Bastırılmış Ne Varsa: Aşk, Öfke, Utanç... Göğüs Kafesinden Çıkmak İçin Sabırsız! Satürn ile Kara Ay Lilith 135’lik Açıda

Nisan ayı; suskunluğun çatladığı, taş kesilmiş duyguların çatlaklarından sızmaya başladığı bir dönem. Gökyüzü bu ay kulağımıza değil, içimize konuşuyor. Bastırılmış ne varsa ; aşk, öfke, utanç, arzu, haklılık, haksızlık tüm bu hisler, göğüs kafesinden çıkmak için sabırsız. Çünkü Satürn ile Kara Ay Lilith arasında keskin ve sinsi bir bağ kuruluyor ; 135’lik açı.

Bu görünüm sessiz ama sarsıcıdır. Sanki kadim bir taş yapının içinden çıkan yankı gibi… İlk bakışta fark edilmez ama duymayı bilen kulaklar için orada bir isyan vardır. Satürn, “kuralları ben koyarım” derken; Lilith usulca fısıldar: “Ama ben o kuralların dışında doğdum.”

Ve işte burası kırılmanın başladığı yer olur.
Satürn; düzeni, zamanı, otoriteyi temsil eder. Disiplinli, ölçülü, ciddi… Ama aynı zamanda geciktiren, erteleyen, sınır çizen ve bazen de bizi kendimizden saklayan bir figürdür. Diğer yanda Lilith vardır; dışlanan, bastırılan ama diz çökmeden ayakta kalan dişil güç. O, hikâyenin karanlık ama gerçek tarafıdır. İtaat etmeyendir. Anlatılmayanın sesidir. Mitolojide Âdem’e eş olmayı reddedip cenneti terk eden Lilith, şimdi Satürn’ün sınırlarına meydan okuyor.

Bu ikisi çarpıştığında ne olur?
Düzeni bozmadan yaşayanlarla, düzenin dışında kaldığı için öfkelenenler karşı karşıya gelir.

Satürn hepimizi “olmamız gereken” kişiye çevirmeye çalışır.
Lilith ise bastırdığımız, dışladığımız, görmezden geldiğimiz tarafımızdır.
Bu yüzden bu ay dünya genelinde, farklı toplumlarda;

— “Normlara uymak zorundasın” baskısıyla yaşamaya çalışan biri, “ben öyle olmak istemiyorum” diyebilir.
— Uzun süredir susturulanlar seslerini yükseltebilir.
— Ailede, işte, topluluklarda “sınırı aşma” korkusuyla susanlar, artık konuşmak isteyebilir.

Ama bu çıkışlar sakin olmaz. İçinde bir öfke, bir yorgunluk, bir “yeter artık” hissi taşır.
Bu nedenle Nisan ayında duygular derinleşebilir, ilişkiler gerilebilir, bastırılmış konular gündeme bomba gibi düşebilir.

Toplumsal düzeyde ise; kadın hakları, özgürlükler, cinsiyet rolleri, dini yapılar, aile modelleri, ahlak kalıpları gibi konular etrafında görünmeyen bir gerilim büyüyebilir.
Bu bir devrim değil belki; ama sabırla gelen kırılma anı.
Dünya’da yasa koyucular ve o yasaların dışında bırakılanlar arasında görünmez bir satır savaşının fitili ateşlenebilir.

Ve unutmadan:
Bu Satürn. Yani sınavı hemen geçemeyiz.
Bu Lilith. Yani ‘görmezden gel’ diyemezsin.
Karma ağır çalışır. Dünya toplumlarının yüzleşmesi gerekebilir.