Sosyal Medya kanalizasyonu; ANTİ SOSYAL MEDYA…
Başlıktaki laflar bana ait değil, İngiltere’nin en çok satan THE SUN gazetesinden alınma ama tamamen katılıyorum.
Geçen haftadan beri İngiltere’de kıyamet kopmakta.
Ülkenin kuzeybatısındaki Southport kasabasında geçen pazartesi günü üç kız çocuğunun bıçaklı bir saldırıda hayatını kaybetmesinin ardından, saldırganın "İslamcı bir göçmen olduğu" söylentisi, bir anda adı geçen sosyal medya ağlarında ışık hızıyla yayıldı ve aşırı sağcı ırkçı gruplar ülkenin her yerinde yakıp yıkmaya, Müslümanlara, göçmenlere saldırmaya başladılar. 30 kentte birden başlayan ırkçı-faşist kalkışmayla göçmenlere, etnik farklılıklara, Müslümanlara yönelik barbarca saldırılar sonucunda, yüzlerce araç, bina, market, işyeri yakıldı. Yüzlerce insan da bu barbarların saldırısı sonucu dövülerek, şiddet görerek yaralandı. Aşırı sağcı ırkçılar polisle de çatıştı ve bunun sonucunda 400 saldırgan gözaltına alındı.
Kayseri’deki manyak ırkçıların saldırılarının bir benzeri ama çok daha geniş çaplısıydı yaşanan.
The Sun gazetesinin yukarıdaki kapağında bakın neler yazıyor:
FACEBOOK VE KANKALARI, YALANCILARIN SOKAKLARIMIZDA ŞİDDETİ KIŞKIRTMASINA İZİN VERİYOR….
“Ayaklanmaların patlak vermesinden bu yana bir haftadan fazla bir zaman geçti. Ama sosyal medya devleri hâlâ sitelerinin şiddeti teşvik etmek ve yalan yaymak için kullanılmasına izin veriyor. Onlar güzel kârlar elde ederken geri kalanımıza maliyeti hesaplamak düşüyor. Yanmış binalar, dehşete düşmüş topluluklar, şiddet gören ve yaralanan insanlar, faşistlerin polislere yönelik vahşi saldırıları.”
The Sun gazetesi, şiddet paylaşımlarının başını Facebook ve benzer sosyal medya platformlarının çektiğini belirtiyor ve şöyle sesleniyor:
“Hepsine yeterince şans verildi. FACEBOOK VE KANKALARI, SOSYAL MEDYA KANALİZASYONUNLARINI temizlemeye zorlanmalılar.”
İngiltere Başbakanı Keir Starmer ise çok sertti ve tanımı netti:
“AŞIRI SAĞIN HAYDUTLUĞU"
Göstericilere "Pişman olacaksınız, müsamaha göstermeyeceğiz, hepsine yasanın tüm gücü kullanılacak” diyen Starmer açıklamasını aynı sertlikte sürdürürken hedefinde şiddeti kışkırtan, yalan haber yayan ve buna izin veren sosyal medya sahipleri de vardı:
"Şiddeti kışkırtıyorsanız, çevrimiçi veya çevrimdışı olması önemli değildir. Çevrimiçi olarak suç işlediği tespit edilen herkes aynı tepkiyi bekleyebilir."
Evet, sosyal medya hepimiz kullanıyor olsak da artık açıktan akan bir kanalizasyona dönüştü. Birkaç yıl önce aynı tanımı EKŞİ SÖZLÜK için kullanmıştım “Açıktan akan kanalizasyon” başlığıyla.
Bu arada sosyal ağlar dışında 14 binden fazla üyesi olan bir Telegram grubunda İngiltere genelindeki göçmenlik avukatları, hayır kurumları ve danışma merkezlerinin ayrıntılarını listelenerek bir KUNDAKÇILIK KILAVUZU paylaşıyor:
The Times'ın haberine göre, gruptaki bir gönderi yalnızca iki saat içinde 125 binden fazla kişi tarafından görüldü.
Grupta yurt dışından gelen aşırı sağcı ajitatörler de yer alıyor; bunların arasında "Size katılmak için İngiltere'ye uçuyorum" sözü veren İspanyol bir faşist bile var. Türkiye'den Zafer Partisi trolleri de var mı aralarında acaba? Aslında "fikren" ve "fiziken" İngiliz ırkçı ve faşist grupların arasına çok yakışırlardı.
Avukatlara mesajlar yollanarak “Karar listesindesin” tehditleri yapılıyor. Baro Başkanı Nick Emmerson üyelerimizin güvenliğinden ciddi endişelerinin olduğunu açıkladı.
Her şey öyle korkunçtu ki ırkçı haydutlar geçen salı gecesi Kuzey İrlanda’nın başkenti Belfast'ta İngiliz Asyalılara ait dükkanların neredeyse tamamını ateşe verdiler.
Bu arada İngiltere’de SOSYAL MEDYA AĞLARINA VE SAHİPLERİNE YÖNELİK CİDDİ TEPKİLER var.
Kraliyet’in emniyet teşkilatı baş müfettişi olarak görev yapan Sir Thomas Winsor, suça teşvike tolerans gösteren sosyal medya şirketlerindeki “Üst düzey yöneticiler için cezai sorumluluk" istedi ve şu ilginç açıklamayı yaptı:
"Sosyal medya sahiplerinin bu altyapıyı idare etmeleri yalnızca ticari özgürlük meselesi değil. Suça teşvikin kendisi suçtur. Üst düzey yöneticilerin cezai sorumluluğu olması gerekir "
“LİSANS ALMAK ZORUNDALAR, YASALARA UYMAZLARSA KAPATILIRLAR”
Londra merkezli radyo istasyonu LBC’de hafta içi kahvaltı programının sunucusu ünlü Reporter Nick Ferrari ile konuşan Sir Thomas Winsor “Elon Musk'u, Zuckerberg’i, hatta Nick Clegg'i nasıl ele geçirmeyi düşünüyorsunuz?” diye sorulduğunda da bugün Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin Instagram’da, geçtiğimiz yıllarda YouTube, Twitter ve Wikipedia’da uyguladığı modeli dillendirdi.
"Büyük şirketlerin yöneticileri varsa ve bu şirketlerin suç işlediği düşünülüyorsa bakış açısı bellidir. İngiltere’de enerji, telekomünikasyon, su ve ulaşımda faaliyet göstermek için nasıl devletin düzenleyici otoritesinden lisans almaya ihtiyacınız varsa bu da farklı değil. Ama bu lisansı almak için ülkenin yasalarına, lisans koşullarına uyacaksınız. Eğer bu koşulları, yasal gereklilikleri ihlal ederseniz lisansınızı kaybedebilirsiniz”
Bu kadar açık işte.
Herkes önünde sonunda Türkiye’nin geldiği noktaya gelecek.
Sosyal medya kanalları ya bir kanalizasyon olmaktan çıkacak ya da üzerlerine beton dökülecek.