Beşiktaş nedir?
Doğup büyüdüğüm mahallede yaşıtlarım arasında Beşiktaşlı yoktu, ama ben sevdalısıydım.
İlk, orta, lise yılları… Beşiktaşlılar yok denecek kadar az okulda ama ben o ayrıcalıklı hissi yaşayanlar arasındaydım.
Ayrıcalıklı diyorum, çünkü birçok değişik duyguyu barındırmaktır, hayatı farklı anlamlandırmaktır Beşiktaş sevgisi.
Hatta bana soranlar oldu: “Sana yakışıyor mu bu fanatizm?” diye… Dedim onlara, “Fanatizm değil, çok sevmektir Beşiktaşlılık.”
Dediler bana, “Bu kadar eğitim, bu kadar kariyer, gazetecilik, televizyon kurmalar, yönetmeler, o kadar yayınlar, yazılar falan. Fakat senin dilinden neden düşmüyor Beşiktaş?” Dedim onlara, “Tsunamide sörf yapmaktır Beşiktaşlılık.”
Dediler bana, “Memlekette o kadar sorun var. İşsizlik, açlık falan. Siyaset, şu, bu… Ama sen hala Beşiktaş diyorsun.” Dedim onlara, “Hayat Beşiktaş’tır, Beşiktaş da hayat. Bu yüzden sorunlardan kaçmak değil, o sorunlara kafa tutmaktır, sığınılacak en güzel limandır Beşiktaş.”
Dediler, “Bu kadar mı önemli?” Dedim, “Bunun ötesi var.”
Dediler nedir bu Beşiktaş?
Dedim onlara…
“Hani bir başladı mı üstü üste gelir ya aksilikler, işte o esnada sığınılacak en güzel limandır Beşiktaş.”
Kimi zaman bir mağaradır Beşiktaş.
Hani bazen bir destek ararsın da hayatta, bulamazsın ya. İşte böylesi zamanların dayanağıdır, bastonudur Beşiktaş.
Üstü üste gelen aksilikleri, ardı ardına gelen başarısızlıkları yönetebilme, yönettikçe de hayatta tecrübe kazanmayı öğrenmenin yoludur Beşiktaş.
Başarmanın tevazulu, ağırbaşlı, efendi halidir Beşiktaş.
Beklemeyi, sabretmeyi, acılara dayanabilme gücüne sahip olabilmektir Beşiktaş.
“Acaba seviyor mu sevmiyor mu” ikilemine düştüğünde bile derin bir aşkı hissedebilmektir Beşiktaş.
Yani benim için, “Beşiktaş hayattır, hayat da Beşiktaş.”