Beşinci kol durmuyor, ana hedef sokakta kaos

Beşinci kol, fiili müdahale ile ele geçirilemeyen bir kitleyi ya da devleti propaganda, casusluk, sabotaj veya terör yoluyla manevi etkiye maruz bırakmak suretiyle müdahaleye uygun hale getirmek yahut fiili savaş esnasında savaşı daha kolay kazanmak için yapılan her türlü manevi yıkıcı çalışmadır.

Birileri savaşı “daha kolay” kazanmak istiyor.

Dünya 3’üncü kez savaşır mı bilmem ama bizim savaşımız nihayete ermedi, henüz ermedi. Bunun sonu olacak ve “kazanan” taraf biz olacaksak olayları doğru okumak zorundayız.

Sosyal medyada sürekli “negatif gündem” oluşturulduğunun farkında mısınız? Bundan sonra sırada “sokak” var. Oysa ülkemizde “pozitif gündem” çok daha fazla…

Yerkürenin yarısını gezdim.

Birçok dünya başkentine gittim.

Moritanya’nın elektrik teli bile olmayan topraktan ana caddelerini de Times Meydanı’nın üç boyutlu dev ekranlı caddelerini de gördüm.

Şanzelize (Champs Elysees) Caddesi’nin en ünlü sokaklarını da Cezayir’in dar ama insan kalbi atan sokaklarını da gezdim.

Milyonlarca Tanrı olduğuna inanılan Japonya, sömürgelerin kalbi Güney Afrika; ata toprakları, atlılar, bozkırlar…

Gezdim dünya âlemi, ama Türkiye’den daha güzel bir yeri hiç görmedim.

Bizde her şey var. Deniz, dağ, bozkır, göl, çöl, akarsu, orman, tarih, insan, medeniyet, dünya yönetim kabiliyeti, felsefe, mizah, hoşgörü, İslam, ezan, kültürler..!

Biz “merkez” ülkeyiz.

Tek şey eksik: “Siyasi müştereklerle sürdürülebilir devlet politikaları”

Yanlış anlamayın, devlet politikalarımız elbette var ancak bunları tüm siyasi partilerin “ortak müştereki” haline getiremedik.

Bunun yanında kötülük abidesi güçlerin içimize soktuğu terör örgütleri!

Bu örgütler her kılığa giriyor ve temiz olan her şeyi kirletiyorlar.

Ana amaç: Sokakta kaos!

Bunu başaramadılar; ancak sosyal medya algıları durdurulmazsa sıra sokağa gelecek.

Geçenlerde bir sözde sokak röportajı yapılıyor ve bir genç; “Bu devlet için tek kurşun bile sıkmam” diyor. Sonra sosyal medyada bunu yayıyorlar.

Bu sözün ardındaki “amacı” anlamıyorsanız lütfen titreyin ve kendinize dönün!

Bu sözlerle milleti hangi kalıba sokmak istediklerini anlamayanlar kapılarına düşman gelince uyanacaklar. O düşman gelmeden biz ona gitmeli ve bertaraf etmeliyiz.

Ölü toprağını üstünden at!

Düşman gelince “parti ayrımı” yapmayacak.

Bir yalan bitmeden diğerine başlıyorlar.

Narin’in katledilmesinde neler neler uydurdular.

Mazlum Narin’imizin ölümünü bırakıp millete saldırdılar.

Narin ile ilgili 1 milyon 302 bin hesaptan milyonlarca mesaj atıldı ve hesapların 498 bini, yani %38,3’ü sahteydi. (Bilgisayarlar tarafından otomatik oluşturulan robot hesaplar)

Narin kızımızın küçük bedeni üzerinden oluşturulan ahlaki bozulma ve yozlaşma tüm topluma zerk edildi.

Oysa biz “karınca incinir” diyen toplumuz. Kötülerin galip geldiği bir topluluk değiliz.

Narin üzerinden Kürtler, Kuran Kursları, Doğu halkı, Diyarbakır ve Hüdapar yoğun olarak hedef alınarak mevzu etnik, dini, bölgesel ve siyasi alana çekilmeye çalışıldı.

Kıyamet gününde hassas bir terazi kurulacak.

Mazlumlar zalimlerden öcünü alacak.

Kim haklı kim haksız, kim yalancı kim doğrucu çok net ortaya çıkacak.

O gün geldiğinde, “hakikatin yanından olanlarla birlikte” durmak isterim.

Ama en önemlisi “mizan kurulmadan evvel” hesabı bu dünyada yaşarken görmek!

Adil şahitler olalım.

SON SÖZ: Nisa Suresi’nin 135.Ayeti şöyledir: “Ey iman edenler! Kendinizin veya anne babanızın ve akrabanızın aleyhine bile olsa adaleti ayakta tutun, Allah için şahitlik eden kimseler olun. (İnsanlar) zengin olsunlar, yoksul olsunlar Allah onlara sizden daha yakındır. Öyleyse siz hislerinize uyup adaletten ayrılmayın. Eğer adaletten sapar veya üzerinize düşeni yapmaktan geri durursanız bilin ki Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.”