Bakan Soylu'dan Boğaziçi Üniversitesi'ndeki eylemlere katılan Canan Kaftancıoğlu'na sert tepki: Senin orada ne işin var?
Bakan Soylu, Boğaziçi Üniversitesi'ndeki olaylarla ilgili Canan Kaftancıoğlu'nu kastederek, "Buradan sormak istiyorum, bir siyasi parti il başkanının, üniversitedeki bir rektör atamasında oranın önüne terörle iltisaklı militanlarıyla beraber gelenlerin içerisinde ne işi var?" dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Foça Jandarma Uzman Erbaş Komando Temel Kursu Mezuniyet Töreni'ne katıldı. Soylu, burada Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olarak atanan Prof. Dr. Melih Bulu'nun öğretim görevlileri ve öğrenciler tarafından protesto edilmesi hakkında da açıklamalarda bulundu.
"ORADA NE İŞİ VAR?"
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun eylemlerin düzenlendiği noktaya giderek örgütlü dayanışma vurgusu yapması ise Soylu'yu kızdırdı. Bakan, Kaftancıoğlu'na "2 gün önce rektör ataması üzerinden yine bu ülkeyi demokrasi dışı ülke göstermek için üniversitede olay çıkardılar. Buradan sormak istiyorum, bir siyasi parti il başkanının, üniversitedeki bir rektör atamasında oranın önüne terörle iltisaklı militanlarıyla beraber gelenlerin içerisinde ne işi var? Bu ülke, çok badire geçirdi, çok zorluklardan geçti, bu tip militan ruhlu insanları da ülkenin huzurunu bozmak isteyen siyasileri de çok gördü. Ama bu tezgâha bu ülke bir kez daha düşmez. Vandallar gibi üniversitenin kapısını kırdılar, orası bilim yuvası. Oradan çıkacak projelerle ülkemiz gurur duymalıdır." sözleriyle yüklendi.
Bakan Soylu'nun açıklamaları şu şekilde:
"Biz her zaman zorluklarla karşılaştık ama bugün etrafımızda devletimize karşı bir başka tezgahla karşı karşıyayız. Farklı kisveler altında demokrasiyi Truva atı olarak kullanarak tezgahlanmış, devletimizin saygınlığını, itibarını, bizatihi devletin kendisini hedef alan, milletin devletine olan sevgisini, sadakatini, inancını hedef alan çok cepheli taarruzla karşı karşıyayız.
"TERÖRİSTLERİ MASUM GÖSTERMEKTEN ÇEKİNMEDİLER"
Virüs salgınında baktılar ki yağma görüntüleri Türkiye'de yaşanmıyor. Kesme kırpma videolarla, yalan haberlerle bu kurumumuza saldırdılar. Helikopter yalanını ortaya attılar. Polisimiz başarılı olunca çıplak arama tezgahını ortaya koydular. En alçak iftiraları atmaktan utanmadılar. Teröristleri masum diye göstermekten çekinmediler. Esnafımıza destek olan hükümetimizi, devletimizi türlü türlü yalanlarla başka alanlara çekmeye çalıştılar. En yetkili ağızlardan açıklama yapıldı ama iftira atmaktan geri durmadılar.
"BUNU ADI KALEM ŞEYTANLIĞIDIR"
Boğaziçi Üniversitesi'nde güvenliği sağlamaya çalışan güvenlik güçlerimizi, polisimizi hedef tahtasına koydular. Polis üzerinden bu devleti küçük düşürmeye, aşağılamaya çalıştılar. Öyle ileri gittiler ki hele bir köşe yazarı... 12 Eylül darbecileri ile beraber kıyasladı. Biz lafımızı eğip büken insanlar değiliz. Bunun adı art niyettir. Bunun adı 'kalem şeytanlığı'dır. Bunun adı Türk demokrasisine, Türkiye'nin birliğine beraberliğine operasyon çekmektir. Bu ülkenin gündemini nereye getirmeye çalıştıklarını, neye hazırlık yaptıklarını bilmiyor değiliz. Eski makam sahiplerinin ağzından, eski darbeleri masum görecek de değiliz.
Bir gazeteci bozuntusunun çıkıp muhalefet yapıyorum diye, insanlara darbe tarifi, eylem tarifi yapmasını alelade yorum olarak görecek değiliz. Bizim bu işlerden canımız çok yandı.
"BAŞARAMAYACAKLAR"
Darbeler, terör bizi geciktirdi. İnatçıyız. 2200 yıllık devletin evlatlarıyız. 16 büyük devletimizle var olmayı kendine onur bilen insanların evlatlarıyız. Ne yaparlarsa yapsınlar, 15 Temmuz'da bunu başaramadılar. 17-25 Aralık'ta, Gezi'de, 25 Şubat'ta bunu başaramadılar. Terör örgütleriyle bunu başaramadılar. Bilmeliler, bunu başaramayacaklar. Dün Diyarbakır Anneleri'ni ziyaret ettim. Orada bir anne şöyle diyor... "Demirtaş'ın annesi diyor ki "Evladım devletin elinde, onu almak istiyorum" diyor. Peki o anne neden sormuyor, evladın PKK'nın elinde ve emrinde... Onu almak istiyorum diye neden sormuyor."