Türkiye'de resmen 15 gün sonrasına ertelendi. İngiltere'den düşüp bize gelecek

Ülkemizde ocak ayının ikinci haftası beklenen soğuk havaların bir türlü etkisini göstermemesi, kar bekleyen vatandaşlarımızda da büyük üzüntüye neden oldu. Ancak güvenilir meteorolojik kaynaklar kış aylarının hala bitmediğini dile getiriyor. Meteoroloji uzmanı Mehmet Eren sosyal medya hesabından önümüzdeki sürece ilişkin çok önemli bir bilgi paylaşımında bulundu. Eren yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verdi: Twitter'da giderek yayılan bir matem havası var. "Kış bitmiş, kar gelmiyor, kuraklık başlıyor" gibi yorumlar, kış severlerin ve kar tutkunu bireylerin sosyal medyada hayal kırıklığı içinde paylaşımlar yapmasına neden oluyor. Peki, bu genel karamsarlığın kaynağı nedir? Sebebi aslında oldukça basit: Etkileşim peşinde koşan bireyler ya da sosyal medya platformları üzerinden gelir elde etmeye çalışan gruplar, gerçeği yansıtmayan beklentiler yaratıyor. "Kar geliyor", "Bu sefer kesin kar yağışı var", "10 gün içinde büyük soğuk dalgası geliyor" gibi ilgi çekici ve sansasyonel başlıklarla, takipçilerini sürekli bir umut döngüsüne sokuyorlar. Ancak bu vaatler gerçekleşmediğinde, özellikle GFS gibi 300lü saatler sonrası modellerde 850 hPa seviyesinde -10 derece ya da altındaki soğuk hava dalgalarının görünmemesiyle birlikte, bir hayal kırıklığı şuanda yaşanılan matem havası ortaya çıkıyor. "DAHA AZ YAĞIŞLI BİR SENE OLACAĞI GÖRÜLÜYORDU" Aslında bu hayal kırıklığı, ekim ayının sonlarından itibaren sistematik olarak inşa edilen bir beklenti zincirinin sonucudur. Gerçekçi olmayan tahminlerle kışın erken geleceği ya da kar yağışlarının sık olacağı fikri yayıldı. Ancak ocak ayının başında bu tahminlerin gerçekleşmediği görüldüğünde, insanlar doğal olarak büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Bu durum, meteorolojik gerçeklerle örtüşmeyen hayallerin satılmasından kaynaklanıyor. Benim bu yıl için kış tahminlerime bakıldığında, genel beklentinin yüksek basınç hakimiyetinde ve daha az yağışlı bir sistem olduğu açıkça ifade edilmişti. Kuraklık riskine dikkat çekmiş, ancak uygun koşullar oluşursa bir veya iki sağlam soğuk hava dalgasının olabileceğini belirtmiştim. Bu tahminler, Kasım ve Aralık aylarında Azor yüksek basıncının aktif olduğu ve kıta Avrupası'na dalmaya oldukça müsait bir yapıda hareket ettiğini gösteriyor. Nitekim bu dönemde soğuk hava dalgalarının gelmesi beklenmediği gibi, mevcut sistemler de kısa süreli etkiler gösterdi. Şu an için benzer bir yüksek basınç etkisi söz konusu. Örneğin, cumartesi günü etkili olan yağışlı sistemden sonra 11 Ocak’a kadar yeni bir yağış beklenmiyor. "İNGİLTERE ÇEVRESİNDE GENİŞLEMEZSE SOĞUKLAR BİZE GELECEK" Bu yılın kış karakteristiği tam olarak budur: Yüksek basınç etkisi altında daha az yağışlı sistemler. Ancak bu, tamamen soğuk hava dalgalarından mahrum kalacağımız anlamına gelmiyor. Eğer mevcut yüksek basınç sistemi, İngiltere ve İskandinavya çevresinde hizalanır ve genişlemezse, bu durum Türkiye'ye soğuk hava sistemlerinin inme olasılığını artırabilir. Örneğin, aşağıdaki twittimde 10 Ocak civarında görünen bir soğuk hava dalgası tahmini vardı emare demiştim ama olmadı, şu an için 15 gün sonrasına ötelenmiş durumda aynı gibi yine emare var yine değişebilir takip ediyorum . Ancak bu tür modeller sürekli değişkenlik gösterebilir. Kar anlamında pozitif te negatif te. Unutulmaması gereken bir diğer konu da, kışların artık eskisi gibi olmadığı gerçeğidir. Copernicus ECMWF verileri, her yıl sıcaklık ortalamalarının artığını, denizlerin daha fazla ısındığını ve buz örtüsünün azaldığını açıkça ortaya koyuyor. Küresel ısınma artık reddedilemez ve göz ardı edilemez bir boyutta. Bu, sadece meteorolojik sistemleri değil, genel olarak iklimimizi de ciddi şekilde etkiliyor. Sonuç olarak, sosyal medyada yayılan hayal kırıklığının temelinde, gerçek dışı beklentilerle yaratılan bir umut ve ardından gelen bir gerçekle yüzleşme süreci yatmaktadır. Daha dengeli ve bilimsel bir yaklaşım benimsenerek, meteorolojik tahminlerin gerçekçi sınırlar içinde değerlendirilmesi önemlidir. Küresel ısınma ve iklim değişikliğiyle birlikte, kışların dinamiklerinin değiştiğini kabul etmek ve bu doğrultuda hazırlıklı olmak, uzun vadede daha doğru bir bakış açısı sağlayacaktır.