Ülkemin çocukları adına binlerce teşekkürler
Önce yıllardır yaşanan mağduriyetleri nihayet görüp, kamuoyunun bu konudaki tepkisini anlayarak geç de olsa bu yasanın çıkarılması için talimat veren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a, sonra da bu yasanın çıkarılması için canla başla çalışan ekibe ve onun başındaki iki isme; Meclis AK Parti Grup Başkanı ve Sivas Milletvekili Abdullah Güler ile AK Parti Grup Başkan Vekili ve Manisa Milletvekili Bahadır Yenişehirlioğlu’na içten teşekkürler. Tabii yasa tasarısını oluşturan Meclis Komisyonundaki AK Partili ve MHP’li tüm üyelerle, yasaya oy veren tüm milletvekillerine de.
Her gün korkuyla evlerinden çıkan, çıktığında yolunu değiştiren, karşılaştığında ne yapacağını bilemeyen çocuklar, yetişkinler ve yaşlılar için, köpek saldırısına uğrayan, yaralanan ve sakat kalan, kuduz aşısı vurulup psikolojik travma geçiren her gün 1200’den fazla (Yılda 438 bin) insan için bu teşekkürler.
CHP’ye sözüm yok doğalarının gereğini yapıyorlar ama oy vermeyen, özellikle de yerel seçimler öncesi “Tüm sokak köpeklerini toplatacağım ve ölümlere son vereceğim” diye propaganda yapıp oy toplayan Yeniden Refah Partisi ve onun Genel Başkanı Fatih Erbakan’a da yazıklar olsun…
Neyse…
Çocuklarımızın geleceği, yaşam hakları ve hayatta kalmalarının sağlanması gerektiği böylece garanti altına alınmış oldu.
Allah korusun, barınaklar kuruluncaya ve 2028 yılında bu süreç nihayetleninceye kadar korkarım yine pek çok ölüm olacak. Vatandaşlarımız başıboş sokak köpeklerinin saldırısına uğramaya devam edecek. Ben dâhil herkes bu tehdit altında ne yazık ki. Bu yüzden tüm belediyelerin bir an önce harekete geçmesi gerek.
Peki, belediyeler hemen sorumluluklarının gereğini yerine getirecekler mi?
Mecburlar.
Daha önce eleştirmiştim, barınaklar için verilen son tarih olan 31 Aralık 2028 çok geç diye. Bunu sordum. Aslında yeni yasaya göre tüm BELEDİYELER ilk bütçe gerçekleştirmelerinde barınak için parayı ayıracak ve barınakları kurup köpekleri toplamaya başlayacaklar.
Kısaca 31 Aralık 2028 tarihi, artık tüm barınakların kurulmuş ve sokaklarda köpeklerin kalmamış olacağı tarih.
BİR UYARI; KISIRLAŞTIRMA MI VAZEKTOMİ Mİ?
Ne diyeceksiniz şimdi bu.
Açıkça söyleyeyim. Kısırlaştırma adı altında kullanılan bir yöntem.
Yasaya karşı çıkanlardan siyasetçi kılıklı bir şirret, geçen gün konuşuyor “Tunahan Yılmaz adlı çocuk Keçiören-Balgat sınırında köpekler tarafından yaralanmış. Peki suç kimin? O köpekleri kısırlaştırmayan belediyeler değil mi?” diyordu.
Köpekperestlerin en önemli “argümanı” bu.
Köpekleri kısırlaştırmadığınız için oluyor bunlar!
Fakat bilim insanlarını ısrarla “Kısırlaştırılan köpeklerin hormon kaybından dolayı saldırganlıkları yüzde 30 azalır ama korku duygusu buna bağlı olarak arttığı için de tam tersine daha da saldırganlaşırlar.” diyerek saldırganlığın devam ettiğinin altını çiziyorlar.
Vazektomi’yi anlatmadan önce KISIRLAŞTIRMA nedir ona bakalım.
Kısırlaştırma erkek köpekte testislerin, dişi köpekte de rahmin tamamen alınmasıdır.
GERÇEK KISIRLAŞTIRMA budur.
Ama bunun yerine alternatif bazı yöntemlerle hayvanların azgın dönemlerini, hormonal ataklarını önlemeyen, çiftleşmelerini engellemeyen VAZEKTOMİ ya da TÜP LİGASYONU gibi yöntemler kullanıyorlar.
VAZEKTOMİ erkek hayvanda cinsel işlevin sürdürülmesine olanak sağlayan bir operasyon. Yani erkeklik hormonları olan androjenlerin salgılanması devam ettiği için, çiftleşme isteği mevcut kalır. Bu yöntemle sadece sperm akışını sağlayan kordon alt ve üst uçlarından bağlanır. Ama bu yöntemin GERİ DÖNÜŞÜ vardır.
TÜP LİGASYONU ise erkek hayvanlarda yapılan vazektominin dişi versiyonu. Yani dişi köpeğin rahmi alınmaz, tüpleri bağlanır.
HÜKÜMETE ÖNERİ, YÖNETMELİKTE BU DURUMA ÖNLEM ALIN…
Şimdi yasaya uygun yönetmelikler de yayınlanacak malum. Benim hükümete ve ilgili bakanlığa önerim, kısırlaştırma’nın sadece ve sadece testislerin ve rahmin alınarak yapılması gerektiğinin hükme bağlanması olmalıdır. Ancak böylece saldırganlık ihtimalinin azalmasında küçük de olsa bir payı olabilir.
Önümüzde en az iki üç yıl var ve bu türden uygulamalara mani olmak gerekir. Zira kendilerini hayvansever olarak niteleyen patolojik vakalar “Köpeklerin de cinsel yaşamları var, onları engelleme hakkımız yok” diyebiliyorlar.
KÜPELER GERÇEK Mİ?
Bu arada önceki gün duyduklarım beni dehşete düşürdü.
Pek çok insan bilindiği üzere gördüğü köpeğin saldırıp saldırmayacağını anlamak için kulaklarına bakıyor. KÜPE var mı yok mu diye. Yukarıda da anlattım, küpe kısırlaştırılan köpeklerin kulaklarına takılıyor. Küpe varsa insanlar biraz olsun rahatlıyor ama bakıyorsun küpeli köpek de saldırıyor.
Bunun nedenlerinden biri kısırlaştırmanın saldırganlığı engellemediği ama İŞİN ASLI o takılan KÜPENİN SAHTE olduğu gerçeği.
Evet, doğru okudunuz. Meğer bu hastalıklı kişiler, internetten edindikleri küpeleri anlaşmalı oldukları veterinerlere taktırıp onların üremelerinin önünü açıyorlarmış.
Bu kadarı da fazla geldi hakikaten.
ÜLKEYE 20 YIL KAYBETTİRENLER
Çıkarılan yasa hakkıyla uygulandığı takdirde umarım bu sorun da ortadan kalkacak, daha korkusuz ve sağlıklı bir ülkede yaşama şansımız olacak.
Ne yazık ki bir avuç kendini bilmez sapkın köpekperestin ve mama üreticilerinin etkisi altına aldığı milletvekilleri yüzünden 2004 yılında çıkarılan 5199 sayılı Yasa yüzünden bu ülke 20 yıl kaybetti.
Köpeklerin öldürdüğü insanların, onların ailelerinin vebali bu yasanın çıkarılmasına öncülük eden eski AK Parti Tekirdağ Milletvekili Mustafa Yel başta olmak üzere tüm AK Partili ve CHP’li üyelerin boynunda.
Ama artık 5199 sayılı yasa garabetinin çıkarılmasında etkin olan güçler ilk kez kaybetti. MASAK raporuna göre 500 milyar lirayı bulan mama piyasası ve sektörü ile onların “hayvansever” adı altında para toplayan soytarıları kaybetti. Hayvansever dernekleri adı altında faaliyet gösteren çıkar grupları kaybetti.
Bundan sonra insanlık kazanacak. Hayvanlar da kazanacak. Karınları doyurulacak ve bakılacaklar.