Yatılı okulları unutmayalım

1998 yılının Ekim ayında, öğretmen olarak atandığım okulun adını ilk kez duyuyordum: Yatılı İlköğretim Bölge Okulu, kısaca YİBO. “Yatılı”, yani eski deyişle “leyli meccani.” Bu okulda, çoğunluğu erkek olmak üzere 600 öğrenci vardı; kızlar da azımsanamayacak kadar çoktu. Yemekhaneleri, koğuşları ve derslikleriyle kendi içinde bir dünya gibiydi. Ama bu dünya, çocuk yüreklerin taşıyabileceğinden çok daha ağır duygular barındırıyordu. Hasret, özlem, yoksunluk…

Cuma günleri evi yakın olan öğrenciler sevinçle memleketlerine giderken, hafta sonu geride sadece bir avuç çocuk kalırdı. Onların gözlerindeki mahzun bekleyiş, hepimizi derinden etkilerdi. İçlerinden biri vardı, sürmeli gözlü Cihan… Bir kış günü, iki arkadaşıyla birlikte evlerine gitmek için okuldan kaçtılar. Soğuk hava, o küçücük bedenleri sardı ve onları sonsuz bir uykuya çekti. O gün, biz sadece üç çocuğumuzu değil, onların hayallerini, umutlarını ve yarım kalmış hikâyelerini de kaybettik. Cihan ve arkadaşları yaşasaydı, şimdi 32 yaşında yetişkin bireyler olacaklardı. Belki birer öğretmen, mühendis, belki de kendi çocuklarına hikâyeler anlatan ebeveynler… Ama şimdi onlar sadece, annelerinin ve benim yüreğimde hiç silinmeyen birer hüzünlü hatıra oldular.

Yatılı okul zor iştir. Hasretin, özlemin, yalnızlığın ta kendisidir. Çocukların gülüşlerine karışmış bir hüzün, ellerine sinmiş bir ayrılık kokusudur. Ve bu duyguları, kısa bir süre önce gerçekleştirdiğim iki günlük Bitlis ziyaretimde bir kez daha derinden hissettim. Değerli dostum Rıdvan Bektaş ile birlikte, 75. Yıl İMKB Abidin İnan Gaydalı Kız Yatılı Bölge Ortaokulu’nu ziyaret ettik. Oradaki kız öğrencilerimizi gördük. Onların öğrenmek, büyümek, hayata tutunmak için gösterdiği çabayı hayranlıkla izledik. Gözlerindeki ışık ve hayalleri yüreğimize işledi. Onlara hediyelerimizi takdim ederken, yalnızca bir şey söyledik: “Siz yeter ki okuyun, yeter ki çalışın…”

Peki bunun için ne yapıyoruz? Daha iyi bir gelecek hayal eden bu çocuklar için ne kadar çabalıyoruz? Onların eğitimine, yaşamına dokunmak için daha fazla ne yapabiliriz? Bu soruları kendimize daha sık sormamız, cevabını bulduğumuzda harekete geçmemiz gerek. Çünkü her çocuk bir umuttur ve bu umutların, karanlık bir kış gecesinde donup kaybolmasına bir daha asla izin vermemeliyiz.

Hüsamettin Aydın Özgürlük Günü

Değerli dostum Mirkan Aydın’ın kıymetli babası, Nesibe Aydın Okulları Onursal Başkanı merhum Hüsamettin Aydın’ın anısına düzenlenen “Hüsamettin Aydın Özgürlük Günü” etkinlikleri kapsamında, geçtiğimiz haftalarda “Eğitimde Yapay Zeka ve Dijitalleşme” başlıklı bir panelde moderatörlük yapma onurunu yaşadım. 2020 yılından bu yana geleneksel hale gelen bu anlamlı etkinlik, eğitim ve teknolojiye dair ufuk açıcı bir tartışma platformu sunuyor. Panelimizi, Sabancı Öğretmenevinin samimi atmosferinde gerçekleştirdik ve önemli bir konu üzerinde fikir alışverişinde bulunduk: “Yapay zeka işlerimizi elimizden alacak mı?” ve “Yapay zeka eğitimin sonunu mu getiriyor?”

Bu sorulara yanıt ararken birbirinden değerli katılımcılarımızın görüşlerini dinledik. Yetkin Gençler (YetGen) Kurucusu Prof. Dr. Erhan Erkut, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Bozkurt, Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Asım Egemen Yılmaz ve Nesibe Aydın Gaziantep Okulları Kurucusu Dr. Bilal Ulusoy, yapay zekanın eğitimdeki etkilerini hem teorik hem de pratik açıdan ele aldılar.

Genel olarak katılımcılarımız, yapay zekanın doğru kullanıldığı takdirde bir tehdit olmaktan çok, fırsatlar sunduğunu vurguladılar. “Yapay zeka, gerek temel eğitimde gerek yükseköğretimde bilginin ölçülmesi ve büyük verinin analizinde büyük kolaylık sağlayabilir. Gelecek 10 yıl içerisinde bireysel öğrenme yolculuğunda yapay zekanın başrol oynayacağını söyleyebiliriz,” diyerek bu yeni teknolojinin eğitimde dönüşüm yaratacak potansiyeline dikkat çektiler.

Panelde en anlamlı anlardan biri, eğitimci Nesibe Aydın hocamızın yaptığı duygusal konuşmaydı. Hüsamettin Aydın’ın eğitime olan tutkusunu, gençlerin iyi bir eğitimle modern çağa ayak uydurabilmesi için gösterdiği özveriyi bizlerle paylaştı. Onu anarken düzenledikleri törenlerin de yine eğitim odaklı olması, Hüsamettin Bey’in vizyonunun ne kadar sağlam temellere dayandığını bir kez daha gösterdi. Nesibe Aydın hocamızın sözleri, hepimizi hem duygulandırdı hem de bu alandaki sorumluluğumuzu hatırlattı.

Etkinlikte konuşma yapan Nesibe Aydın Okulları Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mirkan Aydın ise yapay zekanın dünyada sadece teknolojiyi değil, eğitimi de köklü bir şekilde değiştirdiğine vurgu yaptı. “Eğitim dünyası da bu değişimden nasibini aldı ve almaya devam edecek,” diyerek yeni dünyaya uyum sağlamanın önemini dile getirdi.

Bu panel, sadece yapay zeka ve dijitalleşmenin eğitimdeki rolünü tartışmakla kalmadı, aynı zamanda merhum Hüsamettin Aydın’ın eğitim adına bıraktığı güçlü mirası bir kez daha hatırlamamıza vesile oldu. Eğitimde yapay zeka gibi yeniliklerin etkisini konuşurken, temel hedefimizin her zaman gençlere en iyi imkanları sunmak olduğunu aklımızda tutmalıyız. Onun bu vizyonunu yaşatmak için hep birlikte daha çok çalışmamız gerektiğine inanıyorum.