Şule Çet davasında Adli Tıp'tan yeni rapor

Ankara'da bir plazanın 20'inci katından şüpheli bir şekilde düşerek yaşamını yitiren Şule Çet'in ölümüyle ilgili Adli Tıp'tan ikinci rapor da hazırlandı.

Raporda, Şule Çet'in intihar için risk etmeni olan yoğun bir ümitsizlik duygusu içinde olmadığı, sorun çözme becerisinin olduğu, yakın çevresi tarafından fark edilen ciddi intihar planının eşlik ettiği ağır bir depresif tablo içinde olmadığı belirtildi.

Davanın son duruşmasında, sanıklar Çağatay Aksu (34) ve Berk Akand'ın (33) avukatları daha önceki Adli Tıp raporunda cinsel istismar ve cinayetle ilgili bir kanıt bulunamadığını iddia etmişlerdi. Çet ailesinin avukatı Umur Yıldırım ise, özel üniversitelerde uzmanlar tarafından hazırlanan raporları mahkeme sunmuş, Çet’in, iki sanığın da cinsel istismarına uğradıktan sonra pencereden atıldığını iddia etmişti. Yıldırım, Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan ilk raporda birçok hususun göz ardı edildiğini, Çet’in boyun kısmında tespit edilen kırıkla ilgili raporda açıklayıcı bilgi yer almadığını, anal bölgede tükürük ve ısırık izleri tespit edildiğini, bunun da anal bölgeden cinsel istismarı kanıtladığını belirtmişti.

'OLAYI MAHKEME AYDINLATMALI'

Raporda, Çet'in ölümüyle ilgili kesin bir değerlendirme yapılmazken şu ifadeler kullanıldı:

"Yüksekten düşme nedeniyle oluşan ağır genel beden travmasına bağlı yaygın vücut kemik kırıkları ile birlikte iç organ harabiyeti yaşamış olabileceği ve yaygın yumuşak doku zedelenmesi sonucunda ölüm meydana gelmiş olabilir. Ancak tüm vücutta ağır genel beden travması bulguları olması nedeniyle düşme öncesi ayrıca travmaya maruz kalıp kalmadığı, düşme olayının kendi iradesiyle mi meydana geldiği, kazara mı oluştuğu, düşme olayının bir başkası ya da başkalarının etkisiyle mi meydana geldiği, düşme eylemi öncesinde kişinin boyna basıya bağlı mekanik asfiksi (solunum felci) sonucu ölümünün meydana gelip gelmediğinin mevcut verilerle tıbben bilinemediği, olayın adli tahkikatla aydınlatılmasının uygun olacağı oy birliğiyle ek mütalaa olunur."

'İNTİHAR ETTİĞİ YÖNÜNDE SOMUT BİR TIBBİ KANIT YOK'

Raporda Şule Çet’in olaydan önce psikolojik tedavi gördüğü, yaşadığı sorunlar nedeniyle intihar etiği yönündeki iddialar ile ilgili de şöyle denildi:

"Şule Çet'in ölümünden önceki dönemde, yakın çevresi tarafından fark edilen ciddi intihar planının eşlik ettiği aktif bir depresif tablo içinde olmadığı kanaati oluşmaktadır. Bir kişinin olaydan yaklaşık 1,5 yıl önce aldığı depresyon tanısından yola çıkarak olay anındaki ruhsal durumunu tahmin etmenin tıbben çok mümkün olmadığı bilinmektedir.

'Mirtazapin' isimli reçete ile satılan ilacı, bilgisi dışında almadıysa, son dönemdeki yazışmaları ve son dönemde ruhsal durumuna dair edinilen izlenimden yola çıkarak uyku problemleri için kullandığı düşünülebilir. Ancak buna dair resmi bir kayıt bulunmamaktadır. Yukarıda maddelerde vurgulanan tespit, yorum ve gerekçeler doğrultusunda, Şule Çet'in intihar için risk etmeni olan yoğun bir ümitsizlik duygusu içinde olmadığı ve sorun çözme becerisinin olduğu, yakın çevresi tarafından fark edilen ciddi intihar planının eşlik ettiği ağır bir depresif tablo içinde olmadığı, idrarında tespit edilen ilaç etken maddesinin kişinin intihar ettiğini gösteren somut bir tıbbi kanıt niteliğinde olmadığı görülmüştür" denildi.

Sonraki Haber