Yanı başımızdaki Türk yurdu; Güney Azerbaycan

Bugün size İran’da yer alan Güney Azerbaycan’dan ve Güney Azerbaycan Türklerinin yaşadıklarından bahsedeceğim.

Güney Azerbaycan neresidir?

Güney Azerbaycan, İran'ın kuzeybatısında yer alan tarihi bölgedir ve İran siyasal coğrafyasının bir parçasıdır. Ancak İran’da bu isimde bir idari birim bulunmamaktadır.

Tarihi süreç içerisinde siyasi bir coğrafyanın adı olarak tanımlanan Güney Azerbaycan, coğrafi olarak Azerbaycan Cumhuriyeti ve Türkiye sınırından başlayarak yaklaşık 250,000 km2’lik yüzölçümü ile İran’ın merkezine kadar uzanmaktadır. 

Kuzeyde Aras Nehri, güneyde Hamse, doğuda Gilan ve Hazar Denizi, batıda Türkiye ve Irak ile çevirili olan bölge, günümüzde İran’ın Doğu Azerbaycan, Batı Azerbaycan ve Erdebil  eyaletlerini kapsamaktadır.

Ayrıca Asya ve Avrupa arasında bir köprü görevi gören Hazar Denizi, Güney Azerbaycan'ın değerli bir geçiş noktası olarak hizmet vermektedir.

Güney Azerbaycan'ın petrol, doğal gaz ve diğer kaynakları, İran'ın güç ve nüfuzunu pekiştirirken, bölgede Türk halkının ekonomik gelişimi için yeterli adımlar atılmamaktadır.

Güney Azerbaycan Türkleri ve birçok farklı veri ve rakam analiz edildiğinde İran’da yaşayan Türklerin 40 milyondan fazla olduğu düşünülmektedir. Türk nüfusunun 30 milyondan fazlası da Güney Azerbaycan’da yaşamaktadır.

Sayıca 40 milyonu aşan nüfusları ve kültürel zenginlikleri ile Türkler İran'daki en büyük etnik gruplarının başında gelmektedir.

İran’da yaşayan Türkler İran'ın siyasal, sosyal ve ekonomik değişimlerinde önemli bir rol oynamışlardır.

İran’ın 1925 yılına kadar Büyük Selçuklu, Safevi, Kaçar, Afşar, Kızılbaş, Türkmen ve Azerbaycan Türkleri devletleri ve hanedanları tarafından yönetilmiş olduğunu hatırlatalım.

Bu bakımdan İran’ın yakın zamana kadar tarihsel ve etnik açıdan bir Türk devleti olduğunu söylemek de yanlış olmayacaktır.

Ancak son yüzyıl içinde Fars milliyetçiliği ve İslamcılık gibi faktörler, tüm İran’da yaşayan Türklerin ve özellikle de Güney Azerbaycan Türklerinin konumunu etkilemiştir.

Şimdi Kuzey-Güney Azerbaycan bölünmesinin nasıl gerçekleştiğini kısaca anlatalım…

Her zamanki gibi…yine aynı şekilde…

TÜRK’Ü TÜRK’E KIRDIRAN RUSLAR

Kafkas dağlarından Hazar Denizi'ne uzanan topraklarda yüzyıllardır hüküm süren İran'daki Kaçar Türk Devleti, Rusya'nın Karadeniz ve Hazar Denizi'ne açılan kapısını kapatıyordu. Ruslar ise bu duruma bir son vermek için Kaçar Hanedanlığı ile 1804-1812 yılları arasında mücadeleye girdi.

Ne acıdır ki Ruslar bu savaşta Bakü'yü ele geçirmiş ve bunu da Kazak ve Kalmık Türklerinden oluşan birliklerle sağlamışlardır…

Yani Ruslar Türk’ü Türk’e kırdırmıştır.

Savaş sonunda Fath Ali Şah, 1813 Gülistan Anlaşması'nı imzaladı.

Gülistan Anlaşması ile Bakü, Karabağ, Gence, Kuba, Şeki, Şirvan ve Lenkeran Hanlıkları Rusya'ya bırakıldı. Rusya, Hazar Denizi'nde donanma bulundurma hakkını elde etti.

 

1826-1828 yılları arasında meydana gelen ikinci Rus-Kaçar savaşının neticesinde ise Türkmençay Antlaşması imzalanmış ve bu antlaşma bölgenin siyasi ve askeri yapısını değiştirerek bugün ki koşulları oluşturmuştur.

Türklerin Güney Kafkasya'daki nüfuzu önemli ölçüde azalmış, Azerbaycan toprakları da işte bu anlaşma ile bölünmüştür.

Özetle İran-Rusya arasında imzalanan Gülistan (1813) ve Türkmençay (1828) Anlaşmaları Azerbaycan topraklarını bölmüş, Güney Azerbaycan bölgesi İran’ın kuzey batısında kalmıştır.

Bu anlaşmalar sadece coğrafyayı değil Azerbaycan halkını da bölmüştür. Bu dönemden itibaren sınırın İran tarafında kalan halk, Güney Azerbaycan Türkleri olarak anılmaktadır.

RUSLARIN TÜRKLERİN KADİM VATANI KAFKASYA’YA SAPLADIĞI HANÇER: ERMENİSTAN

Türkmençay Antlaşması ile birlikte Ruslar, günümüzde İran ve Rusya sınırları içerisinde yaşayan Ermenileri örgütleyerek bunları kadim Türk toprağı ve Hanlığı olan Revan (Erivan) bölgesine yerleştirmiş ve Türklerin kadim vatanı Kafkasya’ya bir hançer saplamışlardır…

1925 yılında İran’da Kaçar Türk Hanedanlığı devrilmesi ve Kuzey Azerbaycan’ın tamamen önce Çarlık ardından SSCB rejiminin hâkimiyetine girmesiyle birlikte Kafkasya’dan Pakistan’a kadar uzanan alandaki Türklük için karanlık bir dönem başlamıştı.

1945’de İran Fars rejimi Güney Azerbaycan’a saldırarak Azerbaycan milli hükümetini devirip Güney Azerbaycan’ı işgal etmiştir.

O tarihten günümüze kadar İran Fars rejimi, milyonlarca Azerbaycan Türküne karşı asimilasyon çalışmaları ve kültürel baskılama politikalarını uygulayarak, ülke nüfusunun yarısını oluşturmalarına rağmen Türk dilinde yazıp okumayı yasaklayarak ve Türkçe kitapları yakarak Türkiye’nin doğu sınırındaki milyonlarca Azerbaycan Türkünü Farslaştırmaya çalışmıştır.

Azerbaycan Türkleri başta olmak üzere bölgede yaşayan Türkler kuzeyde SSCB’nin, güneyde ise İran’daki Şah rejiminin baskı ve zulmüne maruz kalmıştır.

1934’de İran’da Fars kültürünü egemen kılma amacıyla Türkçe ağıt yakmanın dahi yasaklandığı süreçler yaşanmıştır…

Güney Azerbaycan Türkleri, 1979 yılında İran Devrimi'ni gerçekleştiren öncülerden olmalarına rağmen yeni kurulan rejimde en çok baskılanan ve asimilasyona zorlanan etnik grup olmuştur.

Rıza Şah döneminde yurtlarından sürülen, Türkçe konuşmaları yasaklanan, asimile edilen, yönetime alınmayan ve fakirleştirilen Türkler için kara günler 1979 sonrasında da maalesef ağırlaşarak devam etmiştir.

1980-1988 yılları arasındaki İran-Irak Savaşı’nda Türkler İran saflarında önemli roller üstlenmiş, cephelerde savaşmışlar, İran’ın birlik ve bütünlüğüne hizmet etmişlerdir.

 Ama yine de yaptıkları mücadele ve fedakârlıklar İran yönetimi tarafından karşılık bulmamış ve Türkler yine kaybeden olmuşlardır…

HEDEF TÜRKLER OLUNCA BİRBİRİNE DÜŞMAN OLANLAR BİLE AYNI SAFTA BİRLEŞTİLER

1989 yılında SSCB’nin yıkılmaya başlamasıyla Moskova’nın desteğini alan Ermeniler Dağlık Karabağ’ı ele geçirmek için büyük bir Türk soykırımına giriştiler…

Ermeniler bu soykırımla Dağlık Karabağ’ı işgal ettiler…

Ancak Dağlık Karabağ işgali hem Kuzey hem de Güney Azerbaycan’da Türklük şuurunun daha da gelişmesine neden oldu…

Bu uyanış İran yönetiminde Türklere karşı olan rahatsızlığı daha da artırdı…

Bir İslam Cumhuriyeti olan İran çok yaman bir çelişki içerisinde büyük çoğunluğu kendisiyle aynı din hatta mezhepte olan Azerbaycan Türkleri yerine Hristiyan Ermenistan’a güçlü destek vermiştir...

Çok enteresandır ki, İran’ın en büyük hasmı olan ABD, ABD’nin en büyük hasmı olan Rusya da Türkler karşısında Ermenilere destek vermişler, işgali ve çağın soykırımını açıkça desteklemişlerdir…

Yani mesele Türk düşmanlığı olunca birbirlerine kadim düşmanlar bile Türklere karşı bir araya gelmişlerdi…

İşte ABD, Rusya, Fransa, İngiltere, İran Türklere karşı aynı safta birleşmişlerdi yine…

''İran'la Ermenistan bir millet, iki devlettir''

İran yönetiminin Türk düşmanlığı öyle bir hal almıştır ki; 2015 yılında Ermeni Apostolik Kilisesi'nin davetlisi olarak Erivan’a giden Dünya Ehlibeyt Kongresi'nin Genel Sekreteri İranlı Ayetullah Muhammet Hasan Aktari  ''İran'la Ermenistan bir millet, iki devlettir'' diyecek kadar ileri gitmiş ve Türkiye ve Azerbaycan’a hadsiz bir gönderme de bulunmuştur.

ZENGEZUR KORİDORUNUN AÇILMASINA KARŞI ÇIKAN İRAN

İran Azerbaycan'ın güneyindeki Zengezur Koridoru'nun açılmasını da:

- Kuzey ve Güney Azerbaycan irtibatını sağlayacağı,

- Azerbaycan’ın konumunu güçlendireceği

- Bütün Türk dünyasını da birbirine bağlayacağı endişesi ile istemiyor...

TÜRKLERİN İRAN'DAKİ ZORLU YAŞAMI

İşte İran yönetiminin bu paranoya çerçevesinde Türk dünyası karşıtlığı nedeniyle Güney Azerbaycan Türkleri Çok ciddi bir baskı altındadır.

Bana iletilen bilgiler İran’da yaşayan Türklerin adeta bir açık hava hapishanesinde yaşadıkları intibaını oluşturuyor…

Herkes Filistin derken yanı başımızda İran’da ve Yunanistan’da baskı altında yaşayan soydaşlarımıza yeterli ilgi ve hassasiyeti göstermememiz beni gerçekten çok üzüyor…

İRAN’DA YAŞAYAN TÜRKLER NASIL BASKI GÖRÜYOR DERSENİZ, BANA İLETİLDİĞİ KADARIYLA KISACA SÖYLEYEYİM…

- Türkçe konuşmaları kısıtlanıyor…

- Türkçe isimler kullanmaları yasaklanıyor…

- İş ve eğitim konusunda fırsat eşitlikleri doğrudan ya da dolaylı olarak engelleniyor…

- Türk kültürüne ve kökenine sahip çıkan her toplumsal, kültürel ve siyasi oluşum susturuluyor...

- Temel insan hakları ihlallerine maruz kalıyor…

- Toprak ve mülkiyet hakları konusunda da ciddi sıkıntılar yaşıyorlar…

- Topraklarına el konuluyor ve bölgedeki Fars kökenli nüfusa veriliyor...

Bunların yanında:

- Hem Farsların Pehlevi rejimi hem de bugünkü İslam Cumhuriyeti Güney Azerbaycan’ın ekonomisini ve ekosistemini çökerterek Güney Azerbaycan’ı fakirleştirmeye çalıştığı,

-  Türkiye ve Güney Azerbaycan'ın sınırındaki Türk şehirlerine Kürt kökenlileri yerleştirerek etnik yapıyı değiştirme siyaseti güttüğü,

- Böylelikle Türkiye ve Güney Azerbaycan'ın arasına bir Kürt seddi oluşturmaya çalıştığı söylenmektedir.

Ama tüm bu zorluklara rağmen, Türkler inatla varlıklarını ve kültürlerini koruyor ve geliştiriyorlar…

Güney Azerbaycan Türklerinin demokratik ve kültürel hak talepleri, bu talepleri için ortaya koydukları mücadele gerçekten tarihi önemdedir.

Dil, kültür, kimlik, demokratik talepler bağlamında Güney Azerbaycan Türklerinin 20. yüzyılın ilk yarısından itibaren ortaya koydukları mücadele takdire şayandır ama bu mücadelede maalesef yalnız bırakılmışlardır.

Aslında İran’daki Azerbaycan Türkleri kendilerini İranlı olarak ifade etmekte, tarih boyunca İran’ı muhafaza ettiklerini belirtmektedir; ama buna rağmen temel hak taleplerine karşılık bulamamışlardır. Güney Azerbaycan Türklerinin, İranlı kimliğine karşı ayrılıkçı bir tehdit olmadıkları, öncelikle kültürel değerler ve demokratik beklentileri için mücadelelerini sürdürdükleri İran ve tüm dünya tarafından bilinmelidir.

İRAN’IN ENDİŞELERİ YERSİZDİR VE BASKILARI GERİ TEPMEKTEDİR

İran’daki Azerbaycan Türkleri azınlık statüsünde görülemeyecek kadar kalabalık bir nüfusa sahiptir… Dünyada Türkiye’den sonra en fazla Türk nüfusu barındıran ülke İran’dır...

Güney Azerbaycan Türklerin de İran’a bağlılık ve İranlı olmak konusunda bir ayrılıkları olmadığı, İran-Irak Savaşı sırasında ülkelerini korumak için mücadele ettikleri görülmüştür.

İran’da yaşayan Türklerin sadece temel hak talepleri vardır. Sahip oldukları Türk kimliğini ise korumak ve sürdürmek istemektedirler.

Sovyetler Birliği’nin dağılması bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kurulması ve medya imkânlarının da gelişmesiyle Türklük bilincinin ve Türk milliyetçiliğinin İran’daki Azerbaycan Türkleri arasında yükseldiği görülmektedir.

Bu milli hislerin yükselmesinin bir diğer sebebi İran’da yıllardır devam eden hak taleplerine karşılık bulunamaması ve buna karşılık artan kontrol ve baskıdır.

İRAN’DA YAŞAYAN TÜRKLERİN AMACI İRAN ANAYASASININ KENDİLERİNE TANIDIĞI KÜLTÜREL HAKLARI ELDE ETMEKTİR

Azerbaycan Türkleri varlıklarının İran’ın bütünlüğü için bir tehdit olmadığını ve taleplerini ayrılıkçı bir amaçla yapmadıklarını 2000’li yıllardan itibaren açıkça ifade etmektedir.

Esasen İran Yönetiminin Türklerin anayasadan kaynaklanan hak taleplerine olumlu cevap vermesi ülke birlik bütünlüğüne ve karşılıklı güven zeminine katkı sunacaktır.

İran’ın bu konuda Türkiye ve Azerbaycan Cumhuriyeti’nden endişe duymasına yer de, gerek de yoktur.

İran yönetimi İran’da yaşayan tüm Türklere güvenmelidir.

Aksi takdirde kendini İranlı hisseden kitleler İran devletinden uzaklaşır, uzaklaşıyor...

Bizler de İran’da yaşayan Türklerin gördükleri baskılar ve talepleri gerek medya aracılığı ve gerekse diplomatik çabalar ile uluslararası alanda gündeme getirmeli, bu konularda kurulan sivil toplum kuruluşlarına destek vermeliyiz diye düşünüyorum.

Azerbaycan ve Türkiye tarafından İran hükümetiyle bu konu özelinde diyaloglar kurulmasında büyük fayda vardır.

Sırt sırta omuz omuza mücadeleye devam!