Artık tüketimden gelen gücümüzü kullanalım

Bütün piyasanın beklediği ve net 22.104 TL olarak açıklanan asgari ücret kimseyi tatmin etmedi.

Her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Halkımızı enflasyona ezdirmedik” açıklaması yapsa da, hükümete yakın olduğu bilinen isimler bile tepkisini dile getirmekten geri durmadı.

Birçok kişi de, “Tamam düşük ama Reis son anda devreye girer ve artış yapar” dedi ama onlar da hayal kırıklığına uğradı.

Başta Türk-İş olmak üzere sendikalar isyanda.

CHP de açıklanan rakama tepki gösterdi. Ancak sokakta konuştuğum birçok kişi CHP muhalefetini  yetersiz buluyor.

Türkiye’de muhalefetin yeterliliği elbette tartışılır fakat her kriz anında iktidardan daha çok muhalefetin eleştirilmesi de herhalde Türkiye’ye özgü bir durum. Garip yani…

Belki de 23. yılına giren AK Parti iktidarının en büyük başarısı budur.

CHP lideri asgari ücret tepkisini Marksist bir söylemle gösterdi: “İşçi sınıfını üretimden gelen gücünü kullanmaya davet ediyorum.” Yani Özel işçilerin üretimi durdurarak, işverenden hakkı olan daha yüksek ücreti alabileceğini söylüyor.

Karl Marks üretim ve üretim ilişkilerini analiz ederken, üretici güçleri yani işçi sınıfını sosyal değişimin merkezine koyuyor.

CHP lideri de benzer mantıkla önerisini dile getiriyor zaten.

Fakat dönem değişti. Düzen değişti. Makinalaşma hızla, internete ve robotlaşmaya dönüştü. Acaba Nazım yaşasa o şiiri “Makinalaşmak istiyorum” yerine “Robotlaşmak istiyorum” diye mi yazardı? Neyse…

Üretim, üretim ilişkileri ve bunun sosyal değişime etkisi ayrıca bu boyutuyla tartışılır tabii.

Fakat geldiğimiz noktada, bizler, yani çalışanlar üretimden gelen değil, ‘tüketimden gelen gücümüzü’ kullanırsak, sosyal değişime etkisi daha farklı olabilir.

Misal…

İkinci gömleği almayın. Masada bir tane varsa, diğer vazoya gerek yok. O kadar pantolon yeter. İhtiyacınız yoksa, o dükkanlara girmeyin. O kalitesiz yemeklere rağmen önünüze korkunç hesapları çıkaran restoranlara gitmeyin.

Haberlerine inanmadığınız gazeteyi almayın, televizyonu açmayın, internet sitesini tıklamayın. O dizileri izlemeyin. Daha seçkinci olun.

Şıkır şıkır vitrinlerin, albenili reklamların sizi ikna etmesine izin vermeyin!

Bu listeyi binlerce satır uzatabiliriz.

Hayata geçirilebildiğini düşünsenize…

Yani demem o ki…

Her şey değişiyor. Muhalefetin de değişik bakış açılarına ihtiyacı var. Yeni dünya, yeni bakış açılarıyla analiz edilmeyi bekliyor.

Yani bize üç kuruşluk asgari ücret zammını reva görenler, o üç kuruşu da hemen harcamamızı bekliyorlar. Böylelikle sistem dönecek.

Artık üretimden değil, tüketimden gelen gücü kontrol etmek dünyayı değiştirir.

Bi düşünün!