Türkiye'de neler olacak?

Seçimler bitti, peki “emeller" bitti mi?

Her şahsın emeli/hedefi olduğu gibi ülkelerin de emelleri var.

Türkiye özellikle son 20 yıldır “hedefleri" olan bir ülke!

Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron tekmil-i birden tam üç mesaj atarak, “Türkiye ile yeni dönemde çalışmak istiyoruz” dese de arka plandaki rekabet unutulmamalı!

Afrika’nın neredeyse her ülkesinde “Fransızca konuşan” Afrikalılar var!

Türkiye'nin kıtada 2002’de 12 olan büyükelçilik sayısı şu anda 44’e yükselmiş vaziyette!

Doğu Akdeniz, Suriye, Mısır, Libya ve İsrail denklemi “Hakan Fidan” dönemiyle birlikte Türkiye lehine genişlemeye devam edecek.

Türk dünyası ve Zengezur Geçidi’nin tarihin akışını değiştirecek gücü var.

Rusya-Ukrayna ile Çin bloğunu şu anda Türkiye ile senkronize şekilde yürüyor.

Balkanlar’da etki alanı genişleyen bir Türkiye var!

Tüm bunlar “ekonomiden bağımsız” olamaz.

Ekonomik verilerde “döviz yükselişi” gözle görülür seviyede gerçekleşti.

Dün görüştüğüm önemli sanayi ihracatçıları; “Merkez Bankası ile diğer bankalar arasında kur farkı oluştu. Özel bankalar kendi bağımsız kurlarını sanayicilere dayatıyor. Bunun düzelmesi lazım” dediler.

Asgari ücrette “ara zam" döngüsünün de kırılması ve yerine oturması gerekiyor.

Fahiş fiyatlarla ilgili denetimler “rasyonel bir zemine” oturmak zorunda!

Bunlar vatandaşı etkileyen mikro ekonomik sahaya yansıyan mevzular!

Türkiye “devlet olarak" büyürken vatandaş-işveren büyümesi de eş zamanlı gerçekleşirse “emellere” daha hızlı ulaşılabilir.

“Devletlerin emelleri" dedik!

Sizce ABD Başkanı Biden ve dostları “emellerinden" büsbütün vazgeçti mi?

Hayır, herkesin hedefi olduğu yerde duruyor.

Recep Tayyip Erdoğan dünya çapındaki küresel kompradorların hâlâ en büyük rakibi; çünkü Erdoğan 200 yıllık döngüyü ve makus talihi kırabilecek tek dünya lideri!

Türkiye’yi “daha zor” bir dönem bekliyor; ancak bu zorluklar ülkemizin millî atılımlarını ve toplumsal refahı artıracak hamleleri de getirecektir.

Satrancı doğru oynamak ve dünyayı doğru okumak elzemdir.

Darbeciler, vesayetçiler her zaman bir kenarda bekler ve zayıf düşme vaktinizi kollar!

Zayıf düşmeyeceksiniz!

Millet kararını verdi ve “mücadele ederek güçlenme" yolunu seçerek “Yaparsa Erdoğan yapar" dedi.

Yeni Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplumun çeşitli sosyolojik tabanlarında memnuniyetle karşılanmış görünüyor.

Şimdi bu ivmeyi “genişlemiş ve güçlenmiş politikalarla” artırma vakti!

Ekonomi ve dış politika “öncelikli alanlar" olarak görünse de tüm bakanlık birimleri kendi içinde önemli! Birinin hatası yahut yavaş hareket etmesi tüm bünyeye etki edebilir.

Türkiye’nin en acil ihtiyaçlarından birisi de yeni bir muhalefet tarzı!

Özellikle Cumhuriyet Halk Partisi kendisini yenilemek zorunda!

HDP'nin de “terörün gölgesinden” kurtarılması lazım!

Dikkat ederseniz “kurtulması lazım” demiyorum; “kurtarılması lazım” diyorum!

Çünkü HDP siyasetinin yöneticileri PKK'ya karşı söylemler geliştiremiyor.

PKK'yı tamamen bitirerek bu mevzunun siyasetten sökülüp atılması yine mevcut hükümetin elinde!

SON SÖZ: Türkiye’deki yeni muhalefet anlayışını 2023-2028 döneminde yine Başkan Erdoğan inşa edebilir. Yoksa hiç kimsenin değişmeye niyeti yok!