekonomideki toparlanmanın güç kazanması açısından büyük önem  taşıdığını değerlendirmektedir. Enflasyondaki düşüşün hedeflenen  patika ile uyumlu şekilde gerçekleşmesi için para politikasındaki  temkinli duruşun sürdürülmesi gerekmektedir. Bu çerçevede, parasal  duruş ana eğilime dair göstergeler dikkate alınarak enflasyondaki  düşüşün sürekliliğini sağlayacak şekilde belirlenecektir. Merkez
Bankası fiyat istikrarı ve finansal istikrar amaçları doğrultusunda  elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecektir.

Açıklanacak her türlü yeni verinin ve haberin Kurul’un geleceğe  yönelik politika duruşunu değiştirmesine neden olabileceği önemle  vurgulanmalıdır.
Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti beş iş günü içinde  yayımlanacaktır."

Merkez Bankası'ndan zorunlu karşılık adımı

Normalleşme süreci çerçevesinde 18 Temmuz 2020 tarihinde açıklandığı üzere, yabancı para zorunlu karşılık oranları tüm bankalar için tüm yükümlülük türlerinde ve vade dilimlerinde 300 baz puan artırılmıştı. Bu defa, reel kredi büyümesi koşullarını sağlayan bankaların yabancı para zorunlu karşılık oranlarının, tüm vade dilimlerinde geçerli olmak üzere, kıymetli maden depo hesapları için 700 baz puan, diğer tüm yabancı para yükümlülükleri için ise 200 baz puan artırılmasına karar verilmiştir.

Buna ek olarak, son dönemde Türk lirası likidite yönetimi kapsamında atılan adımlarla uyumlu olacak şekilde, reel kredi büyümesi koşullarını sağlayan bankaların Türk lirası zorunlu karşılık oranlarının 6 aya kadar vadeli tüm mevduat/katılım fonu yükümlülükleri ve 1 yıla kadar vadeli diğer yükümlülükleri için 200 baz puan, 3 yıla kadar vadeli diğer yükümlülükleri için ise 150 baz puan artırılmasına karar verilmiştir. 

Alınan bu kararlarla, piyasadan yaklaşık 17 milyar Türk lirası ve 8,5 milyar ABD doları karşılığı döviz ve altın cinsinden likiditenin çekilmesi beklenmektedir.

Sonraki Haber