Zaman ders alma ve karanlığı aydınlığa çevirme zamanıdır

Maalesef 06 Şubat 2023 ilki sabaha karşı diğeri öğle saatlerinde 7,7 ve 7,6 şiddetinde Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri merkezli iki ayrı deprem meydana gelmiştir.

Bu depremlerin etki alanının büyüklüğünün yüzölçümü temelinde modellemesi yapılmış ve etki alanının neredeyse Almanya büyüklüğüne ulaştığı hesaplanmış.

Hatırlarsanız 30 Ekim 2020’de İzmir depreminde 17 bina yıkılmıştı. Neredeyse tüm Türkiye seferber olmasına rağmen arama kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmaları günlerce sürmüştü.

Bu depremde ise yaklaşık 10 bin binanın yıkılmış olduğu, depremden doğrudan etkilenen kişi sayısının ise 13,5 milyon olduğu söylenmektedir!

Şu an yaşadığımız deprem felaketinin büyüklüğü daha nasıl tarif edilebilir?

Böylesi büyük bir felaket dünyada görülmedi!

Böylesi büyük çaplı afetlerde iktidar-muhalefet ayrımı olmaksızın, devletimizin etrafında kenetlenmesi gereklidir. Zaman bu felaketten siyasi nemalanma zamanı değildir!

Devlet ve Millet hepimizindir!

TSK YETKİSİ DÂHİLİNDE ELİNDEN GELENİ YAPMIŞ VE YAPMAKTADIR

Ancak eski bir TSK mensubu Amiral olarak TSK’ya haksız eleştiriler yapıldığını okuyor, duyuyorum. Özellikle bir denizci olarak Türk Deniz Kuvvetleri’ne yönelik popülist amaçlarla yapıldığı aşikâr tavsiye kılığındaki eleştirileri de kızgınlık ve şaşkınlıkla izliyorum.

Her daim devletinin ve halkının hizmetinde olan TSK’nın bu konudaki davranış modelini kısaca anlatayım.

Böylesi afet ve acil durumlarda yönergelerinde detayları yazıldığı üzere TSK:

- Derhal Afet ve Acil Durum tedbirlerini alır.

- Önce kendi birliklerinin durumunu kontrol eder; can kaybı, yaralı, kayıp personeli ile hasar tespit çalışmaları yapar.

- Ülkenin bu tür olaylarda savunma zafiyeti olmaması için derhal birliklerin emniyetini sağlayarak, oluşmuş hasarları onarmaya ve personelini bütünlemeye çalışır.

- Başta bünyesinde bu tip görevler için oluşturduğu İnsani Yardım Tugayları olmak üzere tüm birliklerinin ihtiyaç duyulabilecek insani yardım ve tahliye görevi hazırlıklarını yapar.

- AFAD Başkanlığı koordinesinde yürütülen arama, kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmalarına emredildiğinde destek olmak üzere kendi personelinin ve malzemesinin yanı sıra sağlık personeli, sağlık malzemesi, iş makineleri ve gıda dâhil diğer malzemeleri ilgili kurumlardan talep ve temin eder.

TSK her seviyedeki birliklerini böyle durumlara sürekli hazır halde tutmak üzere yıl içinde DEPREM dâhil Afet ve Acil Durumda müdahale ve yardımların benzetimi ve eğitiminin yapıldığı Deprem ve Afetlerde Yardım (DAFYAR) tatbikatları icra eder.

TÜRK DENİZ KUVVETLERİ GEMİLERİ EN HIZLI ŞEKİLDE YARDIM VE TAHLİYE İÇİN HAZIR HALE GELMİŞTİR

Şimdi gelelim Türk Deniz Kuvvetleri özelinde sözde tavsiye niteliğinde yapılan eleştirilere.

Bazıları Deniz Kuvvetleri’nin işleyişini ve gemilerin harekâta hazır olma prosedürlerini bilmeden ya da bilmesine rağmen kasten "Neden gemiler bir saat içinde kalkmadı" diyor!

Herhalde sanıyorlar ki gemiler tüm personeli ve arama kurtarma malzemesi ile birlikte depremlere müdahale için hazır halde bekliyor!

Bu tip kişiler dediğim gibi, bırakın Türkiye’yi, dünyadaki deniz kuvvetleri işleyişini ya bilmiyorlar ya da biliyor ama kasten böyle konuşuyorlar.

Zira gemilerimiz mesai saatleri dışında 1/4 personeli ile limanda bekler.

Genel olarak harekâta hazır olma süresi barış zamanında asgari dört saattir.

Bu deprem pazar gününü pazartesi gününe bağlayan sabaha karşı olmuştur.

Anlaşıldığı üzere personel derhal evlerinden gemilerine çağrılmış, arama, kurtarma, enkaz kaldırma malzemeleri, sağlık personeli ve sağlık malzemeleri, yardım malzemeleri ve benzerleri ilgili kurumlardan talep ve temin edilmiştir.

 Tabiatıyla tüm bunlar birkaç saat içinde temin edilemez.

Ancak mümkün olduğunca hızlı temin edilmiş ve depremin üzerinden 24 saat geçmeden Foça’da konuşlu TCG SANCAKTAR ve TCG BAYRAKTAR başta olmak üzere amfibi ve diğer tip gemiler ana üslerinden İskenderun’a intikale geçmişlerdir...

TCG İSKENDERUN SAATLER İÇİNDE MERSİN’DEN İSKENDERUN’A İNTİKALE GEÇMİŞTİR

Ayrıca Türk Deniz Kuvvetleri depremin üzerinden saatler geçmeden Mersin’de bulunan yaklaşık bin 500 (acil durumlarda 3 bin) kişi kapasiteli TCG İSKENDERUN personel nakliye gemisini de derhal İskenderun’a göndermiş ve yaralıların Mersin’e naklini sağlamaya başlamıştır.

Yani Türk Deniz Kuvvetleri kurumsal aklı ve yapısının başkalarının aklına ihtiyacı yoktur. Zaten gerekeni herkesten önce düşünür ve yaparlar, düşünmüş ve yapmıştır.

Şimdi sosyal medyadan falan sözde tavsiyede bulunanlar görgüsüz ve ölçüsüzce “İşte ben tavsiyede bulundum da hatırlattım da yaptılar” diyebilir, hatta demiş olabilirler.

 Ama durum hiç de öyle değildir.

Anlattığım üzere Türk Deniz Kuvvetleri depremin ilk anından itibaren bunları zaten eğitimi ve kurumsal yapısı gereği planlamış ve icra etmiştir.

YAPILMIŞ YANLIŞLAR, ALINACAK DERSLER VARDIR

Ancak bu depremden alınacak önemli dersler elbette vardır, bazıları:

1- Yanlış imarın affı olmaz! Affı olursa işte böyle ağır sonuçları olur.

2- Böyle durumlarda TSK’nın zaman geçirmeksizin arama kurtarma faaliyetlerine katılımını ve asayişi temininde görevlendirilmesini mümkün kılabilen EMASYA ("Emniyet-Asayiş-Yardımlaşma") Protokolünün kaldırılması yanlış olmuştur.

3- TSK’nın her mekân, zaman ve şartta görev yapan ihtisas sahibi askeri hekim ve sağlık personelini barındıran Askeri Hastanelerin kaldırılması yanlıştır. Eğer askeri hastaneler olmuş olsaydı Türk Deniz Kuvvetleri gemileri ilaç dâhil tüm sağlık malzemelerini ve sağlık personelini kendi bünyesinden derhal tahsis eder, Sağlık Bakanlığı’ndan talep etmek ve zaman kaybı yaşamak zorunda kalmazdı.

4- Dünyanın en büyük ordularından birinin yani TSK’nın sahra hastanesi kurma kabiliyetinin budanması yanlıştır. Eğer bu imkân ve kabiliyet personeli ve malzemesi ile TSK bünyesinde olsaydı İsrail’in sahra hastanesine muhtaç olmazdık.

5- Belki de artık Hastane Gemisine sahip olma zamanı gelmiştir…

ZAMAN KARANLIĞI AYDINLIĞA ÇEVİRME ZAMANIDIR

Ama şartlar ne olursa olsa, zaman birlik ve beraberlik içinde karanlığı aydınlığa çevirmek zamanıdır.

Gün birlik olma zamanıdır!

Tekstil ülkesi Türkiye’de bu soğukta deprem bölgesinde üşüyen kimse kalmamalıdır! Tüm tekstil fabrika ve mağazalarını çok acil bağış yapmaya ve ürünlerini deprem bölgesine göndermek için organize olmaya çağırıyorum!

Bu kampanyaya gıda, branda, çadır, sağlık ve medikal malzeme üreticilerinin de dahil olmasını, telekomünikasyon şirketlerinin de bölgeye en az bir ay boyunca tümü ile ücretsiz iletişim sağlamasını diliyorum.

Yardım etmeyenlerin, üstelik durumu fırsata çevirmek isteyenlerin, bu ülkede bu milletin üzerinden para kazanmaya bundan sonra hakkı olmamalıdır.

ZAMAN UYANIK OLMA ZAMANIDIR

Böyle ortamların Türkiye düşmanlarına fırsatlar sunabileceğini unutmamak lazımdır.

Çakallar puslu havayı sever.

Türkiye’de arama kurtarma ve yardım faaliyetlerinde aksaklıklar, ihmaller var deyip iç karışıklık çıkartmak isteyenler olabilir.

Halkımızın ve devletimizin birlik ve beraberlik içinde herhangi bir kargaşa, karışıklık ve kaosa uyanık olması, mahal vermemesi son derece önemlidir.

Hatay, Kahramanmaraş, Malatya, Gaziantep, Kilis, Diyarbakır gibi illerini kapsayan bu depremin yaratabileceği asayiş, güvenlik ve sosyal riskleri iyi değerlendirmeli ve analiz etmeliyiz.

Özellikle Kilis, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş gibi illerimizde sığınmacı kampları bulunduğu gibi sığınmacı mahalleleri de bulunmaktadır.

Bu hassas durum hem toplumsal psikolojik yapı hem de güvenlik boyutları açısından dikkatli değerlendirilmek durumundadır.

Yani zaman, aynı zamanda uyanık olma zamanıdır.

Allah Türk Milletini ve Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza dek korusun!

Depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Türk Milletinin başı sağ olsun.