Yaşamamız kimin insafında?
Rastgele yaşıyoruz... Bugün kimin insafındayım bilmiyorum. Ömrümün geri kalanı yanımdan geçen adamın canının sıkkın olmamasına, o gün karısıyla kavga etmemiş olmasına, uyuşturucu parasını bugün de denkleştirebilmiş olmasına ya da en iyi ihtimalle antideprasanlarını düzgün kullanmasına bağlı.
Sadece o da değil. Altından geçtiğim inşaatın usulüne uygun yapılıyor olmasına, yanından geçtiğim çukurun belediye tarafından kapatılmış olmasına, önüme çıkan aracın şoförünün ehliyetli ve alkolsuz olmasına da bağlı yaşamım... Yağmurda su birikintisinden geçerken iski ve bedaşın kollektif ihmali sonucu akıma kapılıp ölmeyeceğimi bilmiyorum. Evimi yapan müteahidin helal süt emmiş olup olmadığını deprem günü anlayacağım.
İnanılır gibi değil ama neredeyse kırk yıldır yaşıyorum. Öldürmeyen Allah öldürmüyor demek ki... Biz mucizelere kolay kolay inanmazdık. Bizi bu düzen inandırdı yaşıyor olmamızın mucize oluşuna...
Sokakta oynarken her günün akşamında birinin evinden toplardı annem bizi. Azize teyzede mercimek çorbası içer, Aysel teyzenin kırlentlerinde zıplardık. Zehra teyze helva kavurunca koşar sıraya girerdik. Celal amca koşede görünce çığlık çığlığa köşe kapmaca başlardı. Köşede beni kıstırınca koluma yapışır ısırıp saat yapardı. Ne ağlardım, ne de annem rahatsız olurdu.
Dayımla aynı yatakta uyurduk. Mehmet amca motoruna bindirir gezdirirdi. Neşe içinde saçlarımı rüzgarda savururdum. Çocuktum ben. Beni bir mahalle büyüttü. Ben bir mahallenin evladıyım.
Biz şimdi bu aşağılık düzende nasıl çocuk yetiştireceğiz? Kime güvenecek, çocuğumuzu kime teslim edeceğiz? Bir çocuğu büyütmek için bir köy gerekli derler... Şimdilerde bir çocuğu "öldürmek" için bir köy suç ortaklığı yapıyor. Birinin yasını tutarken bir diğeri başlıyor. Biri için ağlayıp dua ederken öteki kayboluyor.
Kızıma kimse yaklaşamıyor. En yakınının kucağına oturması bile yasak. Bir çocuğun en çok ihtiyacı olan "güven" yasaklı kelime artık.
Biz artık kime güvenelim? Biz bu çocukları nasıl yetiştirelim? Aklı başında birinden tavsiye beklerken o na bile güvenemeyeceğimi biliyorum.
Bir kuş yuvası yaptırsam da yavrumu oracıkda saklasam arada suyunu yemeğini versem diyorum. Öyle bir ihtimalde evi basılıp gazetelerde beş sutuna "vicdansız anne" diye haber yapılacağımı da biliyorum.
Bilemiyorum dostlar bilemiyorum...Ben insanlık işlerinden hiç anlamıyorum. Geçtim iyi anne olma sevdasından, bu devirde evladımı hayatta tutabilmeyi en büyük başarı sayıyorum.
Şimdi takkem önümde evladım sırtımda, mayınlı araziye basmadan seke seke bir gayret bitişe ulaşmaya çalışıyorum. Bir yudum su vermeyip anca eleştiren itfaiyenin(!) de hortumunu Allaha havale ediyorum.