Vatandaş: Türkiye’nin başından Erdoğan’ı, onların başından Kılıçdaroğlu’nu...!
Çağan Irmak’ın yönetmenliğini yaptığı, 2005 yapımı “Babam ve Oğlum” filmini izleyenler hatırlar. “Sadık” ölmüştür. Geriye oğlu “Deniz” kalmıştır ve artık o dedesine emanettir. Deniz bir müddet içine kapanır, kimseyle konuşmaz. Babaannesi Nuran dramatik vaka karşısında; “Oğlumun ölümüne mi yanayım, yoksa torunuma mı yanayım, bilemedim” der.
Son zamanlarda yaşadığımız süreç bana bu sahneyi yeniden hatırlattı.
Bir yanda vefat eden canlarımız ve olanca hızıyla kaldırılan enkazlarımız, diğer yanda seçimler ve ülkenin kaderi var.
Son birkaç günde Kahramanmaraş, Elbistan, Adıyaman, Gölbaşı, Elâzığ, Battalgazi, Malatya, Gaziantep ve Nurdağı’na gittim.
Elbistanlı Mehmet Ağabey beni tanıdı, yanıma geldi. “Hacı Bey” dedi; “Abim ve akrabalarım vefat etti, evimiz kullanılamaz durumda… Koordinasyon eksikleri vardı, ama deprem sabahı devlet görevlileri buradaydı, yiyecek-içecek daha ilk gün adeta akıp geldi. Şu anda eksiğimiz yok, konteynerdeyiz; ama bir an önce evlerimize geçmeyi de istiyoruz. Evlerimizi yine devletimiz yapacak, eminiz” dedi.
Malatya merkezde bir ablamız enkazı gösterdi; “Benim evim üçüncü kattaydı. Bürokratların ve yetkililerin bir sürü hatası var” diyerek saydı da saydı. Hiç kesmedim, sonuna dek dinledim. Son cümlesi şu oldu: “Ama biz Reis’ten vazgeçmeyiz.”
Kahramanmaraş konteyner kentteyim. Mahir Ünal da yanımda ve bir ablamız; “İki evim yıkıldı. Eminim Cumhurbaşkanımız bu evleri yapıp teslim edecek” dedi. Videosu da var. Ablamızın kaldığı konteyneri de gezdik.
Anlatacak çok hayatlar var.
Gaziantep’teki bir amcamızın şu sözüne dikkat edin: “Rabbim Türkiye’nin başından Erdoğan’ı, onların başından Kılıçdaroğlu’nu eksik etmesin.”
Deprem bölgelerinde hükümet yetkililerinden başka kimse neredeyse yok! Aslında bunu yazmak bile bana “ayıp” geliyor. Yahu kim varsa var; önemli olan vatandaşın yarasının sarılması! Fakat muhalefet öyle bir seçim propagandası yapıyor ki deprem bölgesinde gördüğümüz bu bakış açılarını da yazmak zorunda kalıyoruz.
“ÇADIR KENTLER KALKIYOR”
Bölgede çadır kentler yavaş yavaş kaldırılıyor. Vali Bey; "Nurdağı’nda çadırı olmayan yok, konteynere geçme oranı yüzde 22’ye ulaştı" dedi. Gördüğüm kadarıyla çadır kentlerden konteyner kentlere geçiş hızlanmış. Bir yıl sonra da herkes evine kavuşacak inşallah…
Bölgede birçok isimle bire bir görüşüp bilgiler aldım.
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Hamza Dağ ve Mehmet Özhaseki, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal, TOKİ Başkanı Ömer Bulut, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör, Elbistan Belediye Başkanı Mehmet Gürbüz ve koordinasyon valilerimizle görüştük. Milleti ayağa kaldırma yolunda Allah kolaylıklar versin.
“HAKİKATEN ENKAZIN YÜZDE 96’SI 1999 ÖNCESİ”
Toplam acil ağır ve yıkık bina sayısı 291 bin 295, bağımsız bölüm sayısı 856 bin 342 olmuş.
Tamamen enkaz haline gelen bina sayısı 30 bin 629 olarak belirlenmiş.
Enkaz haline gelenlerin yüzde 96,5’i eski yönetmeliğe göre yapılan, yani 1999 öncesi binalardan oluşuyor.
Amaç rakamları yarıştırmak değil, lakin bu gerçeği bilmek elzemdir.
“ONLARA GÖRE KÜRT: PKK’LI OLMALI”
Onlara göre Kürt'ün PKK'lı olması lazım, o vakit makbul ve özgürlükçü olur; ama ezilmeye devam eder!
Onlara göre Kürt Müslümansa teröristtir ve özgür olmamalıdır!
Selam olsun Müslüman Kürt kardeşlerime!
Onlar askerini de polisini de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni de sever!
Ah bir de şu ikiyüzlü müptezeller! "HDP meşru bir siyasi partidir" sözünün arkasına sığınıp PKK'ya olan desteğini görmezden geldiler. Kan dökücü PKK'ya göz yumdular. Kürtleri HDP'ye mahkûm etmek istediler.
Bu milletin üzerinden elinizi çekin! Biz milletçe problemlerimizi kendimiz çözeriz, çözüyoruz.
“TEK CÜMLE, DEVÂSA ORGANİZASYON”
Ajanslara bir haber düştü: Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, "Bugün itibarıyla 10 ilimizden 242 bin 904 öğrencimizin istedikleri illere nakil işlemini gerçekleştirdik" dedi.
Sadece bir cümle...!
Sizce bu devletimizin gücünü gösteren bir cümle değil mi?
“2023 SEÇİMLERİ”
Cumhur İttifakı'nda şaşırtan yükseliş, Başkan Erdoğan'ın hamleleri!
Bu kadarını beklemiyordum.
Seçim zor olacak, bu kesin ve net!
Ancak Cumhur İttifakı'nın kararsız seçmenini bizzat CHP ve İyi Parti'nin toparlayıp bir araya getireceğini tahmin bile edemezdim.
CHP-İyi Parti içerisindeki kararsızlar ise haklı olarak partilerinden biraz daha uzaklaştılar.
Unutmayın; şu anda Başkan Erdoğan'ın ustalık dönemi!
Türkiye siyasetini ondan daha iyi bilen hiç kimse yok!
Millet İttifakı seçim zaferi havasına girip Saadet ve CHP önünde miting yapınca herkes AK Parti ve MHP'nin hamlesini bekledi!
Hamle geldi: Konutları bir yıl içinde tamamlayacağız!
Bu söz, depremden etkilenen veya etkilenmeyen tüm vatandaşlara güven veriyor.
İnsanlar yıkılan evlerini Recep Tayyip Erdoğan'ın yaparak kendilerine teslim edeceğine yürekten inanıyorlar! Bölgede CHP ve İyi Partili olduklarını belirten ve bizzat görüştüğüm seçmenler bile “Yapamazlar” demiyor.
Recep Tayyip Erdoğan'ın 21 yıldır iktidarda kalmasının sırrı bu güven!
“İYİ PARTİ YÖNETİMİ ÖFKELİ”
Genel Başkanlarına ve kendi iradelerine CHP tarafından yapılan dayatmadan hoşnut değiller!
Bazı İyi Partililer aksi yönde söylemler geliştirip "Sıkıntı yok" dese de vaziyet bu şekilde!
Kısa vadede coşku görünümü var, bir süre sonra yerini sorulara bırakacak!
“CHP GENEL MERKEZİ”
“Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ın oyları Kılıçdaroğlu'ndan fazla” deniyordu.
“CHP ve İyi Parti seçmeni onları istiyor” deniyordu.
Sonuç: CHP Genel Merkezi kimi istiyorsa o oldu!
Soru şu: Bu durumu gerçekten CHP Genel Merkezi mi istedi?
SON SÖZ: Yazının başında belirttiğim gibi; depremden etkilenen insanımıza mı yanalım yoksa siyasetin dibine vuran muhalefetin durumuna mı? Büyük Şairimiz Necip Fazıl Kısakürek’in Sakarya Şiiri’nde dediği gibi muhakkak ayağa kalkacağız! Bu arada Necip Fazıl’ı tanımayanlar varmış. Onu tanımayan milleti de tanıyamaz!