Türkiye Yüzyılı
29 Ekim 2023 Pazar günü Cumhuriyet Bayramı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yıl kutlamaları ülkemizin dört bir yanında, büyük bir bilinç ve gururla kutlandı. Caddeler, sokaklar, parklar, binalar her yer bayraklarla süslendi. Kutlamaların ana merkezi Anıtkabir ve İstanbul Boğazı oldu. Anıtkabir ve Dolmabahçe Sarayı 7’den 70’e vatandaşların ziyaretçi akınına uğradı. Cumhuriyet'in 100. yılı dolayısıyla Türk donanması, İstanbul Boğazı'nda 100 savaş gemisi ile tarihinin en büyük resmi geçidini gerçekleştirdi.
"Nizam Cumhuriyet" olarak ifade edilen düzenin alınmasının ardından gemiler, resmi geçit için İstanbul Boğazı'na girdi. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu'nun TCG Anadolu’dan sevk ve komuta ettiği boğaz geçişi öncesinde Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın akrobasi timleri Türk Yıldızları ve Solotürk gösteri yaptı. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve TSK komuta kademesi ile töreni takip eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ortaya çıkan muhteşem görüntüleri sosyal medya hesaplarından “Türkiye Yüzyılı” etiketiyle “şanla, şerefle, sevinçle” diyerek paylaştı.
Biz de ailecek donanma geçidini izlemek için Üsküdar sahiline indik. İnanılmaz bir kalabalık vardı. Yürümek ve sahile ulaşmak çok zordu. İnsanların yüzündeki muazzam coşkuyu ve heyecanı görünce, millet Cumhuriyetine sahip çıkıyor, işte bu milletin adı Türk milleti dedim. O anki hislerim ve duygularım tarifsiz…
Cumhuriyetimizin 100. yıl kutlamaları dünyaya olduğu gibi iç siyasete de çok önemli mesajlar verdi. Bu mesajları doğru okuyabilen siyaset kazançlı çıkar. Sözde hak arayışı, demokrasi ve özgürlük adı altında ayrıştırıcı, dışlayıcı dilden beslenen siyaset artık tarihe karışmıştır. Cumhuriyet ile bütünleşen Türk milleti; etnik, mezhepsel ve ideolojik kavgaları elinin tersiyle itmiş bölücü terör örgütü ve destekçileri kaybetmiştir.
Yanlışları ve doğrularıyla bir yüzyılı geride bıraktık. Geçmişle ilgili haklı haksız, yerli yersiz birçok değerlendirmelere, yorumlara muhatap olduk. Etrafımız ateş çemberi. Bugün bakıldığında İsrail zulmü altında günden güne eriyen, işgal edilen, soykırıma uğrayan bir Filistin değiliz. Suriye, Irak, Mısır, Afganistan gibi etnik ve mezhepsel ayrışmalara girip iç savaşın pençesinde parçalanıp bölünmedik. Rusya Ukrayna arasında yaşanan savaş ortamına girmedik. Üzerimize her an bomba düşer endişesi taşımıyoruz.
Düzenli ve güçlü ordusu ile bağımsız bir ülke olmanın verdiği özgüvenin ve sağladığı imkânların değeri bilinmeli. Sahip olduğumuz bu kazanımlar Selçuklu’dan Osmanlı’ya, Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne tevarüs eden devlet aklının, devlet tecrübesinin neticesidir. Bu medeniyet mirasını ileriye taşıyacak olan bizleriz…
Zor bir coğrafyada yaşıyoruz, bölgesel ve küresel etkimizi arttıracak reformlara ihtiyacımız var. Zaaflarımıza yenik düşer, potansiyelimizi ve enerjimizi boşa harcayıp, yakılan fitne ateşine kapılırsak, geride bıraktığımız 100 yılın hatalarından ders çıkarmaz seviyesiz, hamasi söylemlere, sonu gelmeyen kısır tartışmaları aynı şekilde sürdürürsek önümüzdeki 100 yılımızı heba ederiz.
Bu yüz yılda, maruz kalınan sorunlara köklü ve kalıcı çözümler getirerek eğitim, üretim, ekonomik ve sosyal kalkınma ile “Türkiye Yüzyılı” vizyonunu hayata geçirip “daha adil bir dünya” için etkili güç olmayı hedeflemeliyiz.
Gazze’de yaşanan insanlık dramı dünyanın gündeminde. İsrail, Gazze’de terör estiriyor. ABD, AB bu vahşeti durdurmak yerine İsrail’in gerçekleştirdiği soykırıma destek veriyor. Arap ülkeleri başını kuma gömmüş bekliyor. Gazze’de ölü sayısı sekiz bini aştı, ölenlerin çoğu çocuk, kadın ve yaşlı. Yaralıların sayısı yirmi binin üzerinde. İsrail devlet olma vasfını tamamen kaybetti.
Türkiye’nin bu konulardaki hassasiyeti biliniyor. Türkiye her zaman zulmün karşısında, mazlumun yanında yer almıştır. Türkiye bütün dünyaya insanlık ve adalet çağrısı yapıyor. Batı’nın ikiyüzlülüğü ve acımasızlığı yeniden gün yüzüne çıktı.
Tarihi bir eşikten geçiyoruz. Dünya yeniden şekilleniyor. Türkiye’nin adımlarını çok doğru ve dikkatli atma sorumluluğu var…