Transferde hareketli günler
Futbol severlerin en az şampiyonluk yarışı kadar heyecanla beklemede olduğu bir dönemden geçiyoruz. Her gün bir transfer haberi diğerini kovalıyor.
Galatasaray geçtiğimiz sezonu olağanüstü bir performansla şampiyon tamamladı. Transferde ise biraz ağır davranıyor. Dün açıklanan iki sponsorluk anlaşması Galatasaray’ın transfer süreci içinde oldukça iyi kaynaklar.
Bu transfer süreci aslında Galatasaray için çok önemli bir sınav. Çünkü sürdürülebilir başarı sağlanıp sağlanmadığını ilk kez göreceğiz. Bir yandan takıma yeni transferler gerekirken, diğer yandan potansiyel gidecek adayları tutmak veya gidenlerin yerine yenisini eklemek gerekecek.
Boey, Nelsson, Kerem hatta Toreira büyük takımların radarında. Bu isimleri tutmak kolay değil. Göndersen yerine benzer performansı yeni bir oyuncudan almak daha zor. Örneğin, Boey bir önceki sezon tam anlamıyla verim verememişken geçtiğimiz sezonun yıldızı oldu.
Yani genç bir oyuncu aldığınızda kendini bulması bir sezonu buluyor. Üstelik hâlâ sol bek ve forvet pozisyonları bomboş. Ancak ben İcardi konusunda Galatasaray’ın bir adım önde olduğunu düşünüyorum. Ailevi sebeplerle Suudi Arabistan tercihi aslında ikinci planda. Galatasaray için en önemli rakip, İtalyan basınına göre Mourinho'nun Roma’sı!
Fenerbahçe ise üç büyükler içinde yeni sezona en derli toplu hazırlanan takım gibi duruyor. Beğenelim, beğenmeyelim Ryan Kent ve Dzeko ilk 11’de olacak iki oyuncu ve hazırlık kampları başlamadan takıma katıldılar. İsmail Hoca da dümene geçti. Arda Güler’in gidişi takıma büyük kayıp olacak, buna şüphe yok. Ancak ben bir yıl kiralık oynamasında fayda görmüyorum. Bir yıl uzatmalı sevgililik gibi olur. Bu işten ne Arda ne Fenerbahçe fayda görür.
Fenerbahçe’den bahsetmişken 3 Temmuz 2011’i anmamak olmaz. Dün futbolda kumpasın yıl dönümüydü. Fenerbahçe’ye karşı yapılan aslında devletimize karşı yapılan operasyonlar zincirinin ilk halkasıydı. 3 Temmuz 2011 ile başlayan süreç, 7 Şubat 2012 Hakan Fidan’ın ifadeye çağrılma krizi, 17-25 Aralık operasyonları, Fenerbahçe takım otobüsünün kurşunlanması ve 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi'ne kadar gitmiştir.
3 Temmuz 2011 ve takım otobüsünün kurşunlanmasında Fenerbahçe’nin seçilmiş olması tesadüfen olan işler değil elbette. Bu iki olayın vahameti çok ağır olsa da Fenerbahçe gibi büyük bir camianın bu sorunların üstesinden geldiğini de kabul etmek gerekir. Allah dağına göre kar veriyor. Bu savaşlardan belki başka hiçbir camia ayağa kalkamazdı. Nitekim Fenerbahçe’nin duruşu, ülkemizin geleceğini de doğrudan etkiledi.
Beşiktaş’ta ise devre arasında yapılan nokta atışı transferlerden sonra acele edilmiyor. Sezonun ikinci yarısı Beşiktaş için adeta hazırlık kampı gibi oldu. Redmond kazanılırsa tekrardan büyük katkı sağlayacağı şüphesiz. İyi bir stoper ve iyi bir 6 numara ile Beşiktaş sessiz ve derinden en güçlü şampiyonluk adayı.