Sudan nereye gider?

Afrika’nın en büyük, en önemli, en kırılgan ve daha önce bölünmüş bir ülkesinden bahsediyoruz. Din, dil, kabile, etnik farklılıkların, sosyolojik ve ekonomik kırılganlıkların, eşgüdümle hareket edemeyen silahlı güçlerin farklı yaklaşım ve hesaplarının, ciddi yolsuzlukların, istismarların yaşandığı ve güveni etkilediği, dış müdahalelere karşı hassas ve zafiyetler üreten Nil havzasındaki bir ülke Sudan.

Sudan’ın, diğer tarafıyla istikrasızlık üreten, üretme potansiyeli olan ve Sudan’daki istikrarsızlıklardan derin şekilde etkilenen komşuları var. Yani Sudan sadece Sudan değil, bölgesel ve küresel jeopolitik değeri olan bir ülke. Yakın dönemde ilişki geliştirdiği Rusya-Wagner, Mısır ve ABD başta olmak üzere pek çok ülkenin Sudan’a ilgisi ve etkisi var.

En baştan Sudan’ın Beşir sonrası geliştirdiği angajmanların, bunun geliştirdiği rahatsızlıkların, denge bozulmalarının Sudan’ın yaşamakta olduğu çatışmalarda son derece önemli bir rolü olduğunu muhakeme edebiliriz.

Örneğin Rusya... Sudan’da sadece Wagner değil, askeri inisiyatifler dahil menfaatlerini geliştirme, limanlar, alanlar tutma peşinde. Benzer cümleleri Çin dâhil diğer bazı ülkeler için de kurmak mümkün. Peki başta ABD olmak üzere karşıtlık, rekabet üreten bloklar, ülkeler bundan memnun olabilir mi? Yerinde bir şey yapmadan kuzu kuzu oturabilir mi?

***

Bir köşe yazısında Sudan’ı anlamak ve anlatmak elbette çok mümkün değil, ama bugünü anlamak ve geleceği öngörmek adına bazı temel parametreleri ortaya koyabiliriz.  

Sudan yedi ülkeyle komşu. Bunlardan biri ülkesinde savaş uçağı filosu konuşlandırmış ve çatışmaların tam ortasında kalan Mısır. Öte tarafıyla ise Rönesans Hidroelektrik Barajı’nı inşa ederek, Nil nehrinin suyuna muhtaç Mısır’la derin sorunlar yaşayan Etiyopya var. Sudan’ı arada görüyoruz. Hatta Sudan’ın başkenti Hartum, Mavi Nil’le Beyaz Nil’in tam birleştiği yerde. O nedenle Sudan, su geçişi-paylaşımı adına son derece kritik bir role sahip.

Aynı zamanda Sudan, Mısır ve ABD’nin de dâhil olduğu bir denklemde Etiyopya'nın kuzeyinde faaliyet gösteren ve ayrılıkçılık üreten Tigray bölgesiyle de (milisleriyle) istikrarsız, düşük kontrollü sınır teması üreten bir ülke. Burada da etkiye ve etkilenmeye açık.

Öte tarafıyla bugün istikrarsızlık üreten Libya, sık sık darbe fotoğrafları gördüğümüz Çad ve savaşın parçaladığı Orta Afrika Cumhuriyeti’yle komşu. Devletlerin, bölgedeki aktörleri (silahlı güçleri, aşiretleri, dini ve mezhebi grupları) menfaatleri doğrultusunda kullandıklarını Libya iç savaşında da çok konuştuk.… Ağır silahlar dâhil elini kolunu sallayarak yapılan sınır geçişlerini, birbirlerinde paralı asker olarak kullanılan savaşçıları ve kendi öz saikleri, menfaatleriyle diğer ülkelerde çatışmalara, savaşlara bulaşanları...

Ha keza, kanlı bir savaş ve 2011’de yaşanan parçalanmayla birlikte oluşan enerji (petrol) zengini Güney Sudan ile arasındaki sınır da istikrarlı değil.

Bu temelde meseleye yaklaşınca ülke bütün coğrafya için risk ve potansiyel güç üretiyor veya çekiyor.

***

Bugün çatışan Burhan ve Dagalo, Ömer el-Beşir’in koltuğundan edilmesinde beraber hareket etmişlerdi ve Beşir sonrası devlete ait güç yapılanmasını beraber paylaşmışlardı. Şimdi birbirlerine düştüler. Bu birbirine düşme; güç mücadelesi, silahlı güçlerin birbirine entegrasyonuyla ilgili sorunlardan ve kendi iç uyumsuzluklarından kaynaklansa (veya kaynaklanıyor gözükse) bile Sudan’a çok ağır bir bedel ödetecek. Çünkü araya her zaman kaşınmaya neden olacak bir kan girdi. Şu safhada daha fazla kanın akmasını engellemek, yaranın ve düşmanlaşmanın derinleşmesini engelleyecek şekilce çaba göstermek bile büyük önem taşıyor.

Ki bu çatışmaların sadece iki farklı güç komutanının mücadelesinden çok daha ötede yapısal, demografik, teolojik sorunlardan, bölgesel ve küresel angajmanlardan ve dış yönlendirmelerden beslendiği çok açık.

Temel sorun da bu zaten…

***

Ordu, güvenlik, istihbarat ve polisin başkomutanı General Abdülfettah el-Burhan bağlı bu güçlerle, aslında o da Sudan’a özgü hafif silahlı paramiliter kamusal bir güç olan Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında yaşanan bu çatışmalar Sudan’ı yeni bir parçalanmaya götürür mü? 

General Burhan, devlet güçlerinin desteğine sahip olsa da HDK'nın Komutanı Hımidti (Muhammed Hamdan Dagalo), Dagalo aşireti başta olmak üzere ülkenin kırsalında egemen olan pek çok demografik gücün desteğini elinde tutuyor ve kamusal güçler içinde karşılıklı geçişler mevcut.

Çatışmalar durmaz kuvvetler içinde ortak irade ve bütünlük tesis edilemezse, ülke içinde bütünlüğü sarsıcı bölgesel gruplaşmalar olursa, ülke bir bölünmeye gidebilir. Çünkü güvenlik kuvvetleri içindeki bölünme ve karşıtlaşmalar, etnik, dil ve inanç temelli bölgeselleşmeler bir ülkenin bölünmesi adına en büyük riski ortaya koyar.

O yüzden başta Türkiye olmak üzere sorunu "Sudan bütünlüğü" üzerinden çözmeye yönelik çabalar büyük önem taşıyor.