Avukatlar tercihini yaptı
Feyzioğlu ilk olarak 2014 yılında Danıştay’ın 146. yıldönümü törenlerinde yaptığı konuşmayla büyük ses getirmişti. Van depremzedelerinin yaşadığı sorunlardan, gezi sürecinden, basın özgürlüğüne gelen kısıtlamalardan ve yine o dönem gerçekleşen 1 Mayıs gösterilerinde meydana gelen polis şiddetinden bahsedip, sözlerini “Vicdanlarınız kanamıyor mu?” sorusunu sorarak bitirdi. Bu konuşmanın ardından Başbakan Erdoğan çok sinirlenmiş, Feyzioğlu konuşmasını yaparken sözlü müdahalede bulunmuştu. Bununla da yetinmeyip konuya ilişkin açıklamalar yapıp, yargının siyasete karışmaması gerektiğini söyleyerek Feyzioğlu’nun siyaset yapmayı çok istediği takdirde cübbesini çıkarıp siyasete atılmasını telkin etmişti.
Bu sözlerin üzerine 2012’de CHP’de parti meclisi üyeliği de yapmış olan Feyzioğlu, siyaseti bırakmasa da adeta taraf değiştirdi. Basına da yanlış bir anlaşılma olduğunu, hükümetle aralarında bu anlaşmazlığı halledip tatlıya bağladıklarını belirtti. Bu noktadan sonra Feyzioğlu’nun rotası hep hükümete doğruydu.
2019 yılında yapılan adli yıl açılışına kadar Metin Feyzioğlu çeşitli gerekçelerle adli yıl açılışlarında ya yer almadı ya konuşma hakkı verilmeyeceği için kendisi katılmadı. 2019 yılı adli yıl açılış töreninde yaptığı konuşma ise temsil ettiği avukatlar tarafından takdir görmedi. İlk konuşmayı yapan Feyzioğlu bu defa bir hayli uzun konuşmuş ve konuşması hiç kesilmemişti. Konuşmasında yapılacak yargı reformlarını desteklemiş ve darbe girişimine karşı devletin yanında olunması gerektiğini vurgulamıştı.
Bu konuşmanın ardından Feyzioğlu’nun tutumu tamamen değişmiş olmakla kalmayıp, hükümetin adalet sistemiyle ilgili yaptığı her öneriye avukatlık mesleğinin şanından olan “itiraz etme” özelliği inaktif hale getirilmiş bir şekilde katıldı hatta bunları kamuoyuna izah etti.
Çoklu baro sistemine geçiş, avukatlar tarafından desteklenmeyen bir fikir olmasına rağmen bunun gerçekleşmesini sağladı. Yine TBB’deki delege sisteminin değişmesine öncülük etti. Buna göre, sayıca çok daha fazla avukata sahip barolar ile çok daha az üyesi bulunan barolar benzer delege sayısına sahip oldu. Birlik içinde küçük barolarla eşdeğer olarak sesinin çıkmasına neden oldu. Mesela İstanbul Barosu’nun delege sayısı 13’e düşürülmüştü. Bu temsilde adalet ilkesine aykırıydı. Yapılan düzenlemelere karşı çıkan Baroların başkanları protesto için yürüyüş yaptığındaysa, onların yanında olmak yerine düzenlemeyi gerçekleştiren makamlara gitti. Kendince amacı arayı bulmaktı ama bu hareketi liderliğinin yüksek sesle sorgulanmasına neden oldu. Çünkü lider her şeyden önce ona inanları savunmalıydı. Hele de ona inanlar, hak savunucusu olan avukatlarsa..
Tüm bu süreçlere ve yılların yıpranmışlığına rağmen yeni başkan Erinç Sağkan 181 oy alırken, Feyzioğlu 156 oyda kaldı. Bu sonuç, değişen delege sisteminin bir tezahürü ise de, Feyzioğlu için azımsanmayacak bir oydu.
TBB’nin yeni başkanı Erinç Sağkan, 2018 yılında Ankara Baro Başkanlığı’na seçilmişti. TBB seçimini kazandıktan sonra da, bunu sadece Barolar Birliği seçimi olarak görmediğini, ülkemizde son yıllarda artan insan hakları ihlallerinin yaşandığı, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarının uygulanmadığı bu iklimde, vatandaşların avukatlara ve Barolar Birliği’ne çok ihtiyaç duyduğunu söyledi. “TBB’nin kapıları tüm avukatları ayrıştırmadan, ötekileştirmeden açık olacaktır” vurgusunu da yaptı.
Kamuoyu, Erinç Sağkan’ı YSK’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinin iptali ile ilgili kararı neticesinde Ankara Barosu binasına “Hukuksuzluğun tam da karşısındayız.” pankartı açtırıp, bu pankartın indirilmesine engel olmasından hatırlayacaktır. Böylece karşısında yer alan YSK binasına gönderme yapmıştı. Tüm yargı dünyamıza hayırlı olsun diyelim.