Üniversitelerden nokta atışı
YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ı, Marmara Üniversitesi Rektörü olduğu dönemden beri takip ederim. Üniversiteye önemli katkıları olmuştu.
Geçtiğimiz günlerde de Marmara Üniversitesi’nin Maltepe’deki yeni kampüsünde bir araya geldik ve iki saati aşkın sohbet ettik.
Sohbetimizdeki notları aktaracağım ama önce size Marmara Üniversitesi’nin Maltepe’deki yeni kampüsünden söz edeyim. “Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi” adı verilen yerleşke gerçekten muazzam olmuş.
100 bin metrekarenin üzerinde bir alana inşa edilen kampüsün, mühendislik ve teknoloji fakültelerinin bulunduğu henüz birinci etabı bitmiş. İkinci etabın 2024 yılının temmuz ayında bitirilmesi planlanıyor.
Tıp, diş hekimliği, sağlık bilimleri fakülteleri ve bağlı enstitüler halihazırda hizmet veriyor. Ayrıca sadece engellilere hizmet verecek bir diş hastanesinin inşaatı da sürüyor.
Kampüsün içinde 5 bin öğrencinin barınabileceği bir de yurt yapılıyor.
Gerçekten bayıldım. Görünce bana hak vereceksiniz.
YÖK Başkan’ı ile ayrıca üniversitelerimizin durumunu da konuştuk. Prof. Dr. Özvar, Türk üniversitelerinin dünya sıralamasında son yıllarda atağa kalktığını gururla anlattı:
“Üniversitelerimiz dünya sıralamasında yükselirken, endeksli yayın sayıları da son yıllarda önemli ölçüde arttı. Scopus verilerine göre, 2002 yılında Türkiye adresli uluslararası yayın sayısı 12 bin 743 ve dünyadaki payı yüzde 1,23 iken; 2022’de yayın sayısı 72 bine ve dünyadaki payı da yüzde 1,84'e çıktı. Böylece Türkiye, bilimsel doküman üretiminde dünya genelinde 2002 yılında 22'nci sıradayken 2022'de 17'nci sıraya yükseldi.
Incites verilerine göre ise Türkiye'nin 2002 yılındaki uluslararası yayın sayısı 10 bin 828 iken bu sayı 2022'de 66 bin 516'ya çıktı.”
Sohbetimiz sırasında bana en çarpıcı gelen konu ise özellikle Anadolu’daki üniversitelerin uzmanlık alanlarında yaptığı çalışmalar.
YÖK, “Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Programı” geliştirerek Anadolu’daki üniversiteleri, bölgesel konularda uzmanlaşmaya yönlendirmiş. Ortaya çıkan sonuç gerçekten alkışlanır.
Örneğin Kafkas Üniversitesi, YÖK’ün yönlendirmesiyle hayvancılık konusunda büyük atılım yapmış. Öyle ki civar ülkelerdeki üniversiteler de yardım istemeye başlamış.
Kafkas Üniversitesi, nesli tükenmekte olan Kars ve Ardahan yöresindeki yerli Zavot sığırını tüp bebek yöntemiyle tekrar çoğaltmaya başlamış. Zavot ırkı hem et hem de süt üretimi açısından çok önemli bir ırk.
Düşünsenize, Anadolu’daki bir üniversite bu çalışması ile bölge halkına nasıl umut oluyor.
Sadece Kafkas Üniversitesi değil.
Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi de yine YÖK’ün desteğiyle çay konusunda dünya çapında bilimsel çalışmalar yapıyor.
Bingöl Üniversitesi de “bal üretimi” konusunda çok önemli çalışmalar yapıyor.
Bölgede ilk kez bir bal havzası oluşturulmuş. Üretilen bal için coğrafi işaret alınmış, AB’ye patent başvuruları da resmen yapılmış.
Sadece bunlar değil. YÖK’ün yönlendirmesiyle Yozgat, Isparta ve birçok Anadolu şehrinde üniversiteler, özellikle tarım ve hayvancılık konusunda dünya çapında çalışmalar yapıyor.
YÖK Türkiye’de her zaman tartışma konusu. Çünkü bana göre de 12 Eylül darbesinin en önemli simge kurumlarından biri. Kurum olarak YÖK’e karşı negatif duygumu, üniversiteyi 80’li yıllarda okumuş biri olarak silebilmem mümkün değil. Bu ayrıca tartışılır.
Fakat doğru organizasyon ve yönlendirme yapılınca, ortaya da alkışlanacak sonuçlar çıkıyor.
Bu yüzden YÖK Başkanı Erol Özvar’ın bu çalışmaları hem desteği hem de alkışı hak ediyor.