Ayhan Bilgen: HDP'li siyasetçiler risk almalı; silah ile siyaset birlikte olmaz
tv100 ekranında her pazar yayınlanan Pınar Işık Ardor'un sunduğu Pazar Siyaseti'ne bu hafta Ayhan Bilgen konuk oldu. Bilgen, HDP'den neden ayrıldığıyla ilgili soruya verdiği yanıtta, "HDP'li siyasetçiler risk almalı. Silah ile siyaset birlikte olmaz" dedi.
tv100 ekranında her pazar yayınlanan Pınar Işık Ardor'un sunduğu Pazar Siyaseti'nin bu haftaki konuğu Türkiye'nin Sesi Partisi Genel Başkanı Ayhan Bilgen oldu.
Ayhan Bilgen, eski partisi HDP'yle ayrılık süreciyle ilgili konuşmasında HDP'nin 90'lar siyasetini aşamadığını söyleyerek 7 Haziran 2015 seçim akşamı hükümet kurulması noktasında HDP'nin en baştan "biz yokuz" açıklaması yapmış olmasını eleştirerek, "HDP'li siyasetçiler risk almalı. Silah ile siyaset birlikte olmaz" diye konuştu.
Bilgen'in açıklamaları şöyle:
HDP'nin 1990'lar siyasetini aşamadığını düşünüyorum. Bütün partiler için bu böyle. Soğuk Savaş dönemi siyasetini aşamıyorlar. Yeni dünya düzenine adapte olamıyorlar. Tıp alanında biz 20 yıl önceki teknolojiyle şimdi ameliyat olmayı kabul eder miyiz? Nasıl ki tıptan tarıma sanayiye kadar değişim hayatın kaçınılmaz gereğiyse siyasette değişmeli. Herkesin değişmesini talep edip kendinize gelince değişmemek için adeta ayak sürüdüğünüzde çözümü engellemeye başlıyorsunuz.
"HDP sorunların çözümüne katkı sunmadı"
O süreç için HDP'yi sorumlu tutmak doğru olmaz. Diyarbakır'da da patlama olmuştu. Benim söylemeye çalıştığım şey şu, Türkiye parlamenter sistemle ilgili 20002lere gelirken iki büyük kriz yaşadı. Bu bence çok önemli. Birisi 367 kriziydi. Cumhurbaşkanı seçemedik ve seçimler öne çekildi. İkincisi de 7 Haziran 2015'te hükümet kuramama krizydi. Bu ikisi Türkiye siyasi hayatında çok belirleyicidir. HDP, kendimi de katarak söylüyorum, o dönemde çözüm üretmeyi başaramadık. Ne bombaların patlamasını önlemeye gücümüz yetti.. Yüzlerce insanın ölmesini önleyemiyorsak siyaseti niye yapıyoruz biz? Sorunların çözümüne katkı sunmadı.
Bir kısır döngü var. Dünyada da IRA'dan tutun birçok silahlı örgüt siyasseti yönetmek isterler. Askeri vesayet diye şikayet ettiğimiz şey de o değil miydi? Aynı şey Kürt siyaseti için de geçerli. Silahı olanlar niye demokratik siyaseti yönlendirmeye çalışıyor, neden baskı altında tutuyor sorusunun cevabı çok anlamlı değil. Dağda elinde silahı olana benim çağrımla bir şey olmuyor. Onun tercihi. Ama ben siyaset yapıyorsam, demokrasiye inanıyorsam yetki alanımı, inisiyatifimi risk alarak kullanmalıyım. Silahı olanlar beni eleştirse de benim şöyle hareketmem lazım, hesap vereceğim, muhatabım halktır. HDP'li siyasetçiler risk almalı. Silah ile siyaset birlikte olmaz.
"Türkiye'de kimsenin ölmemesini sağlayacak süreci yönetemedik"
Ben şiddeti, silahı hiçbir suretle kabul etmiyorum. Ama bir realite var. Ortadoğu'da ne yazık ki silah hala politik bir ara. Ama Türkiye artık başka bir eşiğe geçmek zorunda. Bunun artık PKK da farkına var. Artık silahla Türkiye'de demokrasiye bir katkı sunulamadığını bence Kürt hareketinin öncüleri, kurucuları gördüler. Öcalan da gördü, Kandil de gördü ama bunu başaramadık. Türkiye'de kimsenin ölmemesini sağlayacak süreci yönetemedik.
Ortadoğu'nun böyle silahlar altında kalmasını isteyen bir güç var. Ne kadar bizim içimizdedir bilemem. Şunu söyleyeyim Duran Kalkan'ın kendi cümlesidir. "Ne zaman silah bırakmak gündeme gelse Avrupa'dan heyetler gelir, bizimle görüşürdü" diyor. Bunun üzerine daha bir şey söylemeye gerek yok bence. Bu konu bizim açımızdan çok nettir. Silahı artık geride bırakmamız gerekiyor.
Evet, PKK bir terör örgütüdür. Bu sorun sadece güvenlik politikasıyla çözülmüyor diyen bir genelkurmay başkanıydı. Bunu reddedemeyiz. Sosyolojiyi görmezden gelemeyiz.
"Kürt sorunu demek 90'larda anlamlıydı"
Bugün artık kimse Kürt yoktur demiyor. Kürt sorunu demek 90'larda anlamlıydı. Terör sorunu diyenlere hayır, Kürt diye bir halk var, onların hakları, dilleri, kültürleri var diyor oluyordunuz. Bugün artık bunu kabul etmeyen yok. Türkiye'de demokrasi sorunu var diye yola çıktık biz. Sorunu artık yeniden tarif etmek gerektiğini düşünüyorum. Sorunu sadece bir halka, bir bölgeye indirmedek doğru değil. Bu şekilde yapılarak tecrit ediyor oluyorsunuz. Kürtlere kötülüktür, Türkiye'ye kötülüktür. Kürtler sadece bir bölgede yaşamıyor artık. Göç diye bir gerçek var. Türkiye'nin her yerinde yaşıyor. Bu ülkede hepimizin sorunu var. Kürt'ün sorununu Türk dert edinmeli, Alevi'nin sorununu Sunni dert edinmeli. Empatiyle sorunlarımızı çözelim.
"Altılı Masa gerçekten bir ittifak olarak seçime girecek mi emin değilim"
Altılı Masa gerçekten bir ittifak olarak seçime girecek mi emin değilim. Sayın Kılıçdaroğlu'nun rövanşist bakış açısını değiştiren yaklaşımını, partisini değiştirme çabasını çok değerli buluyorum. Altılı Masa'da daha bir ortak programda uzlaşamadı. Ortak bir programda uzlaşmadan nasıl seçime ortak girecekler. İki ortaklıkları bir Erdoğan karşıtlığı, bir de parlamenter sistem. Toplumun gündemiyle siyasetin gündemi arasındaki makas çok açık. Toplumun gündeminden çok faklı.
"Adaylığın Kemal Kılıçdaroğlu'nun hakkı olduğunu düşünüyorum"
Masadaki bazı aktörler o0ldu bitti havasında son anda işi kurtaracaklarını sanıyorlar. Genel başkanlar konuşmaz ama başka konuşanlar mutlaka çıkar. Ortak aday çıkaracaklarının zor olduğunu düşünüyorum. Adaylığın Kemal Kılıçdaroğlu'nun hakkı olduğunu düşünüyorum. Meral Hanım, iki büyük parti olarak biz yola beraber çıktık. Diğerleriyle beni denk görme diyor. İki aday öneriyor. Bunun önemsenmesini istiyor. Türkiye toplumu bir kişinin altı kişiyle ülkeyi yönetmesini doğru karşılamaz. Bu hesabı kim yapıyorsa yanlış yapıyor. Bu demokrasiye aykırı bir şey. Bir kişi halk seçecek ama o yönetmeyecek deniyor. Bunu Türkiye toplumu kabul etmez. Bir karar alacağında dönüp beş kişiye soracak. Bu da kriz olarak görülür.
"Ben Başkanlık Sistemi'nin iyileştirilmesinden yanayım"
Ben Başkanlık Sistemi'nin iyileştirilmesinden yanayım. Parlamenter Sistem'in değişmesini savunurdum. Ama bu Başkanlık Sistemi olmamalıydı. Anayasa ortak bir çatıdır. Kutuplaşarak anayasa yapamazsınız. Ülke yönetemezsiniz. Altılı Masa'nın anayasa önerisi de yarı başkanlık sistemi önerisidir. Türkiye'de güçler ayrılığına ihtiyaç var. Başkanlık Sistemi güçler ayrılığı açısından daha avantajlıdır. Tek adamlığın alternatifi bir kadın, beş adam değil. Türkiye'yi parti bürokrasileri yönetiyor. Bundan kurtulmamız gerekiyor. Eğer bundan kurtulamazsak Balkan Savaşları gibi bir şey yaşamaya doğru gidiyoruz.
"HDP seçmeni muhatap alınmak istiyor"
HDP seçmeni artık şunu söylüyor: "ya bizi muhatap alacaksınız çünkü biz de yasal bir partinin seçmenleriyiz ya da biz artık kaybettirmek üzerine değil kazanmak adına siyaset yapmak istiyoruz." Bu partinin tabanı da bunu hak etti.